Edward, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Hamburg’da dünyaya geldi. 1935’te Nürnberg Yasaları, Yahudi olan ve olmayan Almanlar arasında evlenmeyi ve cinsel ilişkiye girmeyi yasakladı. O zamanlar Edward yirmili yaşların ortalarındaydı. Yahudi olmayan bir kadınla arkadaşlık ettiği için tutuklandı. Mükerrer suçlu olarak sınıflandırıldığı için daha sonra Berlin yakınlarındaki Sachsenhausen toplama kampına gönderildi. İnşaat projelerinde ağır işçi olarak çalıştırıldı. Tutuklanmasından kısa bir süre önce evlendi ve eşi Almanya’dan başka bir yere göç etmeleri için gerekli işlemleri yaptı. Eylül 1938’de gözaltından salıverilen Edward Almanya’dan ayrıldı. Hollanda’nın Amsterdam şehrindeki akrabalarıyla yaşadı. Ardından Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti.
14 Haziran’da bazı arkadaşlarımızla bir doğum günü partisine gitmiştik. Eve geldiğimizde gece yarısı olmalıydı. Gece yarısı civarındaydı. Sabah saat dörtte kapıya vurulduğunu
duyduk. Kutlamaya devam etmek için geri gelen arkadaşlardır diye düşündüm. "Hadi eve gidin, yeter artık. Baksanıza saat dört, yarın iş var" dedim. Kapı ısrarla çalıyordu. Kapıyı açtığımda eli silahlı iki sivil içeri girdi ve "Seni tutukluyoruz" dedi. "Tutukluyor
musunuz? Niçin? Hiç bir şey yapmadım" dedim. Hiçbir soru sormadılar. O noktada bizi itip kalkmıyorlardı. Giyindim. Bizi oturduğumuz semtteki polis karakoluna götürdüler. Herhalde bu oda kadar büyük bir odaya alındım. İçeride iki veya üç yüz civarında insan olmalıydı. Neler olup bittiğini bilmiyorduk. "Neden, niçin buradasınız?" "Bilmiyorum. Ben hiçbir şey yapmadım". Hiçbir şey
bilmiyorduk. Hiçbir şey. Ne olacağı konusunda en ufak bir fikrimiz yoktu. Tüm bildiğimiz tutuklanmış olduğumuzdu. Sabah saat altı ya da yedi civarında bizi kamyonlara bindirdiler ve Fuhlsbuettel adında uzak bir yerdeki tren istasyonuna götürdüler. Bu bir yerin adı, Hamburg’un bir banliyösü burası. Kamyonlar polislerce destekleniyordu. Aslında tam olarak polis arabaları değil, Fırtına Birlikleri’nin arabalarıydı. Özel polisin bununla hiç ilgisi yoktu. Kamyonun önünde bir arabaları vardı. Bir de kamyonun arkasında bir araba vardı. Her iki yanda da tazıları vardı. Şakaya vurursak, hiç kimsenin kaybolmasını istemiyorlardı yani. Bizi tren istasyonuna götürdüler ve trene bindik. Normal trene bindirildik. Daha sonraları yaptıkları gibi, yük vagonlarına bindirilmedik. Yük vagonları değildi. Normal trene bindirdiler. Sonra da birkaç saat trenle gittik. Nereye gittiğimizi bilmiyorduk.
Neler olduğunu bilmiyorduk. Endişeyi tahmin edebilirsiniz. Ben gençtim ama bazı yaşlı insanlar vardı. Bunlar ağlamaya başlamışlardı. Biz ne yapmıştık, bilmiyorduk. Berlin’e vardığımızda bizi tekrar kamyonlara bindirdiler. Yo, hayır, bunda bir terslik vardı. Oranienburg adında bir kasabaya gittik. Berlin’in bir banliyösüydü. Berlin’in ne kadar dışındaydı bilmiyorum. Tren durdu. Hepimizi trenden
çıkardılar ve kampa doğru yürümeye başladık.
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia. View the list of donor acknowledgement.