Odesa’da Yapılan Holokost
Ukrayna’nın Odesa şehri, Ekim 1941’den 1944 baharına kadar Nazi Almanyası’nın müttefiki olan Romanya tarafından işgal edilmiştir. Odesa’daki Yahudi karşıtı politikalar hızla toplu katliama dönüşmüştür. İşgalin ilk haftalarında Rumenler, Odesa ve banliyölerinde on binlerce Yahudiyi öldürmüştür. Kalan Yahudiler, daha sonra şehirden sürülmüştür. Yahudilerin çoğu, 1941’in sonlarında ve 1942’nin ilk yarısında Romanya işgali altındaki topraklarda bulunan başka yerlerde öldürülmüştür.
Önemli gerçekler
-
1
II. Dünya Savaşı’nın arifesinde Yahudiler, Odesa’nın farklı etnik gruplardan oluşan yaklaşık 600.000 kişilik nüfusunun üçte birini oluşturuyordu.
-
2
Rumen yetkililer, 16 Ekim 1941’de Odesa’yı işgal etmiştir. İşgalden hemen sonra oradaki Yahudileri hedef almaya başlamışlardır. Yahudiler istismar, şiddet, gözaltı, zorla çalıştırma, sürgün ve toplu katliamlara maruz kalmışlardır.
-
3
Odesa’nın işgalinden sonraki bir yıl içinde savaştan önceki Yahudi cemaati, yok edilmiştir.
Odesa’daki Holokost, Alman ve Rumen askerlerinin 16 Ekim 1941’de şehri işgal etmesiyle başlamıştır. Odesa’da ve Ukrayna’nın Romanya işgali altındaki diğer bölgelerinde Romanya’nın Yahudi karşıtı politikaları, hızlı ve karmaşık bir şekilde gelişmiştir. Odesa’da Yahudilerin toplu olarak katledilmesinde pek çok grup, rol oynamıştır. Rumenler, Almanlar ve yerli işbirlikçiler (Ruslar, Ukraynalılar ve özellikle de önemli yerel etnik Alman nüfusu olmak üzere) bu süreçte yer almıştır.
İşgalin başlamasının üzerinden bir hafta geçmeden Rumen yetkililer, Odesa ve banliyölerinde en az 25.000 ila 30.000 Yahudiyi acımasızca öldürerek bir katliam başlatmıştır. Katliam, birkaç gün sürmüştür. Kısa bir süre sonra Rumenler, yaklaşık 25.000 ila 30.000 Yahudiyi Odesa’dan Bohdanivka köyündeki (Rumence Bogdanovca olarak bilinir) bir kampa doğru ölüm yürüyüşüne göndermiştir. Bu Yahudilerin neredeyse tamamı, kampa vardıktan sonraki altı ila sekiz hafta içinde katledilmiştir.
Aralık 1941’de Rumen makamlar, Odesa’yı Yahudilerden arındırmaya karar vermiştir. Odesa’da kalan Yahudiler, 1942’nin ilk yarısında kırsal bölgelerdeki hapishanelere sürülmüştür. Çoğunluğu, oradaki toplu katliam operasyonlarında öldürülmüştür. Bir yıldan kısa bir süre içinde Odesa’nın bir zamanlar cıvıl cıvıl olan Yahudi cemaati, neredeyse yok olmuştur.
Odesa’da çok az sayıda Yahudi, ya zorunlu işçi olarak ya da saklanarak Holokost’tan kurtulmuştur.
II. Dünya Savaşı Öncesinde Odesa Yahudi Cemaati
Odesa Yahudi cemaati, Holokost’tan önceki on yıllarda büyük bir değişim yaşamıştır.
20. yüzyılın başlarında bu liman kentindeki Yahudi cemaati, Doğu Avrupa’daki en büyük ve en canlı cemaatlerden biriydi. Odesa, Yahudi kültürünün ve öğretisinin ünlü bir merkeziydi.
