II. Dünya Savaşı sırasında, bir grup Alman doktor toplama kamplarındaki binlerce esir üzerinde, onların rızasını almaksızın acı veren ve genellikle ölümle sonuçlanan deneyler yaptı.

Nazi tıbbî deneyleri, 1942–1945

Üçüncü Reich döneminde yürütülen etik dışı tıbbî deneyler üç kategoriye ayrılabilir. İlk kategori Mihver ordularının askerî personelinin sağ kalmasını kolaylaştırmayı hedefleyen deneylerden oluşur. Dachau'da, Alman Hava Kuvvetleri’nden ve Alman Havacılık Deney Enstitüsü'nden doktorlar düşük irtifa odalarını kullanarak, zarar gören uçaklardan personelin atlayabileceği üst sınırı bulmak için yüksek irtifa deneyleri yaptı. Bilim adamları hipotermi için etkili bir tedavi yöntemi bulmak amacıyla esirleri kullanarak sözde dondurma deneyleri yürüttü. Ayrıca deniz suyunun içilebilmesine ilişkin çeşitli yöntemleri denemek için de esirlerden faydalandılar.

Dachau toplama kampında buzlu suda bekletilerek Nazi tıbbî deneylerine maruz kalmış bir kurban.

İkinci kategori ise, Alman askerî ve işgalci personelinin sahada karşılaştıkları yaralanma ve hastalıklara çare bulmak için ilaçların ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve denenmesini kapsıyordu. Alman toplama kampları Sachsenhausen, Dachau, Natzweiler, Buchenwald ve Nuengamma'da, biliminsanları sıtma, tifüs, tüberküloz, sarı humma ve bulaşıcı hepatit de dahil olmak üzere, bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve tedavisine yönelik bağışıklık sistemi bileşenleri ve sera deneyleri yaptı. Ravensbrueck kampı kemik greflemesi deneyleri ve kısa zaman önce geliştirilen sülfa (sülfanilamid) ilaçlarının etkinliğinin denendiği yerdi. Natzweiler ve Sachsenhausen'de ise, esirler olası antidotların test etmek adına fosgen ve zehirli hardal gazına maruz bırakıldı.

Tıbbî deneylerin üçüncü kategorisi ise Nazi dünya görüşünün ırkî ve ideolojik öğretilerini ilerletmek için yapıldı. Bu deneylerin en ünlüsü, Auschwitz'deki Josef Mengele'nin yaptığı deneydir. Mengele ikizler üzerinde tıbbî deneyler yürütmüştür. Ayrıca Werner Fishcher'in Sachsenhausen'de yaptığı gibi, farklı “ırkların” bulaşıcı hastalıklara nasıl tepki verdiğini belirlemek için Roman (Çingeneler) üzerinde serolojik deneyler yaptı. Strasbourg Universitesi'nden August Hirt'in araştırması da “Yahudilerin ırksal anlamda aşağılık” olduğu gerçeğini ortaya koymayı hedefledi.

Deniz suyunun içilebilir hale getirilmesi için Nazilerin tıbbî deneylerinde kullanılan Roman (Çingene) kurban.

Nazilerin ırkla ilgili hedeflerinde ilerleme kaydetmeyi amaçlayan diğer korkunç deneyler ise öncelikle Auschwitz ve Ravensbrueck'te yapılan bir dizi kısırlaştırma deneyidir. Bu kamplarda bilim adamları esirlerin üzerinde Yahudilerin, Romanların ve Nazilerin ırksal ya da genetik açılardan istenmediğine kanaat getirdiği diğer grupların etkin ve masrafsız bir şekilde toplu kısırlaştırılmasını sağlamak amacıyla birçok yöntem denedi.