Naziler, Hangi Grupları Hedef Aldı?
Nazi Almanyası Nazi ideolojisi adı altında milyonlarca insana zulmetmiş, acımasızca davranmış ve öldürmüştür. Bazı durumlarda bunun için müttefik ve işbirlikçilerinden yardım ve destek almışlardır.
Önemli gerçekler
-
1
Nazi Almanyası, Nazi ideolojisine dayanarak belirli grupları küçümseyip onlara insanlık dışı muamele etmiştir. Nazi ideolojisi ırkçı, Yahudi karşıtı ve aşırı milliyetçiydi.
-
2
Naziler Yahudileri bir numaralı düşmanları olarak görüyorlardı. II. Dünya Savaşı sırasında Naziler ile müttefik ve işbirlikçileri, günümüzde Holokost olarak bilinen bir soykırımda altı milyon Yahudiyi katletmiştir.
-
3
Naziler, Avrupa’daki Yahudilere yönelik soykırımın yanı sıra düşman ya da tehdit olarak gördükleri başka grupları da hedef almıştır.
Nazi Almanyası, düşman ya da tehdit olarak gördüğü gruplara zulmetmiş, acımasızca davranmış ve öldürmüştür. Naziler, Yahudileri başlıca düşmanları olarak görmüştür. Yahudi erkekleri, kadınları ve çocukları acımasızca hedef almışlardır. Yaşanan dehşetin büyüklüğü ve hayatını kaybeden insanların sayısı, akla şu soruları getirir: Naziler, hangi grupları hedef almıştır? Peki, neden bu belirli gruplar hedef alınmıştır?
Nazi Almanyası, aşırı Yahudi karşıtlığı nedeniyle özellikle Yahudileri hedef almıştır. Nazi Almanyası rejimi en başından itibaren Almanya’daki Yahudileri acımasızca ve yorulmak bilmeden tecrit etmek, yoksullaştırmak ve ayrımcılığa maruz bırakmak için adımlar atmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında bu politika, toplu bir katliama dönüşmüştür. Naziler ile müttefik ve işbirlikçileri, günümüzde Holokost olarak bilinen bir soykırımda toplam altı milyon Yahudiyi katletmiştir.
Naziler, Avrupa’daki Yahudilere yönelik soykırımın yanı sıra düşman ya da tehdit olarak gördükleri başka gruplara da zulmetmiş, acımasız davranmış ya da öldürmüştür. Bazı durumlarda bunun için müttefiklerinden ve işbirlikçilerinden yardım almışlardır.
Naziler aşağıdaki gruplara mensup kişileri hedef almıştır (kolay bulunabilmesi için gruplar alfabetik olarak sıralanmıştır):
- Almanya’da aşağılayıcı bir şekilde “asosyaller” ya da “profesyonel suçlular” olarak damgalanan ve toplumdan dışlanmış olan kişiler;
- Almanya’daki Afrika kökenliler;
- Almanya’daki eşcinsel erkekler, biseksüel erkekler ve homoseksüellikle suçlanan diğer erkekler;
- Almanya’daki siyasi muhalifler ve karşıt görüşlüler;
- engelli kişiler;
- itaatsizlik, direniş ya da partizan faaliyetlerle suçlanan (Yahudi olmayan) siviller;
- Lehler;
- Romanlar ve aşağılayıcı bir şekilde “Çingene” olarak damgalanan diğer kişiler;
- Sovyet savaş esirleri ve
- Yehova Şahitleri.
Naziler, zulmetmek ve katletmek için neden bu grupları hedef almıştır?
Nazi Almanyası, Nazi ideolojisine dayanarak belirli grupları küçümseyip insanlık dışı muamele etmiştir. İdeoloji, dünyanın nasıl işlediğine dair bir dizi inançtır. Nazi ideolojisi ırkçı, Yahudi karşıtı ve aşırı milliyetçiydi. Nazi ideolojisi, mevcut bir dizi kavramdan yararlanmıştır. Bu kavramlar arasında ırkçılık, milliyetçilik, Yahudi karşıtlığı, komünizm karşıtlığı, Roman karşıtlığı ve öjeni yer alıyordu. Naziler, bu kavramları birleştirerek yıkıcı ve kanlı bir aşırılığa taşımıştır.