Yahudiler, 18. yüzyılın sonlarında kurulduğundan bu yana Odesa’nın çeşitlilik barındıran nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturuyordu. Odesa, Rus İmparatorluğu’nda Yahudilerin yaşamasına izin verilen birkaç büyük şehirden biriydi. Ancak Rus İmparatorluğu’ndaki tüm Yahudiler gibi Odesa’daki Yahudiler de kısıtlamalara maruz kalmıştır. İmparatorluk yetkilileri, Yahudilerin okula ve üniversiteye gitmesini engellemiştir. Bu kısıtlamaların, Yahudilerin hangi işlerde çalışabileceği üzerinde etkisi olmuştur. Yahudiler, ayrıca pogromlar gibi Yahudi karşıtı şiddete maruz kalmıştır.
Odesa’daki Yahudilerin hayatı, 1917’de Rus İmparatorluğu’nun çöküşü ve 1922’de Sovyetler Birliği’nin kurulmasının ardından dramatik bir şekilde değişmiştir. Bir diktatörlük olan Sovyet rejimi, vatandaşları üzerinde sıkı bir kontrol uygulamıştır. Bu kontrol, Yahudilere yönelik pogromlar gibi etnik şiddet olaylarının daha seyrek yaşanmasını sağlamıştır. Komünist bir devlet olarak Sovyet rejimi, insanları sosyal ve ekonomik statülerine göre hedef alan politikalar uygulamıştır. Bu politikalar—Yahudiler de dâhil olmak üzere—tüm Sovyet vatandaşlarına uygulanmıştır. Varlıklı insanlar Sovyet rejimi tarafından sınıf düşmanı oldukları bahanesiyle hedef alınmış, o insanların evlerine ve işyerlerine el konulmuştur. Aynı politikalar, daha yoksul insanlar için yeni fırsatlar yaratmıştır. Bu sayede özellikle Yahudiler, daha önce erişmeleri yasaklanan eğitim ve kariyer yollarına erişebilmiştir. Sosyal ve ekonomik geçmişleri ne olursa olsun—Yahudiler de dâhil olmak üzere—tüm Sovyet vatandaşları, gerçek ya da sözde düşmanlar olarak rejim tarafından zulme ve hatta öldürülmeye karşı savunmasızdı.
Sovyet politikaları—Odesa’nın Yahudi cemaati de dâhil olmak üzere—tüm etnik, ulusal ve dinî topluluklar üzerinde baskı kurmuştur. Komünist ilkeleri benimseyen Sovyet yetkililer, çok sayıda dinî tesisi kapatmıştır. Yahudiler için bu, çoğu sinagog ve dinî okulun kapatıldığı ve hahamların rejim tarafından hedef alındığı anlamına geliyordu. Sovyetler, ayrıca bağımsız kültürel ve sosyal kuruluşları da hedef almıştır. Bunun sonucunda Yidiş dilindeki kütüphaneler, tiyatrolar ve yayınevleri de dâhil olmak üzere birçok Yahudi kurumu kapatılmıştır. 1930’lara gelindiğinde Odesa’daki Yahudi cemaatinin yaşamı, şehirdeki büyük Yahudi varlığına karşın neredeyse sona ermiştir. Aynı politikalar, diğer etnik ve ulusal gruplar üzerinde de benzer bir etki yaratmıştır.
1939 Sovyet nüfus sayımına göre Odesalıların yaklaşık üçte biri (kabaca 200.000 kişi) Yahudiydi.
II. Dünya Savaşı, Odesa’ya Geliyor
II. Dünya Savaşı, Avrupa’da Eylül 1939’da başlamış olmasına karşın yaklaşık iki yıl boyunca Odesa’ya sıçramamıştır. 22 Haziran 1941’de Nazi Almanyası ve Mihver kuvvetleri (Romanya dahil), Sovyetler Birliği’ne saldırmıştır. Bu askerî harekat, Barbarossa Harekâtı olarak bilinmektedir.
Odesa’da savaşın ilk işaretlerinden biri, Besarabya’dan aralarında Yahudilerin de bulunduğu mültecilerin gelişiydi. Rumen ve Alman birlikleri, Barbarossa Harekâtı’nın bir parçası olarak hızla Besarabya ve Kuzey Bukovina bölgelerine ilerlemiştir. İki savaş arasındaki süreçte Romanya’nın bu bölgeleri, Haziran 1940’ta zorla Sovyetler Birliği’ne bırakılmıştı. Barbarossa Harekâtı’nın başlamasının ardından Romanya, hızla yeni topraklar ele geçirmiştir. Rumen yetkililer hiç vakit kaybetmeden Besarabya’daki Yahudileri ayrımcı önlemler, gettolaştırma, sürgün ve toplu katliamlarla hedef almıştır. Bu durum, Besarabya’daki birçok Yahudinin doğuya kaçmasına yol açmıştır. Yahudilerin bir bölümü, Alman ve Rumenlerin dikkati henüz Odesa’yı ele geçirmeye yönelmeden Odesa’ya gitmiştir.
