Dachau toplama kampından Wolfratshausen’e doğru ölüm yürüyüşüne çıkarılan ve bir köyün içinden geçirilerek güneye götürülen mahkûmların bir Alman sivil tarafından gizlice çekilmiş fotoğrafı. Almanya, 26–30 Nisan 1945 arası.
Başka OkumalarOcak 1945'te, Üçüncü Reich (İmparatorluk) askerî bir yenilginin eşiğindeydi. Müttefik Kuvvetler Nazi kamplarına yaklaştığında, SS yönetimi toplama kampında kalanları ölüm yürüyüşüne çıkardı. Kısmen amaçları toplama kamplarındaki çok sayıda esirin Müttefikler’in ellerine geçmesini önlemekti. “Ölüm yürüyüşü” terimi, muhtemelen kamplardaki esirler tarafından bulundu. Kamplardaki esirlerin sert gözetim ve zor koşullar altında uzun mesafeleri zorla yürütülmesi anlamına gelmekteydi. Ölüm yürüyüşleri sırasında, SS subaylara esirlere kötü muamele etti ve birçoğunu öldürdü. En büyük ölüm yürüyüşleri Auschwitz ve Stutthof'tan başlatıldı.
Başka OkumalarFritzie’nin babası Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti. Ama bütün ailesini getiremeden savaş patlak verdi. Fritzie’nin annesi okyanus yolculuğu sırasında saldırı olabileceğinden korkuyordu. Annesi ve iki erkek kardeşiyle birlikte Fritzie sonunda Auschwitz’e gönderildi. Annesi ve kardeşleri öldü. Fritzie yaşından daha büyükmüş numarası yaparak ve çok çalışarak sağ kalmayı başardı. Auschwitz’ten yapılan ölüm yürüyüşünde daha sonra özgürlüğe kavuşacağı ormana kaçtı.
Başka OkumalarAlmanya, Belçika’yı Mayıs 1940’da işgâl etti. Almanların annesini, kız ve erkek kardeşini tutuklamasının ardından, Lilly saklanmaya başladı. Arkadaşlarının ve ailesinin yardımıyla Lilly, iki yıl boyunca Yahudi kimliğini gizledi. Ancak Lilly, 1944’te bazı Belçikalılar tarafından ele verdiği için Mechelen kampı yoluyla Auschwitz-Birkenau’ya gönderildi. Auschwitz’den başlayan ölüm yürüyüşünden sonra Lilly, İngiliz kuvvetler tarafından Bergen-Belsen’de serbest bırakıldı.
Başka OkumalarAlmanlar 1941’de Riga’yı işgal etti ve Yahudileri bir gettoya hapsetti. 1941’in sonlarına doğru gettodaki yaklaşık 28.000 Yahudi, Rumbula ormanında katledildi. Steven ve erkek kardeşi, sağlam vücutluların toplandığı küçük bir gettoya gönderildi. 1943’te Steven, Kaiserwald kampına sürüldü ve yakınlardaki bir çalışma kampına gönderildi. 1944’te Stutthof’a sevk edildi ve bir tersane şirketinde çalıştırıldı. 1945’te Steven ve erkek kardeşi, bir ölüm yürüyüşünden sağ kurtuldu ve Sovyet güçleri tarafından özgürlüklerine kavuşturuldu.
Başka OkumalarThomas Buergenthal, Mayıs 1934’te Çekoslovakya’nın Ľubochňa kasabasında doğdu. Anne ve babası olan Gerda ve Mundek, Almanya’da iktidara gelen Nazilerden kaçan Yahudilerdi. Mundek, Ľubochňa’da Nazi zulmünden kaçan diğer mültecilere ve sürgünlere kucak açan bir otel işletiyordu.