Naziler insanları biyolojik, ırksal, siyasi ve sosyal kriterlere göre değerlendirmiştir. Nazi ideolojisine göre Yahudiler ve Romanlar gibi belirli gruplar, Alman halkının ırksal saflığına zarar veren ırka yönelik tehditlerdi. Engelli insanlar gibi diğer gruplarsa biyolojik tehdit olarak görülmüştür. Naziler, bu grupların Alman halkının genetik sağlığını tehlikeye attığına inanıyorlardı. Diğer gruplarsa Almanya ve ötesinde Nazi kontrolüne yönelik sosyal, siyasi ya da ideolojik tehditler olarak görülüyordu. II. Dünya Savaşı (1939–1945) sırasında Naziler, Avrupa’nın büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Gerçek ve sözde düşmanlara varoluşsal birer tehdit olarak davranmışlardır. Varoluşsal tehdit olarak hedef alınanlar arasında Leh seçkinler, Sovyet savaş esirleri ve direniş gruplarının üyeleri vardı. Savaş sırasında Nazi Almanyası, Avrupa’daki Yahudilere yönelik bir soykırım ve çok sayıda başka kitlesel zulüm gerçekleştirmiştir.
Naziler, Yahudileri nasıl hedef aldı?
Nazi Almanyası, milyonlarca Yahudiyi zulmederek öldürdü çünkü Naziler, aşırı Yahudi karşıtıydı. Yani Yahudilere karşı önyargılıydılar ve Yahudilerden nefret ediyorlardı.
Yahudilere karşı duydukları yoğun nefret, Nazileri takıntılı bir şekilde Almanya’yı ve nihayetinde Avrupa’yı “Yahudilerden arındırma”nın (“judenrein”) yollarını aramaya itmiştir. 1933 yılında başlayan Nazi Almanyası rejimi, Yahudileri Alman yaşamının her alanından uzaklaştırmak için ayrımcı yasalar kullanmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında Nazi liderleri, Avrupa’daki Yahudilere uygulanan muameleyi daha uç noktalara taşımıştır. Eylemleri, zulümden toplu katliama kadar tırmanmıştır. 1939’da Almanya, Polonya’yı işgal etmiştir. Kısa bir süre sonra Nazi Almanyası yetkilileri, Yahudileri gettolara hapsetmiştir. Çok sayıda Yahudi hastalık, açlık ya da acımasız eziyetler sonucunda hayatını kaybetmiştir. Almanya’nın 1941’de Sovyetler Birliği’ne saldırmasının ardından Naziler ile müttefik ve işbirlikçileri, işgal altındaki Doğu Avrupa’da Yahudi cemaatlerinin tamamına yönelik toplu katliamlar gerçekleştirmeye başlamıştır. 1941–1942 yıllarında Nazi Almanyası, Yahudileri zehirli gaz kullanarak öldürmek için ölüm merkezleri kurmuştur. Müttefiklerinin ve işbirlikçilerinin yardımıyla her yaştan Yahudiyi ölüme sürmüşlerdir.
Nazi Almanyası ile müttefik ve işbirlikçileri, toplam altı milyon Yahudiyi katletmiştir. Avrupa’daki Yahudilere uygulanan sistematik zulüm ve katliam, günümüzde Holokost olarak bilinmektedir. Nazilerin Yahudi halkını hedef alma ve nihayetinde yok etme konusundaki amansız kararlılığı, Holokost’u Nazi Almanyası’nın zulümleri arasında benzersiz kılmıştır.
Naziler Yahudi olmayan grupları nasıl hedef aldı?
Naziler, Yahudileri ve diğer grupları farklı ama birbiriyle örtüşen şekillerde hedef almıştır. Bazı durumlarda bunun için müttefiklerinden ve işbirlikçilerinden yardım almışlardır.