Ağustos 1941’in başlarından itibaren Mihver kuvvetleri, Odesa’yı tamamen çevirmiştir. Rumen birlikleri, şehri kuşatmıştır. Kızıl Ordu (Sovyet ordusu) şehri iki aydan fazla bir süre boyunca savunmaya devam etmiştir.
Rumenler, 16 Ekim 1941’de Odesa’yı işgal etmiştir. Odesa, Transdinyester Valiliği’nin başkenti olarak belirlenmiştir. Transdinyester Valiliği, işgal altındaki Sovyet Ukraynasının Dinyester ve Güney Bug nehirleri arasında kalan kısmını yöneten bir Romanya idarî birimiydi. Valilik 1941 ile 1944 yılları arasında varlığını sürdürmüştür. Rumen makamlar bölgeyi kontrol ederken Nazi Alman birlikleri de Odesa ve çevresindeki bölgelerde bulunuyordu.
Odesalılar Kuşatma Altında
Cephe hatları Odesa’nın dış mahallelerine ulaşmadan önce bazı siviller, fırsattan istifade ederek şehirden kaçmıştır. Diğerleri ise Sovyetlerin kontrolü elinde tutacağına inandıkları için Odesa’da kalmaya karar vermiştir. Bazıları da kişisel nedenlerle ya da Sovyet makamlarından resmî izin alamadıkları için ayrılamamıştır.
Mihver kuvvetleri Odesa’yı kuşattıktan sonra siviller, kapana kısılmıştır. Kaçarak Sovyet kontrolündeki anakaraya ulaşmalarının tek yolu, deniz yoluydu. Ancak Alman hava saldırıları, tahliye gemilerini imha ederek insanların kaçma imkânını daha da kısıtlamıştır.
Rumenler Ekim ortasında Odesa’yı işgal ettiğinde şehirde 70.000 ila 120.000 arasında Yahudi sıkışıp kalmıştı. Bunlardan bazıları yerel Yahudilerdi. Diğerleri ise Romanya’nın vahşetinden kaçarak Odesa’ya sığınan Besarabyalı Yahudi mültecilerdi.
Odesa’da Holokost’un Başlangıcı
Rumen yetkililer, 16 Ekim 1941’de Odesa’nın kontrolünü ele geçirmiştir. Ertesi gün tüm Yahudilere kayıt yaptırmaları emredilmiştir. Rumenler derhal şehirdeki ve civar bölgelerdeki Yahudileri aşağılamaya, keyfi şiddet uygulamaya ve katletmeye başlamıştır. Buna ek olarak Yahudi karşıtı Nazi propagandası, tüm şehre yayılmıştır.
18 Ekim’de Rumen yetkililer, Fontans’ka Caddesi ve çevresindeki bir hapishaneyi Yahudiler için bir hapishaneye dönüştürmüştür. Bu hapishaneyi getto ya da kamp olarak adlandırıyorlardı. Buraya hapsedilen erkek, kadın ve çocukların sadece birkaç ihtiyaç maddesi getirmelerine izin verilmiştir. Rumenler, ayrıca Yahudi erkekleri şehirde zorla çalıştırmıştır.
Rumen makamlarının Yahudilere yönelik zulmü, hızla tırmanmıştır. Bazı anı yazılarına ve Sovyet yetkililerince yapılan soruşturmalara göre Odesa bölgesinde kitlesel şiddet ve ölümler, 19 Ekim gibi erken bir tarihte başlamıştır. Bununla birlikte şiddetin 22 Ekim’den itibaren önemli ölçüde tırmandığı açıktır.