1933–39: 1938–1939 yıllarında Nazi Almanyası, Çekoslovakya’yı bölüp Slovakya uydu devletini kurdu. Sonuç olarak Thomas ve ailesi, Slovakya’dan komşu ülke Polonya’ya kaçtı. Daha sonra Büyük Britanya’ya göç etmeyi umuyorlardı. Nazi Almanyası’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal etmesinin ardından aile, bir kez daha Nazilerden kaçmayı denedi ancak savaşta yaşananlar, başarılı bir şekilde kaçmalarını engelledi. Diğer mültecilere katıldılar ve Polonya’nın Kielce şehrine doğru yola çıktılar.
1940–45: Aile, Yahudi cemaatinin Thomas ve diğer mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olduğu Kielce’de kaldı. Alman yetkililer, 1940’ta Kielce’deki Yahudileri bir gettoya taşınmaya zorladı. Ağustos 1942’de Thomas ve ailesi, Kielce gettosunun tasfiyesi sırasında hayatta kaldı ve bu sırada Alman yetkililer, 20.000 Yahudiyi Treblinka öldürme merkezine gönderdi. Kielce’deki bir zorunlu çalıştırma kampında çalışmaya mahkûm edildiler. Ağustos 1944’te Thomas ve ailesi, Auschwitz’e gönderildi. Thomas’ın yaşındaki Yahudi çocuklar, genellikle kampa gelir gelmez gaz odalarında öldürülüyordu. Ancak Kielce çalışma kampından gelen nakil aracı oraya vardığında herhangi bir seçim yapılmadığı için Thomas, hayatta kalmayı başardı. Annesi kampın kadınlar bölümüne götürülürken Thomas ve babası, başlangıçta erkekler kampında birlikte kaldı. Ancak kısa süre sonra onlar da ayrıldı. Ocak 1945’te Thomas, Auschwitz’den ölüm yürüyüşü ile tahliye edildi. Daha sonra demiryoluyla Sachsenhausen toplama kampına gönderildi ve Nisan 1945’te burada özgürlüğüne kavuştu.
Thomas’ın babası ise öldü. Thomas savaştan sonra annesiyle yeniden bir araya geldi. Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti ve hukuk öğrenimi gördü. Thomas, tanınmış bir uluslararası insan hakları avukatı oldu.
Başka OkumalarPinchas, Polonya’nın orta güney bölgesindeki Miechow kasabasında yaşayan büyük bir ailede doğdu. Babası makine ustası ve çilingirdi. Pinchas uzun günler boyunca ders çalışıyor, Yahudi okulunda İbranice öğreniyor ve devlet okulunda normal derslere giriyordu. Siyonist gençlik örgütü Ha Shomer ha-Tsa'ir üyesiydi ve bir Yahudi futbol takımında sol kanatta oynuyordu.
1933–39: On üç yaşımda okulu bitirdim ve bir müteahhidin yanında makine çırağı ve demirci olarak çalışmaya başladım. Alman ordusu 1939’da Polonya’yı işgal ettiğinde annem ve babam, ağabeyim Herschel ile benim Polonya’nın Sovyet işgalindeki bölgesine kaçmamıza karar verdi. Yürüyerek gidiyorduk ve Miechow’un yaklaşık 240 km. doğusunda arkamızdan bize yetişen motorlu Alman birliğine karşı yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Eve dönmekten başka hiçbir çaremiz yoktu.
1940–44: Miechow’da ve daha sonra Krakow hava üslerinde Almanların araçlarını tamir ediyordum. Temmuz 1943’te Krakow'un Plaszow banliyösüne sürüldüm. Naziler burada çok eski bir Yahudi mezarlığının üzerine bir çalışma kampı kurmuşlardı. Burada babamla birlikte makine ustası ve demirci olarak çalıştım. Her gün SS muhafızlarınca vurulan ya da köpeklerce parçalanarak öldürülen Yahudileri görüyordum. Kamp komutanı Goeth, her zaman yanında iki iri köpekle dolaşırdı. Tek dediği şuydu: "Yakala birini!" Son dakikamın yaklaşmakta olup olmadığını asla bilemiyordum.
Pinchas 1945’in başlarında Auschwitz’e sürüldü. İki haftalık ölüm yürüyüşünden sonra hayatta kalan birkaç kişiden biri olarak Nisan ayında Dachau kampı yakınlarında özgürlüğüne kavuşturuldu. 1948'de Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti.
