Genel Bakış

Sanık John Demjanjuk mahkemede büyük ekranda görüntülenen belgeleri yorumlarken.

Ukrayna doğumlu John (İvan) Demjanjuk, Nazi rejimi işbirlikçisi olarak hizmet ettiği sırada işlediği suçlarla ilgili olarak dört ayrı davada sanık olarak yargılanmıştır.

Demjanjuk’un Holokost dönemi geçmişiyle ilgili araştırmalar, 1975 yılında başlamıştır. ABD’de yapılan adlî takibatlar sonucunda iki kez Amerikan vatandaşlığı geri alınmış, bir kez sınır dışı edilmesi kararı verilmiş ve iki kez ağır cezalık suçlamalarla yargılanmak üzere ABD’den, birinde İsrail’e, diğerinde Almanya’ya iade edilmiştir. Almanya’da Mayıs 2011’de sona eren davası, bir Nazi dönemi savaş suçlusu sanığının yargılandığı son dava olabilir. Böyle olması durumunda bu, 1945 yılında Nuremberg’de Uluslararası Askerî Mahkeme ile başlayan 65 yıllık bir yargılama sürecinin bitişini simgeleyecektir.

Demjanjuk’un geçmişindeki bazı gerçekler hiç şüphe götürmezdir. Mart 1920’de o zamanların Sovyet Ukraynası’nda bulunan Vinnitsa Oblast yönetim birimindeki Dobovi Makharyntsi köyünde doğmuştur. Sovyet ordusunda askere alındıktan sonra Mayıs 1942’de Kerç (Yeni Kale) savaşında Alman askerleri tarafında esir alınmıştır. Demjanjuk 1952 yılında ABD’ye göç etmiş ve 1958 yılında ABD vatandaşı olmuştur. Ohio’da, Cleveland’ın dış mahallelerinden biri Seven Hills’e yerleşmiş ve uzun yıllar Ford otomobil fabrikasında çalışmıştır.

İlk Mahkeme: İsrail, 1987

ABD Adalet Bakanlığı (DOJ) 1975 yılında Demjanjuk’u soruşturmaya başlamış ve II. Dünya Savaşı’nda Treblinka ölüm merkezindeki görevini saklamak amacıyla göçmenlik ve vatandaşlık evrakında sahtecilik yaptığı suçlamasıyla 1977 yılında vatandaşlıktan çıkarılma işlemlerini başlatmıştır.

Dava, Demjanjuk’un Sobibor ölüm merkezinde görev aldığı suçlaması ve 1940’ların sonlarında Ignat’ Danil’chenko adlı bir Sovyet tanığının ifadesi nedeniyle Sobibor kampına ilişkin bir soruşturma olarak başlamıştır. Danil’chenko, Demjanjuk’u Sobibor ve Flossenbürg toplama kamplarında 1945 yılına kadar beraber görev aldıkları için tanıdığını ifade etmiştir. Ancak ABD hükümet yetkilileri, bunun yerine, hayatta kalan Yahudilerin dağıtılan bir fotoğrafta Demjanjuk’u Treblinka’da gaz odalarının yanında hizmet ederken belirlemelerinden sonra Treblinka suçlamalarını takibe almıştır. 1979 yılında Adalet Bakanlığı’nda yeni kurulan Özel Soruşturmalar Dairesi (OSI), davanın takibini devralmıştır.

Sanık Adolf Eichmann, 1961’de Kudüs’teki duruşması sırasında not alıyor.

Uzun bir soruşturmadan ve 1981’deki yargılamadan sonra Cleveland’daki ABD Bölge Federal Mahkemesi, Demjanjuk’u ABD vatandaşlığından çıkarmıştır. ABD yetkilileri Demjanjuk’u sınır dışı edecekken İsrail hükümeti kendilerine iadesini istemiştir. Yapılması zorunlu bir duruşmadan sonra ABD yetkilileri, Yahudilere ve insanlığa karşı işlediği iddia edilen suçlardan dolayı yargılanması için Demjanjuk’u İsrail’e iade etmiştir. Demjanjuk, bu suçlamalardan dolayı İsrail’de yargılanacak yalnızca ikinci kişiydi. Birincisi, Adolf Eichmann, 1961’de suçlu bulunmuş ve 1962’de idam edilmiştir.