Katliamın Başlangıcı: 22 Ekim 1941’deki Patlama
Odesa’daki Romanya askerî karargâhı, 22 Ekim 1941 akşamı bir patlamayla sarsılmıştır. Patlamada 60’tan fazla kişi, hayatını kaybetmiştir. Kayıplar arasında şehrin komutanı Rumen general, Rumen ordusu mensupları, dört Alman deniz subayı ve siviller vardı. Patlamadan kimin sorumlu olduğu, netlik kazanmamıştır. Ancak Rumen yetkililer, Yahudileri ve Komünistleri suçlamıştır. Yahudi karşıtı ve komünizm karşıtı propaganda tarafından sık sık yanlış bir şekilde bu iki grubun birbiriyle ilişkili olduğu iddia edilmiştir.
Patlamaya tepki olarak Romanya diktatörü Ion Antonescu, Odesa’daki Yahudilere ve Komünistlere karşı acımasız bir misilleme emri vermiştir. Ortaya çıkan katliamları büyük ölçüde Rumen yetkililer gerçekleştirmiştir. Az sayıda Alman SS birliği, onlara yardımcı olmuş olabilir.
Odesa’daki Yahudi Katliamı: 22–26 Ekim 1941
Yahudi karşıtı şiddetin dramatik ve ani bir ivme kazanmasında 22 Ekim 1941’deki patlama, katalizör olmuştur. Rumenler, aynı akşam Yahudileri ve Komünistleri asarak öldürmeye başlamıştır. Bu halka açık infazlar, ertesi gün de devam etmiştir. 23 Ekim günü sona erdiğinde çoğu Yahudi olmak üzere tahminen 5.000 kişi Romanya makamları tarafından asılarak öldürülmüştür. Ertesi gün Rumen yetkililer, gözaltındaki binlerce Yahudiyi yakındaki Dalnyk köyüne taşımıştır. Rumenler, yol boyunca Yahudilerin bir bölümünü idam etmiştir. Dalnyk’te Rumen askerleri, ilk önce tanksavar hendeklerinde onlarca Yahudiyi kurşuna dizmiştir. Daha sonra kalan Yahudileri ahır, baraka ya da depo olarak adlandırılan büyük binalara hapsetmişlerdir. Rumen askerleri, bu binaları makineli tüfek ateşiyle delik deşik etmiştir. Bu toplu katliamlar, ertesi gün de devam etmiştir. Bir noktada Rumenler, birkaç binayı ateşe vermiştir. Romanya askerleri, yangından kaçmaya çalışan herkesi vurarak öldürmüştür.
25 Ekim’de Rumen yetkililer, Dalnyk’teki patlayıcı kullanarak binalardan en az birini yıkıp içindeki insanları öldürmüştür. Antonescu, 22 Ekim patlamasına sembolik bir tepki olarak bu şekilde bir misilleme yapılmasını emretmiştir. Dalnyk’te öldürülen kurbanların sayısı, tam olarak bilinmemektedir. Araştırmacılar, bu sayının 20.000 civarında olduğunu tahmin etmektedir.
Tanıklar, Ekim ayında Dalnyk’te gerçekleştirilen katliam öncesinde ve sırasında Rumen yetkililerin başka yerlerde de katliamlar gerçekleştirdiğini belirtmektedir. Lustdorf Yolu üzerindeki bir mühimmat deposunda çok sayıda kurban, toplu silahlı saldırılarda öldürülmüştür. Diğer kurbanlar ise topçu depolarında diri diri yakılmıştır.
Dalnyk’teki katliamda öldürülmeyen Yahudiler, Odesa’nın Slobidka mahallesinde yeni oluşturulan bir gettoya götürülmüştür. Bu Yahudiler, 25 Ekim’de orada hapsedilen tahminî 25.000 Yahudi arasındaydı. Slobidka’daki koşullar çok ağırdı. Yahudiler aşırı kalabalık, açlık ve şiddetli soğuğa maruz kalmışlardır.
Odesa’da Alman Güçleri Tarafından Gerçekleştirilen Vahşet (Ekim–Kasım 1941)
Odesa’da konuşlanmış Rumen birliklerine ek olarak Alman Einsatzgruppe D’nin Sonderkommando 11b’si de sınırlı bir süre için burada faaliyet göstermiştir. Sonderkommando 11b, 17 Ekim’den Kasım 1941 ortalarına kadar Odesa’da kalmıştır. 23 Ekim’de Fontans’ka Caddesi hapishanesinden bilinmeyen sayıda Yahudi, bu Alman birliği tarafından kurşuna dizilmiştir. Yine ekim ayı sonlarında daha çok sayıda kişiyi kurşuna dizmiş olmaları muhtemeldir. Kasım ortasına kadar bu birim, rutin olarak şehirdeki Yahudileri arayıp katletmiştir.