Başka OkumalarLilly Appelbaum, Yahudi anne ve babası Israel ve Justine’in çocuğu olarak Belçika’nın Antwerp şehrinde dünyaya geldi. Lilly’nin annesi ve babası o doğduktan önce boşanmıştı. Babası, Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmişti. Lilly’nin Leon (1927 doğumlu) ve Maria (1925 doğumlu) adında iki büyük kardeşi vardı. Anneannesi ve dedesiyle birlikte Antwerp’te yaşıyordu. Annesi, hafta içi küçük bir atölyede yağmurluk ürettiği Brüksel’de yaşıyordu.
1933–39: Lilly, büyükannesi ve büyükbabasıyla Antwerp’te Yahudilerin çoğunlukta olduğu bir mahallede yaşıyordu. Flamanca konuştuğu bir devlet okuluna gitti. Evde büyükannesi ve büyükbabasıyla Yidce konuşuyordu. 1939’da Lilly’nin büyükannesi, kanserden öldü. Lilly Brüksel’e, Justine’in yanına taşındı. Brüksel’de Fransızca konuşmayı öğrendi.
1940–44: Nazi Almanyası, 10 Mayıs 1940’ta Belçika’yı işgal etti. Sonraki birkaç yıl boyunca Alman işgal güçleri, Belçika’daki Yahudilere giderek artan kısıtlamalar getirdi. Ardından Ağustos 1942’de Almanlar, Belçika’daki Yahudileri sistematik olarak Auschwitz’e sürmeye başladı.
Justine, çocuklarını korumaya ve saklanabilecekleri yerler bulmaya çalıştı. Ancak Lilly’nin saklanırken hastalanmaması için önce bademcik ameliyatı olması gerektiğine karar verdi. Lilly hastanede iyileşirken, kız kardeşi Maria’nın onu saklaması planlanan kişi tarafından ihbar edildiğini öğrendi. Maria, Eylül 1942’de Auschwitz’e sürüldü. Kısa bir süre sonra Lilly’nin annesi ve erkek kardeşi de bir toplama sırasında yakalandı ve Auschwitz’e sürüldü. Lilly, sınır dışı edilmekten kurtuldu çünkü o sırada halası ve amcası olan Dwojra ve Aron Appelbaum’un yanında kalıyordu.
Lilly, halası ve amcası ile birlikte Brüksel’in dışındaki mahallelerde saklanmaya başladı. 1944 baharında yakalanıp tutuklandılar ve haftalarca kaldıkları Mechelen geçici kampına gönderildiler. 19 Mayıs 1944’te Lilly, halası ve amcasıyla birlikte Mechelen’den XXV numaralı nakliye aracıyla Auschwitz-Birkenau öldürme merkezine sürüldü.
On beş yaşındaki Lilly, Auschwitz’de akrabalarından ayrıldı. İnsan haklarına aykırı olan kamp kayıt sürecinden geçti ve A-5143 kamp numarasıyla dövmesi yapıldı. Sonunda bir kamp mutfağında zorla çalışmak üzere görevlendirildi.
Ocak 1945’te Lilly, diğer Auschwitz mahkûmlarıyla birlikte ölüm yürüyüşü ile tahliye edildi. Daha sonra Bergen-Belsen toplama kampına nakledildi ve burada tifüs hastalığına yakalandı. 15 Nisan 1945’te özgürlüğüne kavuştu. Lilly, Brüksel’e döndü. Burada Amerika Birleşik Devletleri’ne göç ettiği 1947’den önce başka bir halasıyla yeniden bir araya geldi. Annesi, erkek kardeşi, kız kardeşi, teyzesi ve amcası Holokost’ta öldürüldü.
Başka OkumalarAmerikan askerî yetkililerin emri üzerine, Buchenwald toplama kampından ölüm yürüyüşüne çıkarılanların mezarlarını kazan Nammeringli Alman siviller. Mayıs 1945, Almanya.
Başka Okumalar
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia. View the list of donor acknowledgement.