Alman toplama kamplarında kullanılan mahkûm işaretleri tablosu. Dachau, Almanya, yaklaşık 1938–1942.
SS, toplama kamplarındaki mahkûmların işaretlenmesi için 1937–1938’den itibaren bir sistem oluşturmuştur. Üniformalara dikilen renk kodlu rozetler, kamplar arasında bazı farklılıkları göstermekle birlikte bir kişinin neden hapsedildiğini gösteriyordu. Naziler, Dachau toplama kampında mahkûm işaretlerini gösteren bu çizelgeyi kullanmıştır.
Bu tafta ve pamuklu etek, 1920'lerden kalmadır. Almanya, Frankfurt'ta doğan, savaştan önce Almanya'da yaşayan Roman (Çingene) bir kadına aitti. Bu kadın, Naziler tarafından tutuklandı ve Auschwitz, Ravensbrueck, Mauthausen ve Bergen-Belsen kamplarında tutsak edildi. Kampın dağıtılmasından kısa süre bir süre önce, Bergen-Belsen'de 1945'te öldü. Eşi ve altı çocuğundan ikisi de kamplarda hayatlarını kaybetti.
Romanlar (Çingeneler), Nazi rejimi tarafından ırksal nedenlerden ötürü zulüm edilen gruplar arasındaydı. Romanlar tutuklama, sürgün ve zorunlu çalıştırmaya maruz bırakıldı. Ölüm kamplarına gönderildi. Einsatzgruppen (Mobilize Katliam Birlikleri) de Almanya tarafından işgal edilmiş doğu topraklarında on binlerce Romanı öldürdü. Romanların kaderi de Yahudilerinkine çok benziyordu. Holokost sırasında öldürülen Roman sayısını belirlemek zordur. Savaştan önce Avrupa'da yaşayan bir milyon Romandan 200.000 ila 500.000'inin hayatlarını kaybettiği tahmin edilmektedir.
Joseph ve ailesi Roman Katoliklerdi. Almanya'nın 1939'da Polonya'yı işgal etmesinin ardından, Almanya'da zorunlu çalıştırılacak Polonyalıların toplanmasına başlandı. Joseph iki kez yakalanmaktan kurtuldu. Ancak 1941'de üçüncü defasında Almanya, Hannover'deki zorunlu çalıştırma kampına gönderildi. Dört yılı aşkın bir süre betonarme hava saldırısı sığınaklarının inşasında çalıştırıldı. 1945'te Amerikan Kuvvetleri’nin kampa girmesinin ardından, zorunlu çalıştırma kampı zorla göç ettirilmiş insanlar kampına dönüştürüldü. Joseph, 1950'de Amerika Birleşik Devletleri'ne giriş vizesi alana kadar kampta kaldı.
Julian'ın Katolik annesi ve babası Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşmişti. Ancak annesi Polonya’ya döndü. 1939’da Julian bir tüfek gizlediği için yakalanarak çiftlik işlerinde çalıştırılmak üzere Avusturya’ya sürüldü. Çiftlikte çiftlik sahibinin kızı ve gelecekte eşi olacak Frieda ile tanıştı. Avusturyalılar ile Polonyalılar arasındaki ilişkiler yasadışı ilan edildiğinden 1941’de tutuklandı. 1942’de de Almanya’daki Flossenbürg kampına sürüldü. 1945’teki bir zorunlu yürüyüş sırasında ABD birlikleri tarafından özgürlüğüne kavuşturuldu. Julian ve Freida savaştan sonra evlendiler.
Karl, Kuzey Almanya’da Bad Zwishenahn adlı küçük bir kasabada doğdu. İki yaşındayken ailesi Bremerhaven limanına taşındı. Babası denizci, annesi de yerel bir hastanede hemşireydi. Babası öldükten sonra Karl annesiyle yaşamaya devam etti. Karl bölgedeki kilisede diyakoz olarak eğitim almaya başladığında 20 yaşındaydı.
1933–39: Kıskanç sevgilim beni ihbar edip ceza yasasının eşcinselliği "doğal olmayan" bir eylem olarak tanımlayan 175. paragrafı uyarınca tutuklandığımda 26 yaşındaydım. Bu yasa yıllardır mevcut olmasına karşın Naziler kapsamını genişletti ve eşcinsellerin toplu olarak tutuklanması için bir neden olarak kullandı. Hamburg yakınlarında "175’çilerin" pembe üçgen işareti taktıkları Neuengamme toplama kampında hapsedildim.
1940–44: Biraz hemşirelik eğitimi aldığım için Wittenberg alt kampındaki mahkûm hastanesine çalışmak üzere gönderildim. Bir gün bir muhafız, Polonyalı savaş esiri hastalara verilen ekmek miktarını azaltmamı emretti. Ama ben reddettim ve Polonyalılara bu şekilde davranmanın insanî olmadığını söyledim. Ceza olarak Auschwitz’e gönderildim ve bu sefer "175’çi" yerine siyasi mahkûm olarak kırmızı üçgen takıyordum. Auschwitz’te Zbigniew adında Polonyalı bir sevgilim olmuştu.
Karl 1945’te Auschwitz’te özgürlüğe kavuşturuldu. Savaştan sonra geçmişte 175. paragraftan mahkûm edildiği için sorunlar yaşadı.