Sonderkommando 11b tarafından Odesa’da 1.000 ila 5.000 Yahudinin öldürüldüğü tahmin edilmektedir.
Bogdanovca Kampına Ölüm Yürüyüşü
Rumen yetkililer, ekim katliamından sonra Odesa’daki Yahudilere yönelik şiddetli saldırılarını sürdürmüştür. Romanya jandarmaları, 27 Ekim’den itibaren binlerce Yahudiden oluşan grupları Odesa’dan Romanya’da kurulan Bogdanovca kampına götürmüştür. Bu kamp, Ukrayna’nın yaklaşık 160 kilometre (100 mil) uzaklıktaki Bohdanivka köyünde bulunuyordu. Araştırmacılar, Rumenlerin sonraki birkaç hafta içinde toplam 25.000 ila 30.000 Yahudiyi yaya olarak yolculuk yapmaya zorladığını tahmin etmektedir.
Yol boyunca Yahudiler, yiyecek ve su eksikliğinin yanı sıra soğuk havaya da maruz kalmışlardır. Ayrıca konvoylara eşlik eden jandarma ve yerel polis mensuplarının hırsızlık ve şiddetine de maruz kalmışlardır.
Bogdanovca kampında Rumen yetkililer, hayatta kalan Yahudileri devlete ait çok büyük bir çiftliğin (radhosp) domuz ahırlarına ve ambarlarına doldurmuştur. Transdinyester Valiliği’nin başka yerlerinden, Besarabya ve Bukovina’dan gelen Yahudileri de orada tutuyorlardı. Binlerce Yahudi, Bogdanovca kampındaki insanlık dışı koşullar nedeniyle açlık ve hastalıktan ölmüştür.
21 Aralık 1941 ile 1942 yılı Ocak ayının ortası arasında on binlerce Yahudi, Bogdanovca’da toplu olarak kurşuna dizilmiştir. Bu katliamlar, pratikte hem Romanya hem de Alman yetkisi altında gerçekleşmiştir. Bazı tetikçiler, Selbstschutz adı verilen yerel etnik Alman milis birliklerinin üyeleriydi. Bu birimler, özel bir SS biriminin fiili yetkisi altında faaliyet gösteriyordu. Diğer tetikçiler, Romanya jandarmalarının yetkisi altında faaliyet gösteren yerel Ukrayna polis birimlerinin üyeleriydi. Failler, katlettikleri insanların cesetlerini yakmışlardır. Ayrıca, toplu katliam bölgesine yürüyemeyecek kadar zayıf ya da yaşlı olan 2.000 ila 5.000 Yahudiyi diri diri yakmışlardır. Katliam sırasında Yahudilere ait mülklerin yağmalanması çok yaygındı.
Odesa’dan Bogdanovca kampına zorla götürülen Yahudilerin neredeyse tamamı ölmüş ya da öldürülmüştür.
Odesa’nın “Yahudilerden Temizlenmesi”
Rumenler, Ekim katliamını ve Bogdanovca kampına zorunlu yürüyüşü takip eden haftalarda Odesa’daki Yahudileri rastgele şiddet eylemlerine maruz bırakmaya devam etmiştir. Hayatta kalan bazı kişilerin ifadelerine göre bu dönemde Rumenler, Odesa’daki Yahudilerin kıyafetlerine sarı yıldız rozetleri takmalarını zorunlu tutmaya başlamıştır.
Aralık 1941 ortalarında Rumen yetkililer, Odesa’da yaklaşık 44.000 Yahudi olduğunu tahmin ediyordu. Aralık ayının sonlarında Romanya diktatörü Ion Antonescu, Odesa’nın Yahudilerden arındırılması gerektiğine karar vermiştir. Antonescu ve diğer Rumen liderler, komünizmden Yahudileri sorumlu tutan bir komplo teorisi olan “Yahudi Bolşevizmi”ne inanıyordu. Sovyetler Birliği’ndeki Yahudileri özellikle tehlikeli düşmanlar olarak görüyorlardı. 1941 yılında Rumenler, Odesa’daki Yahudilerin fırsat verilirse Kızıl Ordu’nun (Sovyet ordusu) şehri geri almasına yardım edeceğinden korkuyordu.
