1942'de Almanya Avrupa'nın çoğuna hükmediyordu. Büyük Almanya, komşu ülkelerin topraklarını alarak genişledi. Avusturya ve Lüksemburg tamamen birleşti. Çekoslovakya, Polonya, Fransa, Belçika ve Baltık ülkelerinin toprakları Büyük Almanya tarafından ele geçirildi. Alman askerî kuvvetleri Norveç, Danimarka, Belçika, Kuzey Fransa, Sırbistan, Kuzey Yunanistan'daki bazı bölgeler ve Doğu Avrupa'daki geniş toprak parçalarını işgal etti. İtalya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Finlandiya, Hırvatistan ve Vichy Fransası ya Alman müttefikleriydi ya da güçlü bir Alman etkisi altındaydı. 1942–1944 arasında, Alman askerî kuvvetleri Güney Fransa, Orta ve Kuzey İtalya, Slovakya ve Macaristan'ı da işgal ederek hakimiyet bölgelerini genişletti.
1939 Eylül'ünde, Polonya'nın Almanya tarafından işgal edilmesinden kısa bir süre sonra, William'ın ailesi gettoda yaşamak zorunda kaldı ve kardeşi çalışma kampına gönderildi. William, yetkililere Auschwitz'ten kurtulmak üzere kardeşini hastaneden taburcu etmeleri için rüşvet verdi. Kardeşine bakmak için esir kampından kaçmasının ardından, William hapse atıldı. Blechhammer, Gleiwitz (eşiyle tanıştığı yer) ve diğer kamplara gönderildi. William, Avusturya sınırı yakınındaki ölüm yürüyüşü sırasında bayıldı. Ancak daha sonra serbest bırakıldı. Anne babası ve kardeşi öldürüldü.
Wallace ve ailesi Polonyalı Katoliklerdendi. Babası kimya mühendisi, annesi öğretmendi. Almanlar Kielce’yi 1939’da işgal etti. Wallace 1942’de Yahudilere karşı yapılan pogromlara tanık oldu. Nazi karşıtı direnişte etkin bir kişiydi ve partizan grupları arasında kuryelik yapıyordu. 1946’da özgürlüğe kavuşturulan Polonya’da Wallace, Kielce pogromuna tanık oldu. 1949’da Amerika Birleşik Devletleri’nde babasıyla tekrar buluştu. Diğer aile üyeleri de daha sonra geldiler. Ancak Polonya’daki Komünist rejim, on yıl kadar onun tek kız kardeşinin göç etmesine izin vermedi.
Flossenbürg toplama kampından mavi ve gri çizgili gömlek. Sol ön kısmında bulunan “P” harfi, gömleğin Yahudi olmayan esir bir Polonya vatandaşı tarafından giyildiğini gösteriyor. “P” Almancada “Leh” anlamına geliyor. Gömlek, Birleşik Devletler Holokost Anı Müzesi'ne sahibi Julian Noga tarafından bağışlandı.
Edward, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Lahey’de dünyaya geldi. Aile 1929’de Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti. Babası iş bulamadığı için Edward ve ailesi 1932’de Hollanda’ya döndü. Savaş çıktığında Delft kasabasında yaşıyorlar ve küçük bir giyim mağazası işletiyorlardı. Almanya Mayıs 1940’ta Hollanda’yı işgal etti. Yahudi karşıtı kararnameler çıkarıldı ve gitgide daha sertleşerek 3 Mayıs 1942’den itibaren Yahudilerin iş sahibi olamamalarına ve zorunlu olarak sarı renkli bir işaret takmalarına kadar vardı. Yahudilerin Hollanda’dan sürgünleri başladığında Edward ve ailesi saklandı. Edward savaşın sonuna kadar Yahudiliğini belli etmeden yaşadı.
Wladyslaw, Rusya tarafından işgal edilen Polonya’da yaşayan Katolik bir ailede doğdu. Varşova’nın kuzeyindeki kırsal bir bölgede bulunan Plock kasabasında büyüdü. Wladyslaw 1918’de evlendi ve karısı Marie ile dört çocuk büyüttü.
1933–39: Wladyslaw muhasebeci olarak çalışıyordu. Daha sonra yerel çiftçi kooperatifinin muhasebesini tutmaya başladı. 1931’de çiftçi kooperatifin iyi işlemeyen bir şubesini kapatmak üzere Wyszogrod kasabasına gönderildi. Bir yıl sonra Wyszogrod’da yerel çiftçiler ve toprak sahipleriyle yeni ve başarılı bir kooperatif oluşturmuştu. 1939’da Almanya Polonya’yı işgal ettikten sonra kooperatife Almanlar tarafından el konarak Wladyslaw’un ve çalışanların işlerine devam etmesi emredildi.
