1919 photograph showing World War I destruction in Ypres, Belgium.

I. Dünya Savaşı: Sonuç

I. Dünya Savaşı’ndan sonra dayatılan ağır savaş tazminatları, 1920’lerde Avrupa’da yaşanan genel enflasyon dönemiyle (maddî yönden yıkıcı bir savaşın diğer bir doğrudan sonucu) birlikte 1923 yılına kadar Alman Reichsmark‘ında gittikçe artan hiperenflasyona neden oldu. Büyük Buhran’ın (1929’da başlayan) etkileriyle birleşen bu hiperenflasyon dönemi, orta sınıfın kişisel birikimlerini yok ederek ve kitlesel işsizliğe yol açarak Alman ekonomisinin istikrarını ciddi biçimde sarstı.

German territorial losses, Treaty of Versailles, 1919

Almanlar I. Dünya Savaşı’nı kaybetti. Galip güçler (Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa ve diğer müttefik devletler), 1919’da Versailles Antlaşması ile yenilen Almanya’ya toprak, ordu ve ekonomik olarak ezici şartlar dayattı. Almanya Batı’da Alsace-Lorraine’i Fransa’ya geri verdi. Burası 40 yıl önce Almanya tarafından ele geçirilmişti. Ayrıca Belçika Eupen ile Malmedy’yi aldı. Sanayi bölgesi Saar, 15 yıllığına Milletler Cemiyeti’nin yönetimine bırakıldı. Danimarka da Kuzey Schleswig’i aldı. Son olarak Renanya askerden arındırıldı. Yani hiçbir Alman askerî gücü ya da savunma mekanizmaları buraya giremeyecekti. Doğu’da, Polonya Almanya’dan Batı Prusya’nın bazı kısımlarını ve Silesia’yı aldı. Ayrıca Çekoslovakya Almanya’dan Hultschin bölgesini aldı. Büyük oranda bir Alman şehri olan Danzig, Milletler Cemiyeti’nin koruması altında serbest bir şehir hâline geldi ve Doğu Prusya’da Baltık Denizi kıyısında küçük bir toprak şeridi olan Memel, en sonunda Litvanya’nın denetimine girdi. Avrupa dışında ise Almanya tüm kolonilerini kaybetti. Özet olarak Almanya, Avrupa’daki topraklarının yüzde 13’ünü (43.000 kilometre kareden fazla) ve nüfusunun onda birini (6,5–7 milyon arası) kaybetti.

Katkıda bulunanlar:
  • US Holocaust Memorial Museum

Bu ölçüde bir ekonomik kaos, kırılgan Weimar Cumhuriyeti’ni istikrarsızlaştırarak toplumsal huzursuzluğu artırdı. Batı Avrupa devletlerinin Almanya’yı tecrit etme çabaları, Almanya’nın demokratik liderlerini tek başına bırakıp zayıflatarak Alman prestijini yeniden ordu kurma ve yayılma yoluyla geri kazanma ihtiyacını vurguladı.

I. Dünya Savaşı’nı takip eden sosyal ve ekonomik kargaşa, Almanya’nın yeni filizlenmeye başlayan demokrasisinin istikrarını etkili bir şekilde bozdu ve Weimar Almanyası’nda çok sayıda radikal sağ partinin kurulmasına sebebiyet verdi. Özellikle Versay’ın ağır hükümleriyle bağlantılı en zararlı durum, genel nüfusun çoğundaki, Almanya’nın, yeni Weimer hükümetinin oluşmasına yardım eden ve Almanların aşırı derecede istediği ancak Versay Antlaşması’yla sonuçlanan barışı bozan “Kasım Suçluları” tarafından “sırtından bıçaklandığı” şeklindeki yaygın görüştü.

German soldiers in the Argonne Forest, France, during World War I.

I. Dünya Savaşı Sırasında Alman askerleri, Fransa’daki Argonne Ormanı’nda. Fotoğraf, tahminen 1914–1915 yıllarına ait.

Katkıda bulunanlar:
  • Library of Congress

Almanların çoğu Kaiser’in düşüşünü alkışladıklarını, parlamenter demokratik reformu bağrına bastıklarını ve ateşkese sevindiklerini unutmuştu. Yalnızca Alman sosyalistlerinin, komünistlerinin ve Yahudilerinin, Alman onurunu Alman topraklarına daha hiçbir yabancı ordu ayak basmadan önce utanç verici bir barışa teslim ettiğini hatırlıyorlardı. Bu Dolchstosslegende (sırtından bıçaklama efsanesi), 1918 yılında Almanya’nın bir daha savaş başlatamayacağını gayet iyi bilen ve Kaiser’e barış istemesini tavsiye eden emekli Alman askerî liderleri tarafından başlatılmış ve alevlendirilmişti. Bu durum, Almanya’nın kırılgan demokrasi deneyimini devam ettirmeye kendisini en çok adamış hisseden Alman sosyalistlerinin ve liberal çevrelerinin daha fazla itibar kaybetmesine yol açtı.

Tarihçi Friedrich Meinecke ve Nobel ödüllü yazar Thomas Mann gibi Vernunftsrepublikaner (“aklen cumhuriyetçi”) kişiler, ilk başta demokratik reforma direnmişti. Artık Weimar Cumhuriyeti’ni en az kötü seçenek olarak desteklemeye mecbur hissediyorlardı. Yurttaşlarını radikal sol ve sağ arasında kutuplaşmaktan uzaklaştırmaya çalıştılar. Alman ulusalcı sağının, Versay Antlaşması’nı gerekiyorsa zor kullanarak değiştirme vaatleri saygın çevrelerde gitgide ilerleme kaydediyordu. Bu sırada Rusya’daki Bolşevik Devrimi’nin ardından baş göstermesi muhtemel komünist tehdidi ve Macaristan (Bela Kun) ile Almanya’daki (Spartakist Ayaklanma) kısa ömürlü komünist devrimi ya da darbe kuruntusu, Alman siyasi duyarlılığının yönünü kesin bir şekilde sağcı ülkülere doğru çevirdi.

