Your browser is out of date and may not support some of the features of this webpage. Please consider updating your browser or using another.
Nürnberg Irk Yasaları
View this term in the glossary
Nürnberg Irk Yasaları nedir?
Nazi rejimi, 15 Eylül 1935’te iki yeni yasayı yürürlüğe koyduğunu duyurmuştur:
Reich Vatandaşlık Yasası
Alman Kanını ve Alman Onurunu Koruma Yasası
Bu yasalar, Nürnberg Yasaları ya da Nürnberg Irk Yasaları olarak bilinir. Bunun nedeni, yasaların ilk kez Almanya’nın Nürnberg kentinde düzenlenen bir Nazi Partisi mitinginde duyurulmuş olmasıdır.
Naziler, Nürnberg Irk Yasaları’nı neden yürürlüğe koydu?
9 maddeden 1 ila 9 arasındaki maddeler
: Nazi Partisi'nin Nürnberg mitingindeki büyük kalabalıklar, Nuremberg Irkçı Yasaları'ndan örnekler (Reich Vatandaşlık Yasası ve Alman Kanının ve Onurunun Koruma Yasası)., Üzerinde “J” (Yahudi anlamına gelen Jude sözcüğünün baş harfi) olan Almanyalı Yahudi çifte verilen pasaport., Hotel Reichsof el ilanı, Ruth Gabriele Silten, Henny Schermann, Arthur Menke, Johanna Gerechter Neumann, Edward Adler
Almanya, Hamburg'daki Hotel Reichshof'un 1939 tarihli el ilanı. İlandaki kırmızı kısım, oteldeki Yahudi konukların restorana, bar ya da misafir kabul salonuna girmeye izinleri olmadığını gösteriyor. Otel yönetimi, Yahudi konukların yemeklerini odalarında yemelerini şart koymuştu. 1935 Nuremberg Yasaları’nı takiben, Yahudiler Almanya'daki kamuya açık yerlerden sistematik bir şekilde dışlandı.
Gabriele, Almanya’nın başkenti Berlin’de yaşayan bir Yahudi anne babanın tek çocuğuydu. Büyükbabasının bir eczanesi ve bir ilaç fabrikası vardı ve babası da orada çalışıyordu.
1933–39: Naziler 1938’de büyükbabamı ilaç fabrikasını ve eczanesini çok az bir para karşılığında bir "Ari" Almana satmaya zorladı. Bundan sonra babam, Yahudiler için daha güvenli olan Amsterdam’a taşınmamız gerektiğine karar verdi. Beş yaşındaydım ve Berlin’de kalmak istiyordum. Oyuncaklarımdan ve arkadaşlarımdan neden ayrılmam gerektiğini anlamıyordum. Amsterdam’da ilkokula başladığımda tamamen yeni bir dil öğrenmek zorundaydım. Ancak kısa sürede orada da yeni arkadaşlar edinmeye başladım.
1940–44: Mayıs 1940’ta Almanya Hollanda’yı işgal etti. Alman birliklerini şehrin içine yürürken gördüğümde korktuğumu hatırlıyorum. Okula gittiğimde sarı renkte bir Yahudi yıldızı takmak zorundaydım ve artık Hıristiyan arkadaşlarımla oynayamıyordum. Dokuz yaşımdayken ailem Doğu Hollanda’da Westerbork adında bir kampa sürüldü. Burada annem ve babam bütün gün çalışırken ben de yiyecek ile takas etmek için bir şeyler çalmayı öğreniyordum. Bir yıl sonra Theresienstadt gettosuna gönderildik. Gettodayken her zaman açtım.
On iki yaşındaki Gabriele, annesi ve babası, Theresienstadt’da Mayıs 1945’te özgürlüğe kavuşturuldu. O Haziran’da Silten ailesi tekrar Amsterdam’a dönerek oraya yerleşti.
Henny’nin annesi ve babası, babası Rus İmparatorluğu’ndan göç ettikten kısa bir süre sonra Almanya’da tanıştı. Henny, Yahudi çiftin üç çocuğundan ilkiydi. Aile, önemli bir ticaret, bankacılık, sanayi ve sanat merkezi olan Frankfurt am Main’de yaşıyordu.