Naziler, aşağıda belirtilen grupları hedef almak için şu zulüm biçimlerini bir arada kullanmıştır:
- toplama kampında yasal olmayan bir şekilde hapsetme;
- sözde ırksal kimliğe dayalı ayrımcılık;
- insanlık dışı tıbbî deneyler de dâhil olmak üzere işkence,
- zorla kısırlaştırma ya da
- toplu katliam.
Tüm gruplar, bu zulüm ve vahşet biçimlerinin hepsine maruz kalmamıştır. Örneğin Naziler, bazı grupları ayrımcılık ve haksız yere hapsetme yoluyla hedef almış ancak toplu katliam yapmamıştır.
Naziler, her grubu aynı yoğunlukta hedef almamıştır. Nazi Almanyası’nın on iki yıllık rejimi boyunca Yahudiler, Nazilerin birincil düşmanı ve hedefi olmayı sürdürmüştür. Naziler, farklı noktalarda dikkatlerini başka gruplara da yöneltmiştir. Nazi zulmünün zamanlaması ve yoğunluğu, Nazi ideolojisi ve (savaş gibi) pratik gerçekler dâhil olmak üzere bir dizi değişen faktöre dayanıyordu. Ancak her durumda Naziler, çok zalimce davranmışlardır.
Kolay bulunabilmesi için Naziler tarafından zulüm gören ya da öldürülen Yahudi olmayan gruplar, alfabetik olarak sıralanmıştır. Her bölüm, Yahudi olmayan belirli bir grubun Naziler tarafından nasıl ve neden hedef alındığına dair bir giriş niteliğindedir.
Almanya’da Toplumdan Dışlanmış Kişiler
Nazi rejimi, toplumdan dışlanmış olarak gördüğü bazı Almanlara zulmetmiştir. Marjinalleştirilmiş ve yoksul insanların yanı sıra belirli türde sabıka kaydı olan kişiler hedef alınmıştır. Nazi Almanyası rejimi, bu Almanları “asosyaller” (“Asozialen”) ve “profesyonel suçlular” (“Berufsverbrecher”) gibi aşağılayıcı etiketlerle anıyordu. “Asosyal” olarak damgalanan kişilerin genellikle kalıcı adresleri ya da sabit işleri yoktu. Birçoğu dilencilik, serserilik ya da fuhuş suçlarından birçok kez tutuklanmıştı. Naziler, bu kişileri ırksal olarak aşağı ve sosyal açıdan suçlu olarak görüyordu. “Profesyonel suçlular” olarak damgalanan kişilerin genellikle mala karşı işlenen suçlardan sabıka kayıtları vardı ve birçoğu yeniden suç işliyordu. Ancak bazıları, hiçbir suçla itham edilmemişti.
Nazi Almanyası rejimi, toplumdan dışlanmış olarak gördüğü insanlara acımasızca kötü davranmıştır. Toplumdan dışlanmış olarak damgalanan kişiler, genellikle zorla kısırlaştırılmıştır. Ayrıca haksız yere ve süresiz olarak toplama kamplarında hapsedilmişlerdir. Kamplarda “asosyal” olarak hapsedilen insanlar, siyah rozet takmak zorundaydı. “Profesyonel suçlular” olarak hapsedilenler, yeşil rozet takmak zorundaydı. “Asosyal” ya da “profesyonel suçlu” olarak damgalanan on binlerce insan, Nazi politikalarının bir sonucu olarak hayatını kaybetmiştir.