Mahkeme 16 Şubat 1987 günü Kudüs’te başladı. İddia makamı Demjanjuk’un Almanlar tarafından alınmış savaş esiriyken Trawniki eğitim kampında (Polonya’da Lublin yakınlarında) özel bir SS (Schutzstaffel; Koruma Birlikleri) birimine katılmaya gönüllü olduğunu ve burada Alman işgali altındaki Polonya’da oturan bütün Yahudileri öldürme planı olan Reinhard Operasyonu’nda kullanılmak üzere polis yardımcısı olarak eğitim aldığını iddia etmiştir. Savcı, Demjanjuk’un tutsaklar tarafından “Korkunç İvan” adıyla bilinen Treblinka ölüm merkezi muhafızı olduğu ve Treblinka’daki gaz odalarına karbonmonoksit gazı pompalamak için kullanılan dizel motorunu kullanan ve bakımını yapan kişi olduğu suçlamasında bulunmuştur. Treblinka’dan sağ çıkan bazı Yahudilerin Demjanjuk’u “Korkunç İvan” olarak tanıması, onun ölüm merkezinde bulunduğunun önemli bir delili olmuştu.

Trawniki Eğitim Kampı

Önemli bir delil de Demjanjuk’un Sovyet arşivlerinde bulunan Trawniki kampı kimlik kartıydı. Trawniki’deki yetkililer bu belgeleri kamptaki birlikleri dışarıdan korumak üzere görevlendirilenlere veriyordu. Demjanjuk savunmasında kartın, orijinalliğini doğrulayan birkaç adlî tıp testine karşın, Sovyetlerden ilham alınarak düzenlenmiş sahte bir evrak olduğunu iddia etmiştir. O sırada 67 yaşında olan Demjanjuk kendi ifadesinde savaşın büyük bir bölümünü Polonya’da Chelm yakınlarındaki bir kampta savaş esiri olarak Almanların tutsaklığında geçirdiğini iddia etmiştir.

Ancak hem Amerikan hükümetinin, hem de İsrail davalarının esasında kimlik kartı, Demjanjuk’u Treblinka ile ilişkilendirmemiş, fakat Eylül 1942’de Chelm yakınlarındaki Okzów’da bulunan SS tesislerinde ve Mart 1943’ten itibaren Sobibor ölüm merkezinde muhafız olarak görev yaptığını göstermiştir. Her ne kadar kartta Treblinka’dan sağ kalanların ifadeleriyle çelişen bazı bilgiler bulunsa da, Demjanjuk’u Trawniki’deki yardımcı polis gücünde (yani Treblinka muhafızlarının seçildiği yardımcıların arasında) gösteren bulunabilen tek belge buydu. Demjanjuk’un kesinlikle Treblinka’da olduğunu gösteren savaş zamanından kalma hiçbir belge gün yüzüne çıkmamıştır.

Demjanjuk’un Dövmesi

Baş savunma vekili Mark O’Conner (ayakta) Demjanjuk davasında John Demjanjuk’a bir soru yöneltirken.

İddia makamının davasında gösterdiği diğer bir delil de Demjanjuk’un sol kolundaki kan grubunu gösteren dövmeden geri kalan izlerdi. SS yetkilileri, kan grubu dövmesi uygulamasını 1942’de Waffen SS’de (Askerî SS) başlatmıştır. 1941’den sonra idarî olarak Waffen SS’lerine bağlı oldukları kabul edildiğinden Alman toplama kampları sistemindeki SS Kuru Kafa Mangaları’nın bazı üyeleri de bu dövmeleri kullanıyordu. Ancak yine de kan grubu dövmesi hiçbir zaman tutarlı bir biçimde uygulanmamıştır. Bu nedenle bu fiziksel delil kesin olarak kanıtlamasa da Demjanjuk’un toplama kampı muhafızı olarak hizmet etmiş olabileceğini göstermiştir.

“SS dövmesi” izlerinin olması, özellikle popüler kültürde var olan kan grubu dövmesi (zorunlu) ile eski Alman alfabesi SS harfleri dövmesi (isteğe bağlı) konusundaki kafa karışıklığı, hem ABD’de hem İsrail’de savcıları bunun önemi konusunda yanlış yönlendirmiştir. Trawniki’de yardımcı polis olarak eğitim görmüş olan savaş esirlerinin bu dövmeleri yaptırdığına dair bir kanıt yoktur.

İsrail Kararı ve Temyizi

Esas olarak tanıkların ifadelerini temel alan İsrail mahkemesi 25 Nisan 1988 tarihinde Demjanjuk’u suçlu bularak ölüme mahkum etmiştir; bu, bir İsrail mahkemesinin yalnızca ikinci defa bir sanığı ölüm cezasına mahkum etmesidir (ilki Eichmann’dır).

Demjanjuk’un İsrail Yüksek Mahkemesi’ne olan temyiz başvurusu sürecinde 1991 yılında Sovyetler Birliği çökmüştür. Böylece yüz binlerce sayfa daha önce bilinmeyen belge hem savunmanın, hem de iddia makamının kullanımına açılmıştır. Demjanjuk savunma ekibi, Kiev’de bulunan eski Ukrayna KGB kayıtları arasında, Sovyet yetkililerin 1960’ların başlarında yargıladığı eski Treblinka muhafızlarının düzinelerce ifadesini bulmuştur.