1933–39: Naziler iktidara geldikten sonra Yahudilere, Romanlara (“Çingeneler”e), eşcinsellikle suçlanan erkeklere, engellilere ve siyasi muhaliflere zulmetmeye başladı. 1938’de Nazilerin Yahudileri belirleme yöntemlerinden biri olarak Naziler, resmî belgelerde tüm Yahudi kadınların ikinci adı olarak “Sara” eklenmesini hükme bağladı. 26 yaşındaki Henny bir mağazada tezgâhtar olarak çalışıyor ve ailesi ile birlikte Frankfurt’ta yaşıyordu.
1940–44: 1940 yılının başında Henny, Frankfurt’ta tutuklandı ve Ravensbrück kadınlar toplama kampına gönderildi. Mahkûm fotoğrafının arkasında şunlar yazıyordu: “Jenny (sic) Sara Schermann, doğum: 19 Şubat 1912, Frankfurt. Frankfurt’ta bekâr mağaza tezgâhtarı. Ahlaksız lezbiyen, sadece bu tür [lezbiyen] barlara gider. ‘Sara’ adını kullanmıyor. Devletsiz Yahudi.”
Henny, katledilmek üzere seçilen Ravensbrück mahkûmlarından bir tanesiydi. 1942’de Bernburg katliam tesisinde gaz verilerek öldürüldü.
Arthur, Almanya’nın en büyük liman şehri Hamburg’ta yaşayan bir Yahudi ailede doğdu. Babasının lastik mühür üreten küçük bir fabrikası vardı. 1930’ların başlarında, Almanya’nın en büyük dördüncü Yahudi topluluğu Hamburg’daydı ve çeşitli sosyal ve kültürel kurumlara sahipti.
1933-39: 1935’te Hamburg Yahudileri için şartlar kötüydü. Ailem şehrin başka bir bölgesine gönderildi ve 1938’de Naziler babamın işyerine el koydu. Ulusal bayramlarda birçok Alman vatandaşı vatanseverliklerini göstermek için kırmızı, beyaz, siyah renkli Nazi bayrakları açıyordu. Kız kardeşim ve ben de kendi "Nazi" bayrağımızı yaptık ve pencereden dışarı astık. Ancak annem ve babam bize kızarak bayrağı içeri çekti. Kendi ülkemizi neden destekleyemeyeceğimizi anlamamıştık.
1940–44: 1941’de 1300 km. doğuya, SSCB’deki Minsk gettosuna sürüldüm. Buradaki getto çok büyüktü. 85.000 kişi vardı. Alman ordusuna ait yakınlardaki bir üsse çalıştırılmak üzere gönderildim. Yakıt için turba kömürü çıkarıyordum. Askerler normal ordu askeriydi ve mahkûmlara SS kadar kötü davranmıyordu. Çalışma alanımıza gidip gelirken muhafızın bisikletini itiyordum. Yiyecek o kadar azdı ki bir gün beni kendisi için patates çalmam için patates kilerine kilitledi. Kendim için de birkaç tane almama izin verdi. Bisikletine koyarak gizlice kampa soktuk.
Minsk’te iki yıl geçirdikten sonra, Arthur Polonya’daki çeşitli kamplara gönderildi ve uçak kaynakçılığı yaptırıldı. 1945’te Dachau kampına zorunlu yürüyüş sırasında özgürlüğe kavuşturuldu.
Artan Yahudi karşıtı önlemler ve 1938'deki Kristal Gece (“Kırık Camlar Gecesi”) pogromu arasında, Johanna'nın ailesi Almanya'yı terk etme kararı aldı. Arnavutluk vizesi aldılar, İtalya'ya geçtiler ve 1939'da ülkeye geldiler. İtalyan işgali altında, İtalya'nın 1943'te teslim olmasının ardından Alman işgali altında Arnavutluk'ta yaşadılar. Aile Aralık 1944'te Almanlar ve Arnavutluk partizanları arasında çıkan bir savaştan sonra serbest bırakıldı.