Almanya’daki Afrika Kökenliler
Almanya’daki Afrika kökenliler, Naziler kendilerini ırksal olarak aşağı gördükleri için Nazi Almanyası rejiminin kurbanı olmuştur. Naziler, 1933’te iktidara geldiklerinde Almanya’da birkaç bin Afrika kökenli insan yaşıyordu. Naziler, Nürnberg Irk Yasaları’nı Afrika kökenlilere uygulamıştır. Afrika kökenlileri aşağılayıcı bir şekilde “Neger und ihre Bastarde” (“Zenciler ve onların piçleri”) olarak adlandırmışlardır. Bu grubun bir parçası olarak hedef alınan kişiler arasında Afrikalılar, Afrika kökenli Amerikalılar, çok ırklı kişiler ve Afrika kökenli olarak değerlendirilen ve Almanya’da yaşayan diğer kişiler vardı. Bu grupta iki savaş arasındaki dönemde Almanya’nın Rhineland bölgesinde doğan birkaç yüz çok ırklı çocuk da yer alıyordu. Bu çocuklar, (Arap ve Vietnam dâhil olmak üzere) farklı etnik kökenlere sahipti. Ancak hepsi Afrika kökenli olarak damgalanarak aşağılayıcı bir şekilde “Rhineland Piçleri” olarak anılmıştır. Almanya’daki Afrika kökenlilerin katledilmesi için merkezî, sistematik bir program olmasa da
Afrika kökenli kişilerin çoğu, Naziler tarafından hapse atılmış, zorla hadım edilmiş ya da katledilmiştir. Sayıları tam olarak bilinmese de bu şekilde yüzlerce kişi öldürülmüştür.
Almanya’daki Siyasi Muhalifler ve Karşıt Görüşlüler
Nazi Almanyası, Nazi Partisi’ne ya da Nazi rejimine muhalefet eden Alman siyasi muhaliflere ve karşıt görüşlülere zulmetmiştir. Naziler iktidara geldikten hemen sonra Alman demokrasisine karşı bir saldırı gerçekleştirmiştir. Muhalif siyasi partilerden on binlerce lideri hızla tutuklayıp zulmetmişlerdir. Özellikle komünistleri ve sosyal demokratları hedef almışlardır. Naziler, Almanya’yı ifade ve basın özgürlüğünün olduğu bir demokrasiden her türlü muhalefeti yasaklayan bir diktatörlüğe dönüştürmüştür. Birçok Alman, bu dönüşümü desteklemiş ve rejimi benimsemiştir. Ancak Almanların küçük bir azınlığı etik, dinî, siyasi ya da diğer nedenlerle muhalefet etmeyi tercih etmiştir.
Nazilere karşı açıkça konuşan Almanlar, cezalandırılmıştır. Birçoğu, toplama kamplarında siyasi mahkûm olarak hapsedilmiştir. Bu mahkûmlar, kamp üniformalarına kırmızı rozetler takmak zorunda kalmıştır. Rejim, neyin vatana ihanet ya da hıyanet teşkil ettiği konusunda çok geniş bir tanım yapmıştır. Örneğin Adolf Hitler hakkında bir şaka yapmak, tutuklanma ve hatta idam sebebi olabilirdi. II. Dünya Savaşı sırasında aktif direniş gösterirken yakalanan Almanlar, genellikle idam edilmiştir. On binlerce Alman siyasi muhalif, öldürülmüştür.
Almaya’daki Eşcinsel Erkekler, Biseksüel Erkekler ve Homoseksüellikle Suçlanan Diğer Erkekler
Nazi Almanyası rejimi, erkek eşcinselliğine karşı yürüttüğü kampanyanın bir parçası olarak eşcinsel erkeklere, biseksüel erkeklere ve diğer erkeklere zulmetmiştir. Naziler, eşcinsel erkekleri doğum oranına ve dolayısıyla Alman halkının geleceğine yönelik bir tehdit olarak görüyordu. 175. Madde uyarınca on binlerce kişiyi tutuklamışlardır. 175. Madde, Alman Ceza Kanunu’nun erkekler arasında cinsel ilişkiyi yasaklayan hükmüydü. Almanya’da kadınlar arasında cinsel ilişkiyi yasaklayan benzer bir yasa yoktu. Bununla birlikte Naziler, birçok lezbiyen için de bir kısıtlama ve korku ortamı yaratmıştır.
