Hukuk tarihinde on yıl boyunca bütün bir kıtada onlarca milletin, çok sayıda insanın ve sayısız olayın yer almasıyla yaşanan gelişmelerin tek bir dava kapsamında bir araya getirilmesi, şimdiye kadar hiç söz konusu olmamıştır.
ABD Başsavcısı Robert H. Jackson
Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’ne hitaben yaptığı açılış konuşması

Alıntıyı dinleyin1

Uluslararası Adalet Divanı’nın İzniyle (Bkz. arşiv bilgileri) - Robert H. Jackson: “Hukuk tarihinde ilk kez”

Giriş

Bugün kitlesel mezalim faillerini yargılamada kullanılan oldukça kapsamlı uluslararası ceza hukuku kuralları bulunmaktadır. Çok sayıda ülkede yaşanan soykırımlar, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar, uluslararası ve ulusal mahkemelerde yargılanmıştır. Bu ülkeler arasında eski Yugoslavya, Ruanda, Sierra Leone ve Kamboçya sayılabilir. Bu uluslararası ceza hukuku kuralları, Nürnberg’deki Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’nin oluşturduğu emsale dayanmaktadır.

Nürnberg Sözleşmesi

ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, İngiltere Başbakanı Winston Churchill ve Sovyetler Lideri Joseph Stalin, II. Dünya Savaşı sona ermeden önce imzaladıkları Moskova Bildirisi’nde Yahudilerin toplu katliamı gibi kitlesel mezalim faaliyetlerinin faillerinin suçların işlendiği ülkeler tarafından yargılanacağını duyurmuştur. Üç lider, işledikleri suçlar belirli bir coğrafî konumla ilişkilendirilemeyen ciddi savaş suçlularının, Müttefik hükûmetler tarafından alınan ortak kararla cezalandırılacağını vadetmiştir. Ancak Müttefik hükûmetlerin ciddi savaş suçlularını nasıl cezalandırılacağı net bir şekilde ifade edilmemiştir. O sırada Churchill ve Stalin bu suçluların doğrudan idam edilmesini destekliyordu.

Savaşın Mayıs 1945’te bitmesinden sonra ABD hükûmeti, ciddi savaş suçlularının özel bir mahkemede yargılanmasını önermiştir. 8 Ağustos 1945 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, İngiltere ve Sovyetler Birliği’nden temsilciler, Nürnberg Sözleşmesi olarak da bilinen Londra Antlaşması ve Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Bu antlaşma sayesinde II. Dünya Savaşı’ndan ve işlenen toplu suçlardan sorumlu olan Alman yöneticilerin yargılanması için bir Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi kurulmuştur. Sözleşmede Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’nin kuralları ve işlevleri belirlenmiş ve mahkemede yargılanacak olan suçlar tanımlanmıştır.

Sözleşmenin Hükümleri

Uluslararası Askerî Mahkeme galip Müttefik hükümetler tarafından ortak bir şekilde oluşturuldu.

Nürnberg Sözleşmesi’nde Müttefik kuvvetlerin (Fransa, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri) her birinin Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi için bir hâkim ve bir yedek hâkim görevlendirmesi belirtilmiştir. Karar alınabilmesi için davayı gören dört hâkimin oy çokluğuyla karar alması gerekliydi.

Sözleşmede Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’nin adil bir yargılama yapması ve sanıklara yasal prosedürler uyarınca gereken hakları tanıması öngörülüyordu. Bu haklar arasında davalarda bir hukuk müşaviri tarafından temsil edilmek, tanıkların çapraz sorgulanması ve sanıkların kendilerini savunmak üzere kanıt ve tanıklar sunmaları yer alıyordu.

Buna karşılık Sözleşme’de sanıkların kendilerine verilen emirleri yerine getirdiklerini beyan ederek işledikleri suçların sorumluluğundan kaçamayacakları da belirtilmişti. Sanıkların bağımsız bir devletin yetkilileri olarak yaptıkları eylemler için uluslararası hukuk uyarınca yargılanmalarının mümkün olmadığını beyan etmelerine de izin verilmiyordu.

Suçların Tanımlanması

Nürnberg Sözleşmesi (Londra Antlaşması ve Sözleşmesi), Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’ne “Avrupa Mihver devletleri için bireysel olarak ya da bir kuruluşun üyesi olarak aşağıdaki suçlardan herhangi birini işleyen insanları yargılayıp cezalandırma” yetkisini vermişti:

Barışa karşı işlenen suçlar—saldırgan bir savaşı planlamak, hazırlamak, başlatmak ve gerçekleştirmek ve bu eylemlerden herhangi birini gerçekleştirmek için antlaşma yapmak;

Savaş suçları—sivillere karşı katliam, kötü muamele ve çalışma kamplarına sürgün, savaş esirlerine karşı katliam ve kötü muamele, tutsakların öldürülmesi, yağma ve acımasızca yakıp yıkma gibi eylemler de dâhil olmak üzere “yasalara ya da savaş teamüllerine karşı yapılan ihlaller”;

İnsanlığa karşı işlenen suçlar—sivillerin katledilmesi, yok edilmesi, köleleştirilmesi, sürgün edilmesi, kötü muamele görmesi ve siyasi, ırksal ya da dinî nedenlerle zulüm yapılması olarak tanımlanır.