Antonescu’nun emirleri doğrultusunda hareket eden Transdinyester Valisi Gheorghe Alexianu, Odesa’da kalan Yahudilerin Transdinyester Valiliği’nin kırsal bölgelerine sürülmesi için bir emir yayınlamıştır.
10 Ocak 1942’de Rumen yetkililer, hâlâ Odesa’da bulunan tüm Yahudilerin iki gün içinde Slobidka gettosunda toplanmasını emretmiştir. Getto, Odesa’dan Transdinyester’in başta Berezovca ilçesi (Ukraynaca Berezivka) olmak üzere diğer bölgelerine sürgün edilen Yahudiler için bir toplanma ve geçiş noktası olarak hizmet vermiştir.
Odesa’dan Trenle Tehcir, 1942
Romanya makamları, Odesa’daki Yahudileri trenle Odesa’nın yaklaşık 90 kilometre kuzeyinde bulunan Berezovca ilçesine sürmeye başlamıştır.
Romanya jandarmaları ve bazen de Alman muhafızlar, Odesa’dan toplama ve sınır dışı etme işlemlerini gerçekleştirmiştir. Yahudi gruplar, Slobidka gettosundan ya da diğer toplanma noktalarından bir tren istasyonuna kadar 10 kilometreden (6 mil) fazla yürütülmüştür. Burada onlarca kişiden yaklaşık iki bine kadar değişen daha büyük Yahudi grupları, Berezivka şehrine yolculuk için vagonlara doldurulmuştur. Bazıları başka yerlere gitmiştir.
Rumenler, Ocak ve Şubat 1942’de 31.000’den fazla Yahudiyi Odesa’dan tehcir etmiştir. Hava sıcaklığı sıfırdan çok daha düşüktü ve koşullar ölümcüldü. Bu koşullar, Yahudilerin dış giysileri de dâhil kişisel eşyalarının sık sık çalınmasıyla daha da kötüleşmiştir. Sonuç olarak sınır dışı edilenlerin dörtte biri yolculuk öncesinde ya da yolculuk sırasında donarak ölmüştür.
Odesa’daki Yahudilerin tehciri daha küçük çaplı olsa da Mart’tan Haziran’a kadar devam etmiştir. Nisan 1942’ye gelindiğinde şehirde sadece 701 kayıtlı Yahudi kalmıştı. 10 Haziran 1942’de Slobidka gettosu kapatılmıştır. Son sürgün treni, 23 Haziran’da Odesa’dan ayrılmıştır.
Etnik Alman Milis Birlikleri Tarafından Gerçekleştirilen Katliam
Berezivka’ya vardıklarında sürgün edilen Yahudilerin çoğu, Romanya jandarmaları ve Ukrayna polisi tarafından Buh Nehri boyunca uzanan köylerdeki derme çatma kamplara doğru yürütülmüştür. Birçok Yahudi, bu yerlere giderken yolda ölmüştür.
Etnik Alman milis birlikleri (Selbstschutze), sık sık yürüyenlerin yolunu kesmiştir. Yahudileri kısa süreliğine hapsederek kalan değerli eşyalarını yağmalamışlardır. Daha sonra Berezovca ilçesinin çeşitli yerlerinde gerçekleştirdikleri toplu katliamlarda Yahudileri öldürmüşlerdir. Etnik Alman milis birlikleri, bu şekilde onlarca katliam gerçekleştirmiştir. Her seferinde 30 ila 1.000 Yahudi öldürmüşlerdir. En büyük ölçekli operasyonlar, Ocak ve Mart 1942 arasında gerçekleştirilmiştir. Milis üyeleri, daha sonra kurbanların cesetlerini yakmıştır.
Ocak ve Haziran 1942 arasında başta Berezovca ilçesindeki etnik Alman milis birlikleri, Romanya makamları tarafından Odesa’dan sınır dışı edilen yaklaşık 33.500 Yahudiyi öldürmüştür.