Toplama kamplarında 5.000 ila 15.000 erkek, “homoseksüel” (“homosexuell”) suçlular olarak hapsedilmiştir. Eşcinsellikle suçlanan bazı erkekler, zorla hadım edilmiştir. Bu gruptaki mahkûmların mahkûm sınıflandırma sisteminin bir parçası olarak kamp üniformalarına pembe bir üçgen takmaları gerekiyordu. Yüzlerce ve hatta binlercesi, hayatını kaybetmiştir.
Engelli Kişiler
Naziler engelli kişileri biyolojik olarak aşağı gördüğü için engelli kişiler, Nazi Almanyası tarafından zulme uğrayıp öldürülmüştür. Nazi Almanyası rejimi, bu sözde kalıtsal tehdidi ortadan kaldırmak için radikal bir öjenik yöntem uygulamıştır. 1933 yılında Nazi Almanyası, Kalıtsal Sağlık Yasası’nı yürürlüğe koymuştur. Bu yasa sonucunda kalıtsal olduğu varsayılan bazı engellerle teşhis edilen yaklaşık 400.000 kişi, zorla kısırlaştırılmıştır.
1939 yılında Nazi Almanyası rejimi, belirli engellerle doğan çocukları öldürmeye başlamıştır. Yetkililer, kısa bir süre sonra kurumlarda ve bakım tesislerinde yaşayan engelli yetişkinleri de öldürmeye başlamıştır. Alman doktor ve hemşireler, bu cinayetleri Ötanazi Programı (kod adı Aktion T-4) kapsamında gerçekleştirmiştir. Yetkililer, Ötanazi Programı kapsamındaki ölüm merkezlerindeki gaz odalarında on binlerce engelli kişiyi öldürmüştür. Bazen insanları ölümcül dozlarda ilaç vererek ya da aç bırakarak öldürüyorlardı. Alman birlikleri, işgal altındaki Doğu Avrupa’da da engelli insanları kurşuna dizmiştir. Toplamda yaklaşık 250.000–300.000 engelli insan öldürülmüştür.
İtaatsizlik, Direniş ya da Partizan Faaliyetlerle suçlanan (Yahudi olmayan) Siviller
II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası yetkilileri, Alman işgaline karşı direnişi ortadan kaldırmak adına masum sivilleri acımasızca katletmiştir. İşgal altındaki Avrupa’nın her yerinde Almanlar ile müttefik ve işbirlikçileri, direniş gruplarının üyelerini ve direniş gruplarının üyesi olduğundan şüphelenilen kişileri hedef almıştır. Bu kişileri tutuklamış, onlara işkence etmiş, hapsetmiş ve bazen de idam etmişlerdir. Almanlar, Almanlar tarafından çıkarılan kararnameleri, politikaları ya da diğer düzenlemeleri ihlal eden yabancı zorunlu işçiler de dâhil olmak üzere, Alman olmayan sivilleri de hedef almıştır.
Almanlar, ayrıca toplu cezalandırma da uygulamıştır. Müttefik ve işbirlikçileriyle birlikte masum sivilleri katliamlarda öldürmüşlerdir. Naziler, bu cinayetleri “misilleme eylemleri” ya da “partizanları kontrol altına alma önlemleri” olarak adlandırmıştır. Bu katliamlar sırasında failler, bazen tüm köyleri yerle bir etmiştir. Genellikle köyün tüm sakinlerini öldürmüşlerdir. Böylesi bir dehşet, işgal altındaki Doğu ve Güney Avrupa’da Batı ve Orta Avrupa’da olduğundan çok daha yaygındı. Naziler, işgal altındaki Polonya’da ve Sovyetler Birliği’nin işgal altındaki topraklarında özellikle ayrım gözetmeden ve acımasızca katliamlar gerçekleştirmiştir. Toplamda yüz binlerce insan, misilleme katliamlarının kurbanı olmuştur. Kurbanlar arasında Belaruslular, Yunanlar, İtalyanlar, Polonyalılar, Ruslar, Sırplar, Ukraynalılar ve diğerleri vardı.
