1933’te ordudaki komutanlar, Adolf Hitler’i radikal ve küstah biri olarak görme eğilimindeydi. Diğer muhafazakârlar gibi onlar da eski bir onbaşının kendi gündemlerine hizmet edecek şekilde evcilleştirilebileceğine inanıyorlardı. Ordu milliyetçilik, komünizm karşıtlığı, orduyu güçlendirme ve Almanya’yı yeniden dünyanın büyük bir gücü hâline getirme gibi konularda Nazilerle belirli bir ortak zemini paylaşıyordu. Naziler siyasi muhalefeti bastırmak ve iktidarı konsolide etmek için sindirme ve güç kullanırken Hitler’in askerî liderlere verdiği güvenceler, onların tarafsızlığını güvence altına aldı. Diğer kamu görevlileri gibi askerler de Führer’e koşulsuz itaat yemini etti. Rejimin 1935’te Versay Antlaşması’nın şartlarını ihlal ederek zorunlu askerliği yeniden uygulamaya başlaması, komutanlar tarafından memnuniyetle karşıladı.

Aralık 1943'teki Sovyetler'in Doğu Cephesi saldırısı esnasında Sovyetler Birliği'ndeki Alman askerler.

Ordu, Nazi rejiminin ırkçılık ve ırk yasalarına da uyuyordu. Liderler, 1935’te Yahudileri ordudan ihraç etmeye başladı. Savaş sırasında büyüyen Alman ordusu, siyasi olarak da daha radikal bir hâle geldi. Bu durum, Yahudilerin sürekli olarak komünist Bolşevizm tehdidiyle ilişkilendirilmesini içeren yaygın propaganda ve beyin yıkama faaliyetlerini yansıtıyordu. Alman birlikleri Yahudilerin, Romanların ve daha birçok insanın öldürülmesine lojistik destek sağladı ve bazen de doğrudan iştirak etti. Yahudilerin zorunlu iş gücünden faydalanan Alman ordusu, gözetimi altındaki üç milyona kadar Sovyet mahkûmun kasıtlı olarak kötü muamele ve infaz politikası nedeniyle ölümünün sorumluluğunu paylaşıyordu.

Özellikle Almanya’yı kaybettiği bir savaşı sürdürerek uğrayacağı felaketten kurtarmak için vatansever bir motivasyonla girişilen kahramanca bir çaba olan 20 Temmuz 1944’teki suikast denemesi dâhil olmak üzere birkaç subay, Hitler’e suikast girişiminde başarısız oldu. Yine de bu, Yahudilere karşı işlenen suçları durdurma ya da protesto etme girişimi değildi.

Savaştan sonra ordunun herhangi bir katliam ve soykırıma karışmadığı efsanesi ortaya çıktı.