Lisa, dindar bir Yahudi ailenin üç çocuğundan biriydi. Oturduğu şehrin Almanlar tarafından 1939’da işgal edilmesinin ardından Lisa ve ailesi, önce Augustow’a, oradan da Slonim’e (Sovyet işgali altındaki Doğu Polonya) taşındı. Alman birlikleri, Sovyetler Birliği’nin işgali sırasında Haziran 1941’de Slonim’i ele geçirdi. Almanlar, Slonim’de 1941–1942 arasında açık kalan bir getto kurdu. Lisa, sonunda Slonim’den kaçarak önce Grodno’ya, ardından da direniş hareketine katıldığı Vilna’ya gitti. Naroch Ormanı’ndaki üslerinden Almanlarla savaşan bir partizan grubuna katıldı. Sovyet kuvvetleri, 1944’te bölgeyi özgürlüğüne kavuşturdu. Holokost’tan kurtulan Doğu Avrupa’dan 250.000 Yahudinin yaptığı Brihah (“göç”, “kaçış”) kapsamında Lisa ve kocası Aron da, Avrupa’dan ayrılmaya çalıştı. Filistin’e giremeyince sonunda Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleştiler.
Babam, erkek kardeşim ve ben evde kaldık. Babamla birlikte üçümüz evde saklanmaya çalıştık. Nerede mi saklandık? Mutfakta önceden ekmek pişirilen eski bir fırın vardı. Derin bir fırındı ve yan tarafında üç kişinin sıkış tepiş sığacağı bir boşluk vardı. Normalde oraya odun koyulurdu. Ama gettoda hiç odunumuz yoktu tabii. Mutfak, duvar kağıdı kaplıydı ama lime lime olmuş, duvardan sarkıyordu. İnsanları zorla çalıştırmak için götürmeye geldiklerinde babam orada saklanırdı. Oraya nasıl mı saklanıyordu? Bir parça mukavvayı içeriden tutardı. Mutfaktaki duvar kağıdına tam oturuyordu. Duvar kağıdının yırtığının şeklindeydi. Fırının yanındaki o küçük yerin girişini saklıyordu. Babam üçümüzün kaçıp orada saklanacağımızı söyledi. Pazartesi sabahı silah seslerini duyduğumuzda evde o fırının arkasındaki küçük boşluğa saklanmak üzere kaçtık. Eve girdiler. Katiller eve girdi. Evi aradılar ve duvarlara vurdular. O noktaya hiç gelmediler. “Raus! Raus! Raus!” [Çık! Çık! Çık!] Sonra çığlıklar ve silah sesleri duyduk. Yan komşularımızın bulunduğunu anladık. Orada kımıldamadan kaldık. Hareket edecek yer yoktu. Birimizin dönmesi, hareket etmesi için üçümüzün de hareket etmesi gerekiyordu. Kardeşim daha küçük bir çocuktu. Onun için çok zor oluyordu. Üçümüz için de çok zordu. Orada kaldık ve o günlüğüne kurtulduk. Geceleyin babam orada kalamayacağımızı söyledi. Güvenli değildi. Orada bizi bulurlardı. Başka bir yere saklanmalıydık. Açık olan o yerde daha fazla saklanamazdık. Çünkü kapatamıyorduk. Her yanı açıktı. O girişi kapatan parça kırıktı. Biz de bahçeye, bahçeye çıktık. Bahçenin kenarlarında kulübeler vardı ve evden çıkıp kulübelere giderken gettonun yandığını fark ettik. Evde saklanırken bilmiyorduk. Hiçbir koku almamıştık. Bilmiyorduk. Derken bahçeye çıktık ve gettonun yanmakta olduğunu gördük. Ama başka seçeneğimiz olmadığından en sondaki kulübeye gittik. Bir sıra kulübe vardı. En sondaki kulübeye girince bir merdiven ve tavanda bir kapak gördük. kapağı açıp, sıkış tepiş tavan arasına girdik. Orada iki ihtiyar Yahudi vardı. İhtiyar Bay Margolis ve Bay Fink. Onlara “Geriye kalanlar nerede?” diye sorduk. Nefes alamadıkları, öksürdükleri ve diğer insanları tehlikeye atmak istemedikleri için burada saklanmadıklarını söylediler. O yüzden ailelerinin bu kulübede saklanan diğer fertleriyle birlikte saklanmak istememişler. Neyse, o kulübeye girdik. Yukarı çıktık ve kulübenin tavan arasında birilerinin saklandığına dair ipucu bırakmamak için merdiveni devirdik. Ve orada kaldık. Orada kaldık. Hiç yiyeceğimiz yoktu. Babam gece dışarı çıkıp su getirdi. Evde hiç ekmek bulamamış. Hiçbir şey yokmuş, o da su getirmiş. Sadece suyumuz vardı. Pazartesi gecesi, Salı ve Çarşamba günü orada kalıp gettonun yanışını izledik. Yangının kulübeye nasıl olup da sıçramadığını bilmiyorum. Bilmiyorum. Ama sıçramadı. Ve o kulübede hayatta kaldık.
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia. View the list of donor acknowledgement.