1940–42: 6 Nisan 1940’ta Wladyslaw ve en büyük oğlu Janusz Alman polisi tarafından Wyszogrod’daki evlerinde tutuklandı. Büyük, boş bir salona götürüldüler. Pek çok kişi yüzleri duvara dönük olarak dizilmişti. Daha birçok kişi birer birer getiriliyordu. Birkaç saat sonra Wladyslaw’a eve gitmesi emredildi. Oğlu, tutuklanan ve toplama kamplarına gönderilen 129 kişi arasındaydı. Bu olaydan sonra kooperatife dönen Wladyslaw, Polonya direnişine katıldı. Mayıs 1942’de tutuklandı ve dört ay işkence gördü.
18 Eylül 1942’de Wladyslaw ve başka 12 mahkûm, Plock’un eski Yahudi bölgesinde halkın önünde Almanlar tarafından asıldı.
Marian, Polonya'da Lomza yakınındaki Bialystok Vilayeti'ndeki Niewodowo'da Katolik inancına sahip ailesi tarafından büyütüldü. Ailesi Niewodo'da Polonya bağımsızlığını tekrar kazandığı 1918'e kadar Çarlık egemenliğinde yaşadı. Lisenin ardından Marian, Fransisken Tarikatı'na (Capuchin Franciscan Order of Friars) katıldı. Fransa ve İtalya'da sekiz yıl okuduktan sonra, Polonya'ya dönerek tarikattaki çocuklara felsefe dersleri vermeye başladı.
1933–1939: Almanya 1939'da Polonya'yı işgal ettiğinde, Grodno yakınındaki manastırdaydım. Doğudan gelen Sovyet birlikleri Grodno'ya girdikten üç hafta sonra manastırı tahliye ettik. Ben Lomza'ya döndüm. Başımızdaki yeni Sovyet yöneticiler, çalışan insanları sömürdüğünü ileri sürerek dini reddetti. Vaazlarımda bu görüşe karşı çıktım. Sovyet birliklerinin beni tutuklamak üzere olduğunu öğrenince, Alman işgali altındaki Polonya'ya kaçtım.
1940–1945: 1941'de Naziler Varşova'da tutukladı. Bana tutuklanmam için ortada gerçek bir sebebin bulunmadığı, ancak eğitimli bir Polonyalı olarak işbirliği konusunda güvenilmez olduğum söylendi. Pawiak Hapishanesi'nde tutuldum ve daha sonra Auschwitz'e sevk edildim. Auschwitz'de komutan çok çalışmamız konusunda bizi azarladı. Çevirmen komutanın abartılı söylemini Lehçeye tercüme ediyordu. Ama ben Almanca anlıyordum. Komutan ancak krematoryum bacasından çıkarak özgürlüğümüze kavuşacağımızı söyledi. Bu sözleri çevirmek yerine çevirmen “Her şeyin üstesinden geleceksiniz” dedi.
Papaz Dabrowski malarya deneylerine tabi tutulduğu Dachau kampında götürüldü. 29 Nisan 1945'te Amerikan birlikleri tarafından serbest bırakıldı ve 1949'da Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti.
Reidar, Norveç kıyılarında denizcilik ve balina avcılığı yapılan küçük bir kasabada dindar bir Lüteryen anne babanın dört erkek çocuğundan üçüncüsüydü. Reidar'ın babası devlet memuruydu. Reidar devlet okuluna gidiyor ve müzisyen olmayı hayal ediyordu.
1933–39: Siyasete ilgi duymuyordum. Ancak Almanya’dan mülteci olarak gelen Yahudi komşularımıza yakınlık duyuyordum. 1939 sonbaharında Almanya Polonya’ya, Sovyetler Birliği de Finlandiya’ya saldırdığında üzülmüştüm. Birkaç gün sonra en büyük ağabeyim vefat etti. Noel arifesinde teyzem ve kuzenlerim bizim eve geldiğinde amcamın da öldüğünü öğrendik. Ticarî gemisi bir Alman denizaltısı tarafından batırılmıştı.
1940–44: Almanlar Norveç’i işgal ettikten 6 ay sonra tutuklandım. Suçum, asayişi ihlal edici hareketlerde bulunmak ve gençlere Alman karşıtı şarkılar söyletmekti. 6 hafta hapis cezasına çarptırıldım. Serbest bırakıldıktan sonra direnişe katıldım ve bölgemizdeki tersanenin sabote edilmesine yardım ettim. Yeni yapılan bir gemi denize indirilir indirilmez batınca tekrar tutuklandım. Ömür boyu hapis cezası aldım. Ancak Norveç Nazi hükümeti, Şubat 1942’de 1.000 siyasi mahkûmu genel afla serbest bıraktı. Üçüncü suçumdan sonra Almanlar beni Buchenwald’a sürdü.
Reidar, Buchenwald’daki 30 aylık bir tutsaklıktan sonra kurtuldu. 18 Mart 1945’te İsveç Kızıl Haç’ına teslim edildi. Norveç’e döndü ve 1945’te Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti.
Müttefik güçlerin özgürlüğe kavuşturmasından kısa süre önce Fransız direniş savaşçıları, işgal altındaki Fransa’nın her yerinde ayaklanmalar tertiplemiştir. Burada savaşçılar, Marseille ayaklanması sırasında silah topluyor. Marseille, Fransa, Ağustos 1944.