Yahudiler Nazi soykırımının ana hedefi olduğundan, ölüm merkezlerinin kurbanları büyük çoğunlukla Yahudiydi. Ancak, gazla öldürme tesisi bulunmayan yüzlerce zorunlu iş gücü ve toplama kampında çok farklı kökenlere sahip diğer kişiler de görülüyordu. Kamp muhafızlarının ve subaylarının herkesin kökenini kolayca anlayabilmesi ve farklı grupları birbirine düşürebilmesi için mahkûmlar ceketlerine renk kodu içeren üçgen işaretler takmak zorundaydı. Komünistler, Sosyalistler ve sendikacılar gibi siyasi mahkûmlar kırmızı üçgen takıyordu. Adi suçlular yeşil üçgen takıyordu. Romanlar (Çingeneler) ve Almanların "asosyal" ya da "sünepe" olarak nitelendirdiği diğer insanlar siyah üçgen takıyordu. Yehova Şahitleri mor, eşcinseller de pembe üçgen takıyordu. Harfler uyrukları belirtiyordu: örneğin, Polonyalı için P, Sovyetler Birliği için SU, Fransız için F harfi kullanılıyordu.
Yakalanan Sovyet askerleri zorunlu iş gücü olarak çalıştırılıyordu ve bu savaş esirlerinin çoğu idam edilerek ya da Almanların kötü muamelesi nedeniyle öldü. Toplam üç milyonun üzerinde insan Almanların elinde öldü. Yirmi üç bin Alman ve Avusturyalı Roman (Çingene) Auschwitz’te mahkûmdu ve bunların yaklaşık 20.000’i burada öldürüldü. Roman (Çingene) erkekler, kadınlar ve çocuklar birlikte ayrı bir kampa kapatıldılar. 2 Ağustos 1944 gecesi, büyük bir Roman grubuna gaz verilerek "Çingene ailesi kampı" yok edildi. Çoğu kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 3.000 Roman öldürüldü. Erkeklerden bazıları Almanya’daki zorunlu çalışma kamplarına gönderildi ve birçoğu o kamplarda öldü. Genelde, Alman işgali altındaki Avrupa’nın her yerinden getirilen yüz binlerce Roman, kamplarda ve mobilize katliam birliklerince öldürüldü.
Siyasi mahkûmlar, Yehova Şahitleri ve eşcinseller ceza olarak toplama kamplarına gönderildi. Bu üç grubun mensuplarının, Yahudiler ve Romanlar gibi sistemli bir şekilde katledilmesi hedeflenmedi. Yine de çoğu kamplarda açlıktan, hastalıktan, bitkinlikten ve acımasızca muameleden dolayı öldü.
Önemli Tarihler
1 TEMMUZ 1937 KİLİSE MUHALİF LİDERİ MARTIN NIEMÖLLER TUTUKLANDI Lüteriyen kilisesinde Nazi ırkçı ideolojisinin en önemli muhaliflerinden ve muhalif "İtiraf Kilisesi"nin kurucularından biri olan Martin Niemöller tutuklandı. 1938’de Sachsenhausen toplama kampına gönderildi ve sonraki yedi yılını toplama kamplarında geçirdi. Savaştan sonra, Niemöller'in Nazi politikalarına seyirci kalanları kınaması, erken harekete geçmek için bir çağrı oldu. Şöyle demişti: "Önce sosyalistler için geldiler, sustum, çünkü sosyalist değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, sustum, çünkü sendikacı değildim. Daha sonra Yahudiler için geldiler, sustum, çünkü Yahudi değildim. Sonra benim için geldiler, ama benim için konuşabilecek kimse kalmamıştı".
6 HAZİRAN 1941 ALMAN BAŞKOMUTANLIĞI SOVYET KOMİSERLERİN ÖLDÜRÜLMESİNİ EMRETTİ Almanların Sovyetler Birliği’ni işgalinden iki hafta önce, Alman Silahlı Kuvvetleri Başkomutanlığı, Sovyet komiserlerinin Sovyet savaş esiri sayılacağına dair bir emir yayımladı. Komiserler hemen öldürülmek üzere mobilize katliam birliklerine (Einsatzgruppen) verilecekti. 22 Haziran 1941 ile 9 Mayıs 1945 arasında, Almanlarca gözaltında tutulan üç milyondan fazla Sovyet savaş esiri öldü. Çoğu açlıktan, hastalıktan ve çevre şartlarından ölürken, on binlercesi de Komünist, Yahudi ya da "Asyalı" olduğu için vuruldu.
2–3 AĞUSTOS 1944 AUSCHWITZ’TEKİ "ÇİNGENE KAMPI" KAPATILDI Yirmi üç bin Roman (Çingene) Auschwitz-Birkenau’ya sürüldü ve kampta ayrı bir bölüme yerleştirildi. Buradaki koşullar olağanüstü derecede kötüydü. Auschwitz’teki hemen hemen tüm Romanlar gazla zehirlendi, ölene kadar çalıştırıldı ya da hastalığa kurban gitti. Naziler Romanları ırkça ikinci sınıf olarak tanımlıyordu ve onların kaderi de Yahudilerinkine benziyordu. 2–3 Ağustos 1944’te, Auschwitz-Birkenau’daki "Çingene kampı" kapatıldı. Geride kalan Roman (Çingene) erkekleri, kadınları ve çocukları gaz odalarında öldürüldü. Holokost’ta 220.000’e yakın Roman öldürüldü.
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia.
View the list of all donors.