Saul Ingber

Saul, pek çok Hıristiyanın hac için geldiği 18. yüzyıldan kalma manastırıyla meşhur küçük bir Transilvanya kasabası olan Moisei'de yaşayan Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Saul'un dindar bir ailesi vardı. Babası çevredeki oduncular için kereste taşımacılığı yapıyordu.

1933–39: Kardeşlerim ve ben komşumuzun evindeki Yahudi okuluna gidiyorduk. Haham eşliğinde dua ediyor ve kutsal metinlerden parçalar okuyorduk. Okulum bittikten sonra bir işim olmalıydı böylece terzilik yapmaya karar verdim. Kasabamızda Yahudileri sevmezlerdi. Kasaba halkından bir grup, işten eve dönen babamı taciz etmişti. Aşağılamak için onu yakalayıp vaftiz eder gibi yapmışlardı.

1940–45: 1940 yılında Macaristan, Kuzey Transilvanya'yı ele geçirdi. 1944'te Mauthausen'in yan kampı Ebensee'ye gelene kadar bir çok kampa sürüldüm. Bir muhafız beni sıradan çıkardığında siper kazıyordum. Başta benimle arkadaşça konuşuyordu fakat sonra ileri çıkıp çenemi yukarı iterek sordu: "Tanrın nerede?" Göğü gösterdiğimde mideme bir yumruk attı. Tekrar aynı soruyu sordu. Yine aynı cevabı verdim ve bu sefer de yüzüme yumruk attı. Kırılan dişimi tükürürken tekrar aynı soruyu sorduğunda ise parmağımla kendisini işaret ettim.

Saul, Mayıs 1945'te Amerikan Ordusu Dachau'ya geldiğinde özgürlüğüne kavuştu. Bir süre Avusturya'da yaşadıktan sonra İsrail'e göç etti ve daha sonra da Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti.