Almanlar, David’in daha önce Macaristan himayesinde olan kasabasını 1944’te işgal ettiler. David, Auschwitz’e sürüldü ve babasıyla Plaszow’a yollandı. David, Gross-Rosen kampına ve Reischenbach’a gönderildi. David, daha sonra Dachau’ya yolculukta 150 kişilik katır arabasında sağ kalan 3 kişi arasındaydı. ABD ve Alman birlikleri arasındaki ön cephe hattı çatışması boyunca bir ölüm yürüyüşünün ardından David, Innsbruck’tan serbest bırakıldı.
Yoklama sırasında hiç hareket etmemeniz gerekiyordu. Kural buydu. Hiçbir şey yapmamalıydınız. Çok merak ediyordum ve o sesin nereden geldiğini görmek için bakındım. Amerikan bombardıman uçaklarının Almanya’yı yok etmek için uçuş yapmakta olduğunu gördüm. O uçaklardan biri olmayı dileyerek gıptayla baktım. Özgür olmayı düşündüm. Birdenbire tam önümde tiz bir ses duydum. Kampın her yerinden duyuluyordu. Bir Nazi komutanı, başka yere baktığımı görmüş. “Du! Schweinhund” dedi. Yani emrine neden itaat etmediğimi sordu. Elinde büyük bir sopa vardı. Emirlerinden birine itaatsizlik eden olursa önce “Bunu neden yaptın?” ya da “Neden itaatsizlik ettin?” diye sorma alışkanlığı vardı. Sorduğu kişi cevap verdiği an sopayı yapıştırırdı. Ve genellikle o kişiyi öyle bir döverdi ki ya işe gidemezdi ya da ölüme terk edilirdi. Artık benim sıram gelmişti. “Neden itaatsizlik ettin?” Auschwitz’de hiçbir şey söylemememi, sessiz olmamı öğütleyen o küçük sesi tekrar duymuştum. “Cevap verme. Hiçbir şey söyleme” diyordu. Doğrudan gözlerine bakıyordum. O da cevap vermemi bekliyordu ve sabrı tükeniyordu. Bütün kampın önünde onun söylediğini yapmayan küçük bir Yahudi duruyordu. Ve o küçük ses, “Cevap verme. Hiçbir şey söyleme” diyordu. “Neden bakındığını biliyorum” dedi. “O uçaklardan birinde olmayı diliyordun, değil mi?” dedi. “Özgür olmak istiyordun” dedi. Bunları Almanca söyledi. Gözlerine bakmaya devam ettim. “Sana haberlerim var” dedi. “Bir daha asla özgür olmayacaksın. Buradan sağ çıkamayacaksın.” Gözlerinin içine bakıp “Bir gün” dedim. Dudaklarımın kımıldadığını bile göremedi. Cevap verdim, “Bir gün tekrar özgür olacağım. Ve bir gün yaptıklarınız yüzünden ülkenizin yok olduğunu göreceğim.” Aklımdan bunlar geçiyordu. Bana bakıp bekliyordu. Cevabını almıştı. Vuracak diye kendimi sıkmıştım bile. Karşısında durmuş, sabit şekilde duruyor, hiçbir şey söylemiyordum. Bekledi, bekledi. Sonra nedense cevap vermeyeceğimi hissetti. Cevap vermeyenlere katiyen vurmazdı. Tiksinti içinde çekip gitti.
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia. View the list of donor acknowledgement.