Odesa’da Yahudilerden Kalanlar
Haziran 1942’nin sonunda Odesa şehrinde neredeyse hiç kayıtlı Yahudi kalmamıştı. Rumenler, daha sonra çoğu zanaatkâr olan az sayıda Yahudiyi şehre getirmiştir. Bu zanaatkârlar, devlet atölyelerinde zorunlu işçi olarak çalıştırılmışlardır. Ocak 1943’te Odesa’da aralarında erkek, kadın ve çocukların da bulunduğu 54 Yahudi zorunlu işçi yaşıyordu.
Tahminen 1.000 Karay Yahudi ailesi, Romanya işgali boyunca Odesa’da açık bir şekilde yaşamıştır. Karaylar, Doğu Avrupa’daki Yahudilerin çoğundan farklı dinî uygulamaları olan küçük bir Yahudilik mezhebiydi. Naziler, Karayları Türk kökenli olarak kabul etmiş ve bu nedenle onları zulüm ya da toplu katliam için hedef almamıştır. Transdinyester’deki Rumen yetkililerin de aynı politikayı benimsediği anlaşılmaktadır.
Ayrıca sayıları bilinmemekle birlikte resmî olarak kayıtlı olmayan Yahudiler de Odesa’da kalmıştır. Bu Yahudiler, genellikle saklanıyor ya da sahte kimlikler altında yaşıyorlardı.
Odesa’da Saklanan Yahudiler
Rumenler, Odesa’yı işgalleri sırasında şehirdeki neredeyse tüm Yahudileri öldürmüş ya da sınır dışı etmiştir. Çok az sayıda Yahudi ise saklanarak hayatta kalmayı başarmıştır. Yahudi olmayan bir aile dostunun yardımıyla saklanarak hayatta kalan Odesalı Yahudi Vera Bakhmutskaia, hayatta kalmasının ne kadar inanılmaz olduğunu ifade etmiştir:
Bizden [Yahudilerden] çok az kişi kalmıştı. Çok az. Rumenler geri çekildiğinde [...] sokakta yürüyordum ve bana şehirde kalan tek Yahudi benmişim gibi geldi.
Çok az sayıda Yahudi, saklanmayı ya da Yahudi olmayan kimlikler altında yaşamayı başarmıştır. Şehirde saklanarak sürgünden ve muhtemelen ölümden kaçma girişimleri, zordu ve nadiren başarılı oluyordu. Kendi başlarına saklanmaya çalışan Yahudiler, yakalanmadan yiyecek ve barınacak bir yer bulmak zorundaydı. Onlara yardım etmeye çalışan Yahudi olmayanlar, gizlice barınak, yiyecek ve giyecek sağlamanın pratik zorluklarının yanı sıra büyük kişisel risklerle de karşı karşıya kalmışlardır. Hem saklanan Yahudilere hem de onlara yardım eden Yahudi olmayanlara yönelik suçlamalar, işgal dönemi boyunca devam etmiştir.
Tanrı korusun, birilerinin [Yahudi olduğumu] anlamaması gerekiyordu... Eğer bilselerdi beni hemen ihbar ederlerdi… [... Ama] çok insancıl, çok iyi insanlar [da] vardı—bize yardım eden o insanlar...
Savaşın sona ermesinden bu yana geçen on yıllar içinde Odesa’daki Yahudilere yardım eden düzinelerce Yahudi olmayan kişi, Yad Vashem tarafından resmen “Uluslar Arasında Dürüstler” olarak tanınmaktadır.
Romanya’nın Odesa’yı İşgali Sonrası
Rumenler, Mart 1944’te Transdinyester’den çekilmiştir. Bölgeyi Alman kontrolü altında bırakmışlardır. Kızıl Ordu (Sovyet ordusu), 10 Nisan 1944’te Odesa’yı Almanlardan geri almıştır.
İki ay sonra Sovyet yetkilileri, Odesa sakinlerini kayıt altına almıştır. İşgalciler yüzünden 1939’da yaklaşık 200.000 olan Yahudi cemaati nüfusunun 1944’te 2.640’a düştüğü anlaşılmıştır.
Kızıl Ordu bölgeyi yeniden ele geçirirken Sovyet makamları, işgalciler tarafından işlenen çeşitli suçları araştırmıştır. Odesa’da ve başka yerlerde Yahudilere karşı işlenen suçlar soruşturulmuştur. Sovyet makamları, bu kanıtları yakalanan Mihver Devletleri failleri ve yerel işbirlikçilere karşı açılan davalarda kullanmıştır.