Treblinka kampı, 1943 ilkbaharı

Bunların hiçbirinde Demjanjuk’un Treblinka’da hizmet ettiğine dair bir kayıt bulunamamıştır. Ancak bu ifadelerde sürekli olarak, 1942 yazından başlayarak 1943 yılındaki esirlerin isyanına kadar Treblinka’da gaz motoru operatörü olarak çalışan ve Treblinka’dan sağ kurtulan Yahudilerin anlattıklarına uygun suçlar işleyen özellikle zalim bir yardımcı polis İvan Marchenko’ya atıfta bulunulmaktadır. Marchenko, Ağustos 1943’te Trawniki’ye döndükten sonra İtalya’da Trieste’ye gider ve savaşın sonlarına doğru ortadan kaybolur. Daha sonra ne olduğu bilinmemektedir.

Fakat sadece bu ifadelerin olması bile Demjanjuk’un Treblinka’da hizmet ettiği üzerinde yeterli kuşku doğmasına neden olmuş ve İsrail Yüksek Mahkemesi 29 Temmuz 1993 tarihinde, mahkemenin Demjanjuk’u iddia edilen diğer suçlardan yargılayabileceği anlamına gelen, diğer suçlar saklı kalmak kaydıyla, mahkumiyet kararını bozmuştur.

Eski Sovyet Arşivlerinden Yeni Kanıtlar

John Demjanjuk davası sırasında basın mensupları.

Rusya Federasyonu’nun Moskova’daki Federal Güvenlik Servisi Arşivlerinde Trawniki eğitim kampı personelinin dahili yazışmalarının bulunması üzerine böyle bir yargılama mümkün olmuştur. Bu belgeler, Demjanjuk’un 26 Mart 1943 tarihi itibariyle Sobibor ölüm merkezinde, 1 Ekim 1943 itibariyle de Flossenbürg toplama kampında olduğunu gösteriyordu. Sobibor’da olduğunu gösteren delil, Demjanjuk’un Trawniki kimlik kartı ve Danil’chenko’nun ifadesiyle örtüşüyordu.

Bundan başka Demjanjuk’un İsrail’e iadesinden sonra Özel Soruşturma Dairesi OSI müfettişleri orijinal Flossenbürg personel ve idarî kayıtlarını incelerken Demjanjuk adını Trawniki askerî kimlik numarasıyla (1393) ilişkilendiren atıflar buldular. Böylece Danil’chenko’nun Demjanjuk’un Flossenbürg’da hizmet ettiğini belirttiği ifadesi bağımsız olarak doğrulanmış oldu.

1991 yazında Vilnius’taki Litvanya Ulusal Arşivi’nde Litvanya polis taburu ile ilgili belgeler arayan bir OSI müfettişi, şans eseri olarak Demjanjuk’un Kasım 1942 ile Mart 1943 başlarında Majdanek toplama kampında görev almış Trawniki’de eğitilen muhafız birliğinin bir üyesi olduğunu gösteren bir belge buldu.

Amerikan Vatandaşlığı Geri Veriliyor, Sonra Yeniden Geri Alınıyor

İsrail’e ilk iade edilişinden sonra Demjanjuk’un ailesi, Özel Soruşturmalar Dairesi OSI’daki Demjanjuk, Trawniki ve Treblinka ile ilgili bütün dosyalara ulaşmak için ABD Adalet Bakanlığı’na Bilgi Özgürlüğü Yasası uyarınca başvuruda bulundu. Bu dosyaları aldıktan ve yıllarca süren hukuk davalarından sonra Demjanjuk’un Amerikalı savunma ekibi, Özel Soruşturmalar Dairesi’ni iddia görevini suiistimal etmekle suçlayarak vatandaşlıktan çıkarılması kararının kaldırılması sağlamak üzere ABD hükümeti aleyhine tazminat davası açtı.

Bu sırada, hukuken bu seçeneklerinin olmasına karşın İsrailli yetkililer, Sobibor’daki eylemlerinden dolayı Demjanjuk’u dava etmekten vazgeçerek kendisini serbest bırakmaya hazırlanıyorlardı. Haziran 1993’te, Demjanjuk’un 1981’de yaptığı savunmasına yardımcı olabilecek bazı belgelerin OSI tarafından sehven gizlendiğinin Özel Bilirkişi tarafından bulunmasını esas alan Cincinnati’deki Altıncı Bölge Mahkemesi, ABD Baş Savcısı Janet Reno’ya Demjanjuk’un Amerika Birleşik Devletleri’ne dönmesinin engellenmemesi kararını iletti. Beş yıl süren hukuk davalarından sonra Cleveland’daki Bölge Mahkemesi 20 Şubat 1998 tarihinde, OSI’ın yeni delilleri esas alacak yeni bir dava açması seçeneğini açık bırakarak, hakları saklı kalmak kaydıyla, Demjanjuk’un ABD vatandaşlığını geri verdi.