Almanya ele geçirilen doğu bölgelerinin çoğunu Almanlaştırdıktan sonra ilhak etmeyi planlıyordu. Bazı bölgeler zorunlu işçilerin yaşayacağı yerler olacaktı, çoğuna ise Alman koloni nüfusu yerleşecekti. Yerleştirme konusundaki Alman planlarının çoğu savaşın sonuna kadar ertelendi. Bu arada, bölgeler Almanların savaş seferberliği için acımasızca sömürülüyordu. Yiyecek, hammadde ve savaş stoklarına el konuyordu. Yerel nüfus, savaş sanayileri veya askerî inşaat projeleri için zorunlu iş gücü olarak alınıyordu. Milyonlarca insan Alman savaş sanayisinde ya da tarımda zorunlu işçi olarak çalıştırılmak üzere Almanya’ya sürülüyordu.
Polonya’daki Alman yönetimi son derece katıydı. Alman yetkililer Polonyalıları zorunlu iş gücü kaynağı olarak görüyordu. Polonya aydınları aleyhine terör kampanyası yürütülüyordu. Bunların çoğu öldürüldü ya da kamplara gönderildi. Direniş hareketinin çekirdeğini oluşturabilecek Polonyalı öğretmenler, papazlar ve kültür dünyasında önde gelen kişiler, özellikle zulümlere hedef oluyordu. Almanlar Polonya’nın kültürel ve bilimsel kurumlarını yakıp yıkıyor, ulusal hazineleri yağmalıyordu. Ülkenin yiyecek stoğunun çoğuna Almanlar tarafından ana cephe için el konulduğundan, Polonyalılara yalnızca açlık sınırında yiyecek veriliyordu.
İşgal altındaki Batı Avrupa’da ise çok daha yumuşak bir siyaset izleniyordu. Hollanda gibi "Germen" ülkelerin, sonunda Almanya’ya dâhil edilmesi planlanıyordu. Diğer ülkeler, özellikle Fransa, Almanya’ya bağımlı kalacaktı.
Savaş dönemi Alman siyasetinin sonucu olarak, tüm Avrupa’da direniş hareketleri baş gösterdi. Avrupa’nın işgal edilen yerlerinde Almanlarla savaşan silahlı, düzensiz kuvvetlerin üyelerine partizan deniyordu. Bunlar, sabotaj, tahrip ve diğer şaşırtma saldırılarıyla tüm Avrupa’daki Alman sivil ve askerî yetkililerine rahat verdirmiyordu.
Önemli Tarihler
16 MAYIS 1940 NAZİLER POLONYALI LİDERLERİN ÖLDÜRÜLMESİNİ EMRETTİ İşgal altındaki Polonya’nın Nazi idarecisi olan Hans Frank, Polonyalı liderlerin (siyasetçilerin, devlet yetkililerinin, uzmanların, aydınların, hatta papazların) tutuklanarak idam edilmesini emretti. Naziler Polonya nüfusunu terörle sindirerek, Nazi siyasetine direnmelerini engellemeye çalışıyordu. Binlerce Polonyalı tutuklanarak katledildi. Polonya’daki direniş hareketi Teröre rağmen devam etti.
10 HAZİRAN 1942 ALMANLAR KÜÇÜK ÇEK KASABASINI TAHRİP ETTİ Bohemya ve Moravia valisi Reinhard Heydrich’in Çek partizanlarca düzenlenen suikastta öldürülmesine tepki olarak, Almanlar Prag dışında küçük bir köy olan Lidice’i tahrip etmeye karar verdi. Sakinlerin pek çoğu öldürüldü. 200’e yakın kadın Almanya’daki Ravensbrueck toplama kampına, 100’e yakın çocuk da diğer kurumlara sürüldü. Sonra kasaba da yerle bir edilerek, evler yakılıp yıkıldı.
24 MART 1944 SS ÜYELERİ ROMA YAKINLARINDA İTALYANLARI KATLETTİ SS birimleri (Nazi devletinin üst düzey muhafızları) Alman askerlerine karşı yapılan partizan saldırısına tepki olarak, Roma’nın güneyindeki Ardeatine Mağaraları’nda 300’den fazla İtalyan’ı vurdu. Öldürülen her Alman askerine karşılık on rehine öldürüldü. SS, katliamdan sonra mağaraları havaya uçurdu.
10 HAZİRAN 1944 SS BİRLİĞİ FRANSA’DA KÖYLÜLERİ KATLETTİ Fransa’nın güneyinde küçük bir Fransız köyü olan Oradour-sur-Glane’ın tüm nüfusu bir SS birliği tarafından katledildi. 600’den fazla erkek, kadın ve çocuk, köyün kilisesine sokularak ateşe verildi. Buradan kurtulan olmadı. Müttefiklerin Fransa’da Normandiya’ya karaya çıkışıyla, işgal altındaki Fransa’da Alman karşıtı partizan faaliyetlerde artış oldu. Oradour-sur-Glane’da kadın, erkek ve çocukların katli, görünüşte bu tür partizan etkinliklerine karşılık bir misilleme olarak yapılmıştı.
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia.
View the list of all donors.