Savaş sırasında diktatör Ion Antonescu’nun devrilmesinden sonra Romanya’da öndegelen yetkililer hakkında soruşturmalar açılmıştır. Transdinyester’in eski valisi Gheorghe Alexianu, Bükreş’teki Halk Mahkemesi tarafından suçlu bulunmuştur. Rumenler, 1 Haziran 1946’da—Odesa’daki Yahudilere karşı işledikleri de dâhil olmak üzere—bir dizi suçtan dolayı Alexianu’yu idam etmiştir.
Odesa’da Yapılan Holokost’un Anılması
II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Sovyetler Birliği’ndeki birçok Yahudi cemaati, ailelerinin ve arkadaşlarının öldürülmesini alenen anma girişiminde bulunmuştur. Ancak Sovyet yetkililer, genellikle belirli bir grup mağdurun ayrı tutulmasına yönelik çabalara karşı çıkmıştır. Sovyet rejimi tarafından ölenleri anmak için inşa edilen anıtlarda ithaflar “barışçıl siviller,” “Sovyet vatandaşları” ya da “Sovyet halkı” gibi ifadeler içeriyordu. Belirli bir bölgede kurbanların çoğunluğunu Yahudiler oluştursa bile durum böyleydi. Bu dil, bugün Holokost olarak bilinen trajedinin kapsamının tam olarak anlaşılamamasına neden olmuştur. Yine de bazı Yahudi cemaatleri, Sovyet yetkilileriyle ilişkileri ve gayri resmî antlaşmalar ya da değiş tokuşlar sayesinde anıtlar inşa etmeyi başarmıştır. Ancak Odesa’da bir anıt oluşturma çabaları, Sovyet döneminde yıllar boyunca başarısız olmuştur.
1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız devletler ortaya çıkmıştır ve Sovyet dönemindeki anıtlaştırma kısıtlamaları geçersiz kalmıştır. Bu durum, Holokost ve diğer kitlesel zulümlerin anılması için yeni fırsatlar sunmuştur. 1990’lardan bu yana Holokost kurbanları için yapılan anıtlar—Ukrayna da dâhil olmak üzere—bölge genelinde çoğalmıştır.
Odesa ve çevresinde Holokost kurbanlarını anan anıtlar ya da plaketler, çeşitli yerlerde bulunabilir. Bu yerler arasında Dalnyk, Slobidka ve Lustdorf Yolu üzerindeki eski topçu depolarının bulunduğu alan yer almaktadır. Eski Bogdanovca kampında ve diğer toplu katliam yerlerinde de anıtlar bulunmaktadır. 2009 yılında Odesa’da bir Holokost müzesi açılmıştır.
2004 yılından bu yana savaş sırasında Odesa’daki Yahudilere yardım eden kişiler, Prokhorovskyi Meydanı’nda bulunan “Dürüstler Sokağı” olarak bilinmektedir. Bu alanda ağaçlar sıralanmakta ve Yad Vashem tarafından “Uluslar Arasında Dürüstler” olarak onurlandırılanların isimleri bir plakette listelenmektedir.
Dipnotlar
-
Footnote reference1.
Selbstschutz (tam karşılığı “kendi kendini koruma birimleri”) milis birimleri, özel bir Alman SS oluşumu (Sonderkommando Russland) tarafından oluşturulmuştu. Ağustos 1942 itibariyle bu SS birimi, Romanya işgal makamlarıyla yapılan resmî bir antlaşmaya dayanarak Selbstschutz milislerinden resmî olarak sorumluydu. Bu antlaşmadan önce yetki sınırları daha az belirlenmişti, ancak uygulamada SS’lerin bu milisleri kontrol ettiği açıktır.
-
Footnote reference2.
Vera Bakhmutskaia ile röportaj, Görsel Tarih Arşivi, USC Shoah Vakfı, 17 Mayıs 1998, 54. bölüm; 23:38.
-
Footnote reference3.
Vera Bakhmutskaia ile röportaj, Görsel Tarih Arşivi, USC Shoah Vakfı, 17 Mayıs 1998, 54. bölüm; 23:10.