Hitler’in Polonya ile Saldırmazlık Paktı

Almanya'nın savaş öncesi aldığı bölgeler

Adolf Hitler’in 1933 yılında iktidara geldikten sonra ilk büyük dış politika girişimlerinden biri, Ocak 1934’te Polonya ile bir saldırmazlık paktı imzalamaktı. Bu hamle, Hitler’i destekleyen ancak Polonya’nın I. Dünya Savaşı’ndan sonra Versay Antlaşması ile eski Alman vilayetleri olan Batı Prusya, Poznan (Poznań) ve Yukarı Silezya’yı almasına kızgınlık duyan birçok Alman tarafından hoş karşılanmıyordu. Ancak Hitler, Almanya’nın Büyük Savaş’ın ardından yeniden silahlanma şansı elde etmesinden önce Almanya’ya karşı oluşabilecek bir Fransız-Polonya askerî ittifakı olasılığını ortadan kaldırmak için saldırmazlık paktı istedi.

Avrupa’da Taviz Verme

1930’ların ortalarında ve sonlarında Fransa ve özellikle İngiltere, dış politikada bir taviz verme politikası izledi. Aslında taviz verme politikası, İngiltere başbakanı Neville Chamberlain ile yakından ilişkiliydi. Bu politikanın amacı, Alman talepleri için sınırlı tavizler vererek Avrupa’da barışı korumaktı. İngiltere’de kamuoyu, Versay Antlaşması’nın bölgesel ve askerî hükümlerinde bazı revizyonları destekleme eğilimindeydi. Dahası İngiltere ve Fransa, Nazi Almanyası’na karşı savaşmak için askerî olarak hazırlıklı hissetmiyordu.

İngiltere ve Fransa, Nazi Almanyası

  • Versay Antlaşması’yla ordusuna getirilen kısıtlamaları feshettiğinde (1935),
  • Rhineland bölgesine yeniden asker konuşlandırdığında (1936) ve  
  • Avusturya’yı ilhak ettiğinde (Mart 1938) herhangi bir tepki vermemiştir.

Hitler’in Çekoslovakya’ya karşı savaş açma tehdidine yanıt olarak İngiliz ve Fransız liderleri, Eylül 1938’de Münih Antlaşması’nı imzalamıştır. Bu antlaşma ile Hitler’in gelecekteki tüm ihtilafları barışçıl bir şekilde çözmeye söz vermesi karşılığında Sudetenland olarak bilinen Çek sınır bölgesi, Almanya’ya verilmiştir.

Hitler’in Münih’te söz vermesine, İngiliz ve Fransızların Çekoslovakya’yı koruma konusunda garanti vermesine karşın Almanlar, Mart 1939’da Çekoslovak devletini parçalamıştır. İngiltere ve Fransa, bu duruma Polonya devletinin toprak bütünlüğünü koruyacaklarını garanti ederek yanıt vermiştir. Ancak bu, tehditler ya da tavizler yoluyla savaştan vazgeçmeye ikna edilmemek konusunda kararlı olan Hitler’i caydırmaya yetmemiştir. Hitler, 28 Nisan 1939 tarihinde Almanya’nın Polonya’yla sadece beş yıl önce imzalanan saldırmazlık paktından çekildiğini duyurmuştur. Hitler, 1939 yılının Ağustos ayında Sovyetler Birliği ile bir saldırmazlık paktı için müzakereler yapmaya başlamıştır. Polonya’nın bu iki güç arasında gizlice paylaştırılmasını öngören Alman-Sovyet Paktı, Almanya’nın Sovyet müdahalesinden korkmadan Polonya’ya saldırmasına olanak sağlamıştır.