Lehler
Nazi Almanyası, II. Dünya Savaşı sırasında Lehlere zulmetmiş ve onları katletmiştir. Polonya’yı ve bazı Lehleri yayılmacı hedeflerinin önünde engel olarak gördükleri için böyle davranmışlardır. Lehleri sadece Almanların kölesi olmaya uygun “alt insan” (Untermenschen) olarak görüyorlardı.
Naziler, 1939’dan itibaren Polonya topraklarını ele geçirmiştir. Buranın büyük bir kısmını Alman halkı için “yaşam alanı” (Lebensraum) hâline getirmeyi planlamışlardır. Alman yetkililer, işgal altındaki Polonya’da bir etnik temizlik gerçekleştirmiştir. Polonya halkını ve Polonya’daki yerleri ve toprakları Almanlaştırmaya çalışmışlardır. Alman yetkililer, Polonyalı eğitimli elitlere karşı özel cinayet operasyonları yürütmüştür. Bu operasyonlarda on binlerce insanı hapsetmiş ve kurşuna dizmişlerdir. Kurbanlar arasında Polonyalı öğretmenler, üniversite profesörleri, din adamları ve politikacılar gibi insanlar bulunuyordu.
Alman yetkililer, Polonyalıları da zorla evlerinden etmiştir. Polonyalıların topraklarını ve mülklerini çalmışlardır. On binlerce Polonyalı çocuğu Almanlaştırmak için kaçırmışlardır. Alman yetkililer, Polonyalıları zorla çalıştırarak sömürmüştür. Polonya’da muhalefet niteliğindeki her türlü harekete de sert bir şekilde karşılık vermişlerdir. Örneğin sözde partizan faaliyetlere misilleme olarak tüm Polonya köylerini yerle bir etmişlerdir. Ayrıca on binlerce Polonyalıyı tutuklayıp siyasi mahkûm olarak toplama kamplarına hapsetmişlerdir. II. Dünya Savaşı sırasında yaklaşık 1,8 milyon Polonyalı Almanlar tarafından öldürülmüştür.
Romanlar ve Aşağılayıcı Bir Şekilde “Çingene” Olarak Damgalanan Diğer Kişiler
Nazi Almanyası ile müttefik ve işbirlikçileri, Romanlara ve aşağılayıcı bir şekilde “Çingene” olarak damgalanan diğer kişilere zulmetmiş ve onları katletmiştir. Bunun nedeni, Nazilerin Roman karşıtlığını benimsemiş olmasıydı. Roman karşıtlığı olarak da adlandırılan “Çingene” karşıtlığı, Romanlara ve aşağılayıcı bir şekilde “Çingene” olarak damgalanan diğer kişilere karşı duyulan nefret ya da önyargıdır. Naziler, Romanları ırksal açıdan aşağı ve sosyal açıdan suçlu olarak görüyordu.
Nazi Almanyası, 1930’larda ırk yasaları ve diğer araçları kullanarak Romanlara zulmetmiştir. Alman yetkililer, 1935 yılında Roman aileleri hapsetmek üzere Zigeunerlager (“Çingene kampları”) kurmaya başlamıştır. Romanları yasal ve yasa dışı yollarla zorla kısırlaştırmışlardır.
II. Dünya Savaşı başladıktan sonra Romanlara yönelik Nazi politikası radikalleşmiştir. Savaş sırasında Naziler ile müttefik ve işbirlikçileri, Avrupalı Romanlara yönelik bir soykırım gerçekleştirmiştir. Romanları ölüm merkezlerinde toplu katliam operasyonlarında getto ve kamplarda acımasızca muamele ederek öldürmüşlerdir. Auschwitz’deki “Çingene Kampı” (Zigeunerlager) özellikle kötü bir şöhrete sahipti. Auschwitz ve diğer toplama kamplarında Nazi doktorları, Roman mahkûmları acımasız tıbbî deneylere tabi tutmuştur. En az 250.000—ama muhtemelen 500.000 kadar—Roman öldürülmüştür.