Edward, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak Hamburg'da dünyaya geldi. 1935'te Nuremberg Yasaları Yahudi olan ve olmayan Almanlar arasında evlenmeyi ve cinsel ilişkiye girmeyi yasakladı. O zamanlar Edward yirmili yaşların ortalarındaydı. Yahudi olmayan bir kadınla arkadaşlık ettiği için tutuklandı. Suçu alışkanlık hâline getirdiği için, Berlin yakınlarındaki Sachsenhausen toplama kampına gönderildi. İnşaat projelerinde ağır işçi olarak çalıştırıldı. Tutuklanmasından kısa bir süre önce evlendi ve eşi Almanya'dan başka bir yere göç etmeleri için gerekli işlemleri yaptı. Eylül 1938'de gözaltından salıverilen Edward, Almanya'dan ayrıldı. Hollanda, Amsterdam'daki akrabalarıyla yaşadı. Ardından Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti.
Naziler, ırk konusundaki düşüncelerini yasallaştırmak istedikleri için Nürnberg Yasaları’nı yürürlüğe koymuştur. Naziler, dünyanın aynı güce ve değere sahip olmayan farklı ırklara bölündüğü şeklinde yanlış bir teoriye inanıyordu. Almanların üstün olduğu varsayılan “Aryan” ırkına mensup olduğunu düşünüyorlardı. Aryan Alman ırkı olarak adlandırılan ırkın en güçlü ve en değerli ırk olduğuna inanıyorlardı.
Nazilere göre Yahudiler, Aryan ırkına mensup değildi. Yahudilerin diğer tüm ırklardan daha aşağı olan ayrı bir ırka mensup olduklarını düşünüyorlardı. Naziler, Yahudilerin Almanya’daki varlığının Alman halkı için bir tehdit olduğuna inanıyorlardı. Almanya’yı koruyup güçlendirmek için Yahudilerin diğer Almanlardan ayrı tutulması gerektiğini düşünüyorlardı. Nürnberg Yasaları, bu hedefi gerçekleştirmeye yönelik önemli bir adımdı.
Reich Vatandaşlık Yasası nedir?
Nazi Partisi iktidara geldiğinde sadece ırksal olarak saf Almanlara Alman vatandaşlığı verileceği vaadinde bulunmuştur. Bu vaat, Reich Vatandaşlık Yasası ile gerçeğe dönüşmüştür. Bu yasada vatandaş, “Alman ya da Alman kanıyla ilişkili” bir kişi olarak tanımlanmıştır. Yani farklı bir ırka mensup olarak tanımlanan Yahudilerin tam bir Alman vatandaşı olması mümkün değildi. Yahudiler, hiçbir politik hakka sahip değildi.
Alman Kanını ve Alman Onurunu Koruma Yasası nedir?
Alman Kanını ve Alman Onurunu Koruma Yasası, Nazilerin ırkları birbirine karıştırma ya da “ırkı kirletme” (“Rassenschande”) olarak gördükleri duruma karşı çıkarılan bir yasaydı. Bu yasa uyarınca Yahudiler ve “Alman ya da Alman kanıyla ilişkili” kişiler arasında evlilik yapılması ve cinsel ilişki yaşanması yasaklanmıştır. Naziler, “karma ırk” mensubu çocukların doğmasına neden olduğu için bu ilişkilerin tehlikeli olduğunu düşünüyordu. Nazilere göre bu çocuklar ve onların soyundan gelenler, Alman ırkının saflığına zarar veriyordu.
Nürnberg Yasaları’na göre kim Yahudi olarak kabul ediliyordu?
Nürnberg Yasaları’na göre, büyük ebeveynlerinden üçü ya da dördü Yahudi olan kişiler, Yahudi olarak kabul edilmiştir. Büyük ebeveynler, Yahudi dinî cemaatine ait olmaları durumunda Yahudi olarak kabul ediliyordu. Ancak Naziler, Yahudileri Nazizmin Yahudilere atfettiği ırksal özelliklere göre değil, dinlerine (Yahudilik) göre tanımlamıştır.
Yasalara göre Almanya’daki bazı kişiler de “Mischlinge” (“karma ırk mensubu kişiler”) olarak gruplandırılmıştır. Yasa uyarınca Mischlinge kişiler, ne Alman ne de Yahudiydi. Bunlar, büyük ebeveynlerinden biri ya da ikisi Yahudi olan kişilerdi.
Nazi rejimi, insanların büyük ebeveynlerinin ırksal kimliğini kanıtlamalarını zorunlu kılmıştır. Bunun için de dinî kayıtlar kullanılmıştır. Bu belgeler arasında vaftiz belgeleri, Yahudi topluluğu kayıtları ve mezar taşları bulunuyordu.