Siyasi solun kışkırtıcıları, siyasi huzursuzluğa sebep olmaktan ağır hapis cezalarına çarptırıldı. Öte yandan, kurduğu Nazi Partisi Bavyera hükümetini azletme teşebbüsünde bulunan ve Kasım 1923 Birahane Darbesi’nde “millî devrim” başlatan Adolf Hitler gibi radikal sağ eylemciler, idam cezası gerektiren vatana ihanet suçundan aldığı beş yıllık cezanın yalnızca dokuz ayını hapiste geçirdi. Hapis cezası sırasında, siyasi manifestosu Mein Kampf‘ı (Kavgam) yazdı.

Adolf Hitler was a frontline soldier during World War I

Adolf Hitler (ön sıra, en solda), I. Dünya Savaşı’nda Batı Cephesi’nde görev yapmıştır. Savaş sırasında iki kez hizmet nişanı almış, yaralanmış ve hardal gazı saldırısında geçici olarak kör olmuştur. Savaş yaralısı statüsünü daha sonraki seçim kampanyalarında kullanmıştır.

Katkıda bulunanlar:
  • National Archives and Records Administration, College Park, MD

I. Dünya Savaşı’nın, ağır barış şartlarının ve Alman orta sınıfındaki komünist yönetim potansiyeli korkusunun ardından başlayan sosyal ve ekonomik huzursuzluğun yol açtığı zorluklar, Weimer Almanyası’ndaki çoğulcu demokratik çözümleri zayıflatmaya başladı. Bu zorluklar ayrıca, Alman seçmenlerinin en sonunda ve maalesef Adolf Hitler’de ve onun Nasyonel Sosyalist Partisi’nde bulduğu daha otoriter yönetim özlemini de artırdı. Benzer koşullar, en başta I. Dünya Savaşı’nı kaybedenler olmak üzere Doğu Avrupa’daki sağcı otoriter ve totaliter sistemlerin de işine yaramış ve nihayetinde antisemitizme ve bölgedeki ulusal azınlıklara yapılan ayrımcılığa müsamaha gösterme ve göz yumma seviyesini artırmıştı.

Sonunda, I. Dünya Savaşı sırasındaki yıkım ve felaket boyutundaki can kaybı, savaşa katılan ülkelerde kültürel çaresizlik olarak tanımlanabilen duruma yol açtı. Uluslararası ve ulusal siyasetçilerin yaşattığı hayal kırıklığı ve siyasi liderlerle hükümet yetkililerine duyulan güvensizlik, dört yıl süren yıkıcı çatışmanın tahribatına şahit olmuş halkın bilincine nüfuz etti. Avrupa ülkelerinin çoğu neredeyse bir genç erkek neslini kaybetti. 1920 tarihli çalışması Çelik Fırtınası‘nda (Stahlgewittern) savaşın şiddetini ve çatışmanın ulusal içeriğini yücelten Alman yazar Ernst Jünger gibi bazı yazarlar da var olduğu halde, Erich Maria Remarque’ın, cephe hattı birliklerinin yaşadıklarını yansıtan ve savaştan dönüp barış zamanına uyum sağlayamayan, savaşın dehşetini bizzat görmemiş sivil halk tarafından trajik bir şekilde yanlış anlaşılan bir “kayıp neslin” yabancılaşmasını anlattığı 1929 tarihli başyapıtı Batı Cephesi’nde Yeni Bir Şey Yok‘ta (Im Westen nichts Neues) siper savaşı canlı ve gerçekçi bir biçimde aktarılmıştı.

Siyasetçilere ve çatışmaya karşı bu mesafe ve hayal kırıklığı, bazı çevrelerde pasifist duyarlılıkta bir artış geliştirdi. Amerika Birleşik Devletleri’nde kamuoyu soyutlanma politikasını tercih etti. Bu kadar revaçta olan duyarlılığın altında yatan neden, ABD Senatosu’nun Versay Antlaşması’nı imzalamayı reddetmesi ve Başkan Wilson’ın teklif ettiği Milletler Cemiyeti’ne ABD’nin üye olmasını onaylamasıydı. Almanların bir neslinin bu sosyal yabancılaşması ve siyasi hayal kırıklığı, Alman yazar Hans Fallada’nın Küçük Adam Ne Oldu Sana? (Kleiner Mann, was nun?) romanında yansıtıldı. Roman, ekonomik krizle işsizliğin pençesinde kıvranan ve aynı ölçüde radikal siyasi sağın ve solun siren şarkılarına dayanamayan “sıradan” bir Alman’ı anlatmaktaydı. Fallada’nın 1932 tarihli romanı, zamanının Almanyasını doğru olarak tasvir ediyordu: Ekonomik ve sosyal çalkantıya batmış, siyasi yelpazesinin zıt uçlarında kutuplaşmış bir ülke. Bu kargaşanın nedenlerinin çoğunun kökü I. Dünya Savaşı’na ve sonuçlarına dayanıyordu. Almanya’nın gittiği yol ilerideki yıllarda daha yıkıcı bir savaşa çıkacaktı.

Thank you for supporting our work

We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia. View the list of all donors.

Sözlükçe