Esther Lurie
Birçok ressam, Kovno gettosunda mahkûm olduğu dönemde portre ve manzara resimleri yaptı. Kovno’da görevli Alman yöneticiler ve diğer kişiler için sanat şaheserlerinin kopyalarını yapmaları dahi isteniyordu. Bunun yanında şiddet ve ölüm kamplarına gönderilme olaylarını resmetmek için de gizlice çalışıyorlardı. Bu sanatçılardan biri, Esther Lurie’ydi.
İlk Yıllar
Esther Lurie, 1913’te Letonya’nın Liepaja kentinde doğdu. Letonya’nın başkenti Riga’da genç bir öğrenci olarak çizim ve tasarımla ilgileniyordu. Yahudi lisesinden mezun olan Lurie, Brüksel’deki erkek kardeşinin yanına gitti. Tiyatro tasarım öğrenimi görmek için uygulamalı bir sanat okuluna kaydoldu. Daha resmî bir eğitim almak üzere Antwerp’teki Güzel Sanatlar Akademisi’ne (Academie Royale des Beaux Arts) geçti.
1934’te Lurie, Tel Aviv’de yaşayan aile fertlerinin yanına taşındı. Buraya birkaç yıl önce yerleşmişlerdi. Lurie, tiyatro şirketlerinde set tasarımcısı olarak çalıştı. 1938’e gelindiğinde Kudüs ve Hayfa’da tablolarını sergilemeye başlamıştı. Ayrıca Tel Aviv’in prestijli Dizengoff Ödülü’nü kazandı.
1938’in sonlarına doğru Lurie, öğrenim hayatını ilerletmek için Antwerp’e döndü. Savaş Batı Avrupa’yı tehdit ederken Lurie, 1939 sonbaharında doğuya gitti. Litvanya, Kovno’da kız kardeşinin yanına taşındı.
Gettoda
Sonunda Lurie, Alman kuvvetlerinin Litvanya’ya ilerlemesiyle Nazi terörünün genişleyen ağına takıldı. Varşova’daki tüm Yahudiler, bir gettoya hapsedildi.
Gettonun ilk günlerindeki karışıklığa Lurie’nin verdiği ilk sürekli tepki, çizim yapmak oldu. Çaresizce kendine yaşam alanları kurmaya çalışan yerinden edilmiş aileleri resmetti. Aileler, eski bir el sanatları okulunda ağır makine ve endüstriyel ekipmanlar arasında bile kendilerine yer arıyordu. Lurie’nin diğer çalışmaları da bu dönemin sefaletini ve çaresizliğini yansıtıyordu. Bu çalışmalar arasında sarı yıldız işareti takan bir kızın ve bir grubun resmi de vardı.
Lurie’nin açlıktan ölmek üzere olan getto sakinlerinin yiyecek bulma umuduyla patates tarlasını yağmalama resmi, Yahudi konseyinde Lurie’nin çalışmalarına yoğun bir ilgi uyandırdı. Yahudi konseyi başkanı Elkhanan Elkes, sonunda Lurie’ye geçici çalışma izni verdi. Lurie, ayrıca konseyin gizli arşivleri için gettodaki yaşamı belgelemekle görevlendirildi. 1942 sonbaharında gettodaki Boya ve Levha Atölyesi’ndekiler gibi çeşitli sanatçılarla düzenli olarak çalıştı.
Lurie, genellikle sıradan ve hatta sessiz ortamlardaki krizi ortaya çıkarıyordu. Demokratu Meydanı’nı boş bir durağanlıkla devasa ve canice bir “seçim” sürecinin sahnesi olarak resmetti. Bir dizi sulu boya ve kara kalem çiziminde bir cinayet mahali olan Dokuzuncu Kale yolundaki huzurlu banliyö evlerinden geçen silik figürler gösterdi.
Sanatçı Jacob Lifschitz, gizli arşivleme projesinde Lurie ile birlikte çalıştı. Sonunda Lurie’nin en çok birlikte çalıştığı kişi oldu. Sanatçı Josef Schlesinger de gettoda aktifti ve Lurie ile yakın arkadaştı. Hakkında çok az şey bilinen Ben Zion (Nolik) Schmidt de gettonun grafik atölyesinde çalışıyordu. Günümüze ulaşan tek çizimi, 1942’de Yahudilerin Demokratu Meydanı’ndan kovulmasına tasviri oldu.
Lurie, Temmuz 1944’te Stutthof toplama kampına sürüldü. Ocak 1945’te kurtulana kadar çeşitli zorunlu çalışma kamplarında yaşam mücadelesi verdi.
Savaşın Ardından
Kovno gettosu ressamlarının çoğu çalışması kayboldu. Lurie’nin 200’ü aşkın sulu boya çalışmaları ve çizimlerinin çoğunluğu, hiçbir zaman bulunamadı. Ekim 1943’te Estonya’daki çalışma kamplarına sürülmesi sırasında eserleri güvenli bir şekilde saklamak için seramik kavanozlarda gömmüş olsa da eserler muhtemelen yok oldu. Hayatta kalan az sayıda eser arasında Avraham Tory’nin gizli sandıklara gömülü çeşitli çizimler ve portreler yer alıyor. Boya ve Levha Atölyesi arşivinde saklı sekiz sulu boya çalışması ve başka portre çizimleri bulundu.
Lurie, kurtuluştan sonra kısa bir süre İtalya’da yaşadı. Zorunlu çalışma kampı çizimlerini orada sergiledikten sonra İsrail’e döndü. Savaştan sonra zamanının çoğunu gettoda yaptığı eserleri restore ederek geçirdi. Bunun için gizli bir sergide eserlerini çeken Tory’nin fotoğraflarından yararlandı. 1970’lerde Lurie’nin kara kalem sürgün anı çizimlerini bulan Litvanyalı bir aile, çizimleri Lurie’ye iade etti.
Daha sonra Tel Aviv’de yaşayan Lurie, 1998’de yaşamını yitirdi.