Sovyet Savaş Esirleri
Nazi Almanyası, II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet savaş esirlerine sistematik olarak kötü muamele etmiş ve toplu katliamlar gerçekleştirmiştir. Naziler Sovyet savaş esirlerine İngiliz, Fransız ya da Amerikan savaş esirlerine davrandıklarından farklı olarak son derece zalimce davranmışlardır. Bu şekilde davranmalarının altında Naziler tarafından Komünist Sovyetler Birliği’nin (SSCB) yok edilmesi gereken varoluşsal bir düşman olarak görülmesi yatıyordu. Sovyetler Birliği’nde yaşayan halkların çoğunu ırksal ve kültürel olarak düşük olarak görüyorlardı.
Nazi Almanyası, Haziran 1941’de Sovyetler Birliği’ni işgal etmiştir. Alman ordusu, kısa sürede milyonlarca Sovyet askerini esir almıştır. Ordu, savaş esirlerini bazen yargısız infaz etmiştir. SS ve polis on binlerce Sovyet savaş esirini sırf Yahudi, Komünist Parti komiseri ya da Komünist Parti üyesi oldukları için rutin olarak seçip öldürmüştür. Orta Asya’dan gelen çok sayıda Sovyet savaş esiri de ırkları nedeniyle ya da sünnetli oldukları ve Yahudi sanıldıkları için Naziler tarafından idam edilmiştir. Diğer Sovyet savaş esirleri, uzun yürüyüşlere ya da sistematik açlığa maruz bırakılmış, tıbbî bakımdan mahrum edilmiş, çok zor şartlarda barındırılmış ya da tamamen barınaksız bırakılmış ve zorla çalıştırılmıştır. Birçoğu, savaş esiri kamplarında ve toplama kamplarında son derece acımasız koşullar altında tutulmuştur. Almanların Sovyet savaş esirlerine yönelik muamelesi, özellikle 1941’de ve 1942’nin başlarında çok acımasız olmuştur. Savaşın sonunda yaklaşık 3,3 milyon Sovyet esiri (yaklaşık yüzde 58’i), Alman esaretinde ölmüştür. Çoğu, Alman-Sovyet savaşının ilk sekiz ayında öldürülmüştü.
Yehova Şahitleri
Nazi Almanyası, inançlarından vazgeçmeyi ve Nazi Almanyası rejimine hizmet etmeyi reddettikleri için Yehova Şahitlerine zulmetmiştir. Yehova Şahitleri Nazi selamı vermeyi, Nazi Partisi örgütlerine katılmayı, Adolf Hitler’e yemin etmeyi ya da çocuklarının Hitler Gençliği’ne katılmasına izin vermeyi reddetmişlerdir. Barış yanlısı kişiler olarak Alman ordusunda görev almayı da reddetmişlerdir.
Naziler, Yehova Şahitlerinin Almanya’da faaliyet ve yayınlarının çoğunu yasaklamıştır. Yetkililer, bazen Yehova Şahitlerinin çocuklarını ailelerinden ayırmış ve bu çocukları koruyucu ailelere vermiştir. Vicdanî retçi olarak askerlik hizmetini reddeden birçok erkek Yehova Şahidi, idam edilmiştir. Almanya ve işgal altındaki Avrupa’daki binlerce Yehova Şahidi, Nazilerin taleplerine uymayı reddettikleri için toplama kamplarına hapsedilmiştir. Kamplarda Yehova Şahitleri, mor rozetler takmak zorundaydı. Nazi döneminde yaklaşık 1.700 Yehova Şahidi öldürülmüştür.
Dipnotlar
-
Footnote reference1.
Bu bağlamda “müttefikler,” Nazi Almanyası’nın resmî olarak müttefiki olan Mihver devletlerini ifade eder. “İş birlikçiler” ise Alman mercilerle resmî ya da yarı resmî olarak işbirliği yapan rejimleri ve kuruluşları ifade eder. Almanlar tarafından desteklenen bu işbirlikçiler arasında bazı yerel polis kuvvetleri, bürokratlar ve paramiliter birlikler bulunur. “Müttefikler” ve “işbirlikçileri” sözcükleri, bu devlet ve kuruluşlarla ilişkili olan kişileri de ifade edebilir.