Savaş suçları mevcut uluslararası teamül ve uygulamalara dayalı olarak tanımlansa da barışa karşı işlenen suçlar ve insanlığa karşı işlenen suçlar, bundan önce uluslararası hukukta cezalandırılabilir suçlar olarak tanımlanmamıştır. Sözleşmeyi yazan taraflar, bu iki yeni suç tanımının II. Dünya Savaşı’ndan önceki saldırgan savaşları ve insanlıkla ilgili yasa ihlallerini kınayan uluslararası teamüllere ve bildirilere dayandığını savunmuştur.

Sözleşme ile Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’ne suç işleyen sanıkların bir kuruluşun üyesi olarak hareket edip etmediğini belirleme yetkisi de verilmiştir. Böyle bir durumda Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi, bir kuruluşun bir suç örgütü olduğunu ilan da edebiliyordu.

Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’nin Verdiği Cezalar ve Hükümler

Nuremberg’deki Uluslararası Askerî Mahkemesi savaş suçluları davasında sanıklar sanık sandalyesinde görülüyor.

Nürnberg’deki Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’nde 22 Alman yöneticinin yargılanmasına 20 Kasım 1945 tarihinde başlanmıştır ve yargılama 1 Ekim 1946’da sona ermiştir. Sanıklar, Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi tarafından Nürnberg Sözleşmesi’nde tanımlanan üç tür suçun yanı sıra bu suçlardan herhangi birini işlemek üzere antlaşma yapmak suçundan da yargılanmıştır. Bunun yanı sıra Nazi Partisi, Alman hükûmeti ya da ordu bünyesindeki kuruluşların suç örgütü olup olmadığı da değerlendirilmiştir.

Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi, 3 sanığın beraat etmesine ve 19 sanığın mahkûm edilmesine karar vermiştir. Mahkûm edilmesine karar verilen 19 kişiden 12’si idam cezasına çarptırılmıştır. 

Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi, şu kuruluşların birer suç örgütü olduğuna da hüküm getirmiştir: Nazi Partisi Liderlik Kıtası, Gestapo (Geheime Staatspolizei ya da Gizli Devlet Polisi); SD (Sicherheitsdienst ya da Reichsfȕhrer SS Güvenlik Polisi) ve SS. 

Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi, insanlığa karşı işlenen suçlar tanımının sadece savaş sırasında işlenen suçlarla sınırlandırılmasına da karar vermiştir. Yani savaş öncesinde insanlığa karşı işlenen suçlar, mahkeme tarafından dikkate alınmamıştır.

Nürnberg İlkeleri

Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’nin karar vermesinden iki ay sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, verilen kararları ve Nürnberg Sözleşmesi’ni bağlayıcılığı olan uluslararası hukuk hükümleri olarak tanımaya oy birliğiyle karar vermiştir. Verilen kararlara ve Sözleşme’ye dayalı olarak BM Uluslararası Hukuk Komisyonu tarafından uluslararası ceza hukukunun gelişmesini yönlendirmek üzere bir dizi ilke belirlenmiştir.

En önemli “Nürnberg ilkeleri” arasında aşağıdakiler sayılabilir:

  • Barışa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar, uluslararası hukuka göre suçtur;
  • Uluslararası suç işleyen bir kişi ve hatta bir hükûmetin lideri, hukuken sorumlu sayılabilir;
  • Uluslararası suçlar için verilecek ceza, gerçeklere ve yasalara dayalı olarak yapılan adil bir yargılama sonucunda belirlenmelidir;
  • Üstlerinin emirlerine uygun davranarak uluslararası suç işleyen bir fail, söz konusu suç için yine de hukukî olarak sorumludur.

Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’nin karara varmasından bu yana uluslararası ceza hukuku da ciddi derecede gelişmiştir. Örneğin BM tarafından 1948 yılında Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme’nin imzalanmasıyla birlikte soykırım, uluslararası bir suç olarak kabul edilmiştir. İşkence ve cinsel şiddet gibi başka suçlar da savaş suçu ve insanlığa karşı suç olarak kabul edilen eylemler arasına eklenmiştir. Uluslararası ceza hukuku hükümleri gelişmeye devam ederken bu hükümler, Nürnberg Sözleşmesi ve Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi’nin oluşturduğu emsale ve belirlediği ilkelere dayalı olarak uygulanmaya devam edilmektedir.