Nürnberg Yasaları, diğer gruplar için de geçerli miydi?
Evet. Nürnberg Yasaları, ilk başta sadece Yahudilere yönelik olsa da Nazi hükümeti, yasanın Romanlar (Çingeneler olarak da bilinen grup), siyahîler ve onların soyundan gelenler için de geçerli olduğunu açıklamıştır. Bu gruplara mensup olanların da tam birer Alman vatandaşı olması mümkün değildi. Ayrıca “Alman ya da Alman kanıyla ilişkili kişilerle” evlenmeleri ya da cinsel ilişki yaşamaları da yasaktı.
Nürnberg Yasaları, ne gibi sonuçlara yol açtı?
Nürnberg Yasaları, Yahudileri Yahudi olmayan komşularından yasal olarak ayrı kılarak Almanya’daki Yahudilerin günlük yaşamlarını değiştirmiştir. Takip eden yıllarda Nazi rejimi, giderek artan sayıda Yahudi karşıtı yasa ve kararnameyi yürürlüğe sokmuştur. Daha sonra yürürlüğe giren bu yasalarda Nürnberg Yasaları’nda yer alan “Yahudi” tanımı esas alınmıştır. Diğer yasalara ve kararnamelere örnek olarak aşağıdakiler sayılabilir:
Yahudilerin İşaretlenmesine İlişkin Polis Yönetmeliği (Eylül 1941)
Nürnberg Yasaları, Nazi rejiminin Yahudileri Alman toplumunun geri kalanından izole edip dışlama sürecinin önemli bir adımıdır.
Önemli Tarihler
17 Ağustos 1938 Ad ve Soyadı Değişikliği Kanunu
17 Ağustos 1938 tarihinde Ad ve Soyadı Değişikliği Kanunu ile Almanya’daki Yahudiler için yeni ad şartları getirilmiştir. Bu yasaya göre, Yahudilere yalnızca belirli Yahudi adları verilebilirdi. Yeni anne-baba olan Yahudiler, hükümet tarafından onaylanan listeden bir isim seçmek zorundaydı. Ayrıca bu listedekilerden farklı bir ada sahip olan Yahudiler de bir ad daha almak zorundaydı: “Israel” (erkekler için) ve “Sara” (kadınlar için). Herkesin adlarını devlet dairelerine bildirmesi gerekliydi. Ayrıca ticari işlemlerde hem doğumda verilen adlarını hem de sonradan eklenen adlarını kullanmak zorundaydılar.
5 Ekim 1938 Yahudilerin Pasaportlarına İlişkin Kararname
Nazi rejimi tarafından Alman Yahudilerinin sahip olduğu Alman pasaportları iptal edilmiştir. Pasaportlarının yeniden geçerli hâle gelmesini isteyen Alman Yahudilerinin pasaportlarını bir pasaport bürosuna teslim ederek pasaportlarına “Y” harfiyle damgalatmaları gerekiyordu. Kararnamede bu kuralın Nürnberg Yasaları’nda tanımlanan Alman Yahudileri için geçerli olduğu belirtilmiştir.
1 Eylül 1941 Yahudilerin İşaretlenmesine İlişkin Polis Yönetmeliği
1941’in Eylül ayından itibaren Nazi Almanyasındaki tüm Yahudiler için halka açık yerlerde sarı renkli özel bir rozet takma zorunluluğu getirilmiştir. Rozet avuç içi büyüklüğünde, siyah çizgilerle çevrelenmiş sarı renkli, altı noktalı Davud Yıldızı şeklinde olmak zorundaydı. Yıldızın tam ortasında “Jude” (Almancada “Yahudi” anlamına gelir) sözcüğü yazması zorunluydu. Bir Yahudi, halka açık yerlere gittiğinde bu rozeti mutlaka görünecek bir şekilde takmak zorundaydı. Yahudiler, bu sarı yıldızı giysilerinin sol göğüs kısmının üzerine dikmek zorundaydı. Bu talimat, altı yaş ve üzeri tüm Alman Yahudileri (Nürnberg Yasaları’nda tanımlandığı şekilde) için geçerliydi. Mischlinge grubuna dâhil edilen Almanlar, yıldızı takmak zorunda değildi.
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia.
View the list of all donors.