Treblinka’ya yapılan büyük sürgünler, 1942–1943

1991’den önce erişilemeyen binlerce sayfa Trawniki ile ilgili belgelerin beş yıl süreyle dikkatle incelenmesi sonucunda OSI müfettişleri, 1942 ile 1945 arasında Trawniki eğitimli muhafız ve toplama kampı muhafızı olarak Demjanjuk’un bütün kariyerini savaş belgelerinde bulabildiler. Bu yeni delillerle OSI ekibi, Holokost sırasında Trawniki kampının ne denli önemli olduğunu ve kamp yöneticilerinin nasıl kişisel görevler verdiklerini tam olarak belgelendirip daha iyi anladılar.

1999 yılında OSI, Trawniki’de eğitim almış bir yardımcı polis olarak Trawniki, Sobibor ve Majdanek’te, daha sonra da Flossenbürg’daki SS Kuru Kafa Taburu üyesi olarak hizmet ettiği iddiasıyla Demjanjuk aleyhine yeni bir vatandaşlıktan çıkarılma davası açtı. Bunun sonucunda Demjanjuk, 2002 yılında—bu kez kalıcı olarak—yeniden Amerikan vatandaşlığını kaybetti. Federal temyiz mahkemesinin bu kararı onaylamasından sonra OSI, Aralık 2004’te sınırdışı edilme davası açtı. Bir yıl sonra Aralık 2005 tarihinde ABD Göçmen Mahkemesi, Demjanjuk’un anavatanı Ukrayna’ya iade edilmesine karar verdi.

Demjanjuk, ileri yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle sınır dışı edilmesinin, hükümleri uyarınca koruma istediği İşkenceye Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre işkence suçu oluşturacağı da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle kararı temyiz etti. 19 Mayıs 2008 tarihinde ABD Yüksek Mahkemesi temyiz başvurusunu görüşmeyi reddetti. Aynı yıl Alman yetkililer, Sobibor’daki hizmetleri sırasında cinayete iştirak iddiasıyla Demjanjuk’u yargılamak istediklerini belirttiler.

İkinci Mahkeme: Almanya, 2009

Demjanjuk, Mayıs 2009’da ABD’den çıkarılarak Almanya’ya gönderildi. Gelişinde Alman yetkililer kendisini tutuklayarak Münih’teki Stadelheim hapishanesine koydular.

İşgal edilmiş Polonya’daki imha kampları, Sobibor gösterilmiştir

Temmuz 2009’da Alman savcı, Demjanjuk’u Sobibor’da 28.060 cinayete iştirakten dava etti. Alman mahkemesinin karar yetkisi, 1943 yılı Nisan Temmuz ayları arasında Hollanda’daki Westerbork kampından, aralarında 1930’larda Hollanda’ya kaçmış olan Alman vatandaşlarının da olduğu, 15 nakliye treniyle Sobibor’a getirilen insanların katledilmesine dayanıyordu.

89 yaşında olan Demjanjuk mahkemeye dayanamayacak kadar güçsüz olduğunu ileri sürmesine karşın mahkeme, günde iki kez 90 dakikalık oturumlarla mahkemenin devam edebileceğine karar verdi. Kasım 2009’da yeniden sanık sandalyesindeydi. Bu mahkeme sırasında Demjanjuk’u suçlayan deliller hayatta kalanların ifadeleri değil, Sobibor’daki hizmetine ilişkin savaş zamanı belgeleriydi. Eski tanıkların artık hayatta olmaması nedeniyle Münih mahkemesi, kitle cinayetleri bulgularının kolaylaştırılması ve maktullerin çoğunun milliyetlerinin belirlenebilmesi için tanık ifadelerinin okunmasını kabul etti.

16 ay süren mahkeme süreci, 2011 Martı ortalarında sona erdi. 12 Mayıs 2011 tarihinde Demjanjuk, hüküm giydi ve 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hükmün temyiz edilmesiyle serbest bırakıldı. Demjanuk, 17 Mart 2012 tarihinde Almanya’da bir huzur evinde öldü.

Uluslararası İlgi

John Demjanjuk’un mahkemeleri, otuz yıl süresince küresel medyanın ilgisini çekti. Bu hukuk savaşları, tarihsel kayıtların ne kadar birbirine bağımlı olduğunu ve insanlığa karşı işlenen suçların telafisi için uzun sürse de adaletin aranmasının önemini vurgulamaktadır.