Polonya’nın İşgali ve Bölünmesi

1 Eylül 1939’da Almanya, Polonya’yı işgal etti. Nazi propagandacıları, bu eylemi haklı göstermek amacıyla Polonya’yı Polonya’da yaşayan Alman etnik kökenli kişilere zulüm yapmakla suçlamıştır. Ayrıca Polonya’nın—müttefikleri İngiltere ve Fransa’yla birlikte—Almanya’yı kuşatıp parçalamayı planladığı şeklinde asılsız iddialarda bulunmuşlardır. SS, Alman ordusuyla gizlice anlaşarak bir Alman radyo istasyonuna sahte bir saldırı düzenledi. Almanlar, bu saldırıyı Polonyalıların düzenlediği şeklinde asılsız iddialarda bulunmuşlardır. Hitler, daha sonra bu eylemi Polonya’ya karşı “misilleme” kampanyası başlatmak için kullandı.

Almanya, 1 Eylül 1939 tarihinde gün ağarırken yaklaşık 900 bombardıman uçağı ve 400’den fazla avcı uçağı tarafından desteklenen 2.000’den fazla tanktan oluşan bir öncü birlikle sürpriz bir saldırı düzenledi. Almanya, bu işgalde toplam 60 bölük ve yaklaşık 1,5 milyon asker konuşlandırmıştır. Alman birlikleri, kuzeyde Doğu Prusya ve Almanya’dan, güneyde Silezya ve Slovakya’dan sınır boyunca Polonya savunma hatlarını hızla kırdı ve devasa bir kuşatma saldırısıyla Varşova’ya ilerledi.

Polonya, geç harekete geçti ve siyasi gerekçeler nedeniyle ordu dezavantajlı bir konuşlandırmaya zorlandı. Bunun yanı sıra Polonya ordusu, modern silahlara ve ekipmanlara sahip değildi. Çok az sayıda zırhlı ve motorize birliğe sahipti. Sadece 300 kadar uçağı konuşlandırabiliyordu ve bu uçakların çoğu, Luftwaffe tarafından işgalin ilk birkaç gününde imha edildi. İnatla savaşmaya ve Almanlara ciddi kayıplar yaşatmalarına karşın Polonya ordusu, birkaç hafta içinde yenildi. Dünya genelinde Almanya’nın başarılı savaş taktiğini tanımlamak üzere yeni bir terim kullanılmaya başlandı: Blitzkrieg ya da “yıldırım harbi.” Bu taktik, muazzam bir hava kuvveti tarafından desteklenen büyük, güçlü zırhlı birlikler tarafından sürpriz bir saldırı düzenlenmesini içeriyordu.

Polonya sınırını korumak konusunda verdikleri garantiye sadık kalan İngiltere ve Fransa, 3 Eylül 1939’da Almanya’ya karşı savaş ilan etti. Ancak Sovyetler Birliği’nin 17 Eylül’de Polonya’yı doğudan işgal etmesiyle birlikte Polonya, kendini iki cepheli bir savaşın içinde buldu. Aynı gün Polonya hükûmeti, ülkeden kaçtı.

Ağır bombardıman ve ateşin ardından Varşova, 27 Eylül 1939’da Almanlara teslim oldu.

Almanya ve Sovyetler Birliği, imzaladıkları saldırmazlık paktındaki gizli protokol uyarınca 29 Eylül 1939’da Polonya’yı paylaştı. Polonya’yı bölen sınır, Bug Nehri boyunca uzanıyordu.

Polonya birliklerinin gösterdiği son direniş, 6 Ekim’de sona erdi.

Varşova'nın düşüşü

Almanya’nın Polonya İşgali

Ekim 1939’da Almanya, Almanya’nın doğu sınırı boyunca eski Polonya bölgeleri olan Batı Prusya, Poznan (Poznań), Yukarı Silezya ve eski Danzig Serbest Şehri’ni doğrudan ilhak etti. Alman işgali altındaki Polonya’nın geri kalanı (Varşova, Krakow, Radom ve Lublin şehirleri dâhil), sivil bir vali olan Nazi Partisi avukatı Hans Frank altında sözde Generalgouvernement (Genel Hükûmet) olarak düzenlendi.

Nazi Almanyası, Haziran 1941’de Sovyetler Birliği’ni istila ettiğinde Polonya’nın geri kalanını da işgal etti. Polonya, 1945 Ocak ayının sonuna kadar Alman işgali altında kaldı.