11 maddeden 1 ila 10 arasındaki maddeler
: Ölüm kamplarına yapılan büyük sürgünler, 1942–1944, Lodz gettosundaki Yahudiler Chelmno imha kampına götürülmek üzere sevkiyat trenlerine dolduruldu., Treblinka kampına sürgün sırasında Siedlce gettosunda toplanan, zorla tren istasyonuna yürütülen Yahudiler., Vladka (Fagele) Peltel Meed, Ruth Moser Borsos, Varşova gettosundaki Yahudiler, sürgün sırasında gettonun içinden yürütülüyor., Bart Stern, Majlech Kisielnicki, Kato Dicker Nagy, Zuzana Gruenberger, Westerbork geçici kampının elle çizilmiş krokisi
Ocak 1942'de Berlin'de düzenlenen Wannsee Konferansı'nda SS (Nazi Devleti'nin seçkin koruyucuları) ve Alman hükümetinin bakanları “Nihai Çözüm”, yani Nazilerin Avrupalı Yahudileri öldürme planının 11 milyon Avrupalı Yahudi'yi kapsayacağına, buna işgal edilmemiş İrlanda, İsveç, Türkiye ve İngiltere'deki Yahudilerin de dahil olacağına karar verdiler. Almanya ve Almanya'nın işgal ettiği Avrupa'daki Yahudiler, tren yoluyla işgal edilmiş Polonya'daki ölüm kamplarına götürülerek öldürüldüler. Almanlar niyetlerini gizleyerek, sürgünlerden "doğuda yeniden yerleşim planı" olarak bahsettiler. Kurbanlara çalışma kamplarına götürülecekleri söylendi. Ancak 1942'den başlayarak birçok Yahudi için sürgün demek, ölüm merkezlerine ve ölüme transit geçiş yapmak demekti.
Vladka, Bund'un (Yahudi Sosyalist Partisi) Zukunft gençlik hareketindendi. Varşova gettosunda Yahudi Direniş Örgütü'nün (ZOB) üyesi olarak aktif görev aldı. Aralık 1942'de silah almak ve çocuklarla yetişkinler için kalacak yer ayarlamak üzere Varşova'nın Polonya tarafı Aryan'a kaçak giriş yaptı. Yahudi yeraltı örgütünde, kamplarda, ormanlarda ve gettolarda yaşayan Yahudiler için aktif kurye olarak çalıştı.
Ruth, 1938’deki Kristallnacht’tan (“Kristal Gece”) sonra Hollanda’ya taşındı. Babasıyla birlikte deniz yoluyla Amerika Birleşik Devletleri’ne gitme izinleri vardı. Ancak Almanya, Mayıs 1940’ta Hollanda’yı işgal edince ülkeden ayrılamadılar. Ruth 1943’te Westerbork kampına, 1944’te Almanya'daki Bergen–Belsen kampına gönderildi. Müttefiklerle yapılan mübadele anlaşması bozulduktan sonra Ruth, 1945’te Fransız güçleri tarafından özgürlüğüne kavuşturulana kadar İsviçre sınırı yakınında tutuldu.
Almanya’nın Mart 1944’te Macaristan’ı işgal etmesinin ardından Bart, kendi şehrinde kurulan gettoda yaşamaya zorlandı. 1944 Mayıs ayından Temmuz'a kadar Almanlar, Yahudileri Macaristan’dan işgal edilmiş Polonya'daki Auschwitz imha kampına sürgüne gönderdi. Bart sığır vagonunda Auschwitz’e götürüldü. Auschwitz’de kömür madeninde sondaj ve kazı işlerinde zorunlu işçi olarak çalıştırıldı. Sovyet birlikleri Ocak 1945’te Auschwitz kampına doğru ilerlerken Almanlar, esirlerin çoğunu kamptan dışarı zorla ölüm yürüyüşüne çıkardı. Kampın azat edilmesi sırasında kamp revirindeki birçok hasta mahkûmla birlikte kampta kalan az sayıdaki mahkûmdan biri de Bart’tı.
Majlech, Varşova’nın 60 km kadar doğusunda, yoğun şekilde Yahudilerin yaşadığı küçük Kaluszyn kasabasında yaşayan Yahudi bir ailenin üç çocuğundan ikincisiydi. Majlech'in babasının, hepsi de yoğun trafiğe sahip ana yol üzerinde bulunan bir restoranı, toptancı bakkalı ve benzin istasyonu vardı. Majlech devlet ilkokuluna gidiyor, ayrıca dinî eğitim de alıyordu.
1933–39: Arkadaşlarım Mindele, Sara, Adam ile ben, siyaset tartışmaları yapmayı çok severdik. Polonyalıların Alman tanklarının mukavvadan yapıldığına dair propaganda yaptığını duyuyorduk. On dokuz yaşına geldiğimde savaş başladı. Babam, erkek kardeşim ve ben doğuya, SSCB’ye doğru kaçtık. Çünkü Almanların bizi zorunlu işgücü olarak göndermesinden korkuyorduk. Ancak savaşın Kaluszyn’de yapıldığını duyunca eve geri döndük. Anneme bir şey olmamıştı.
1940–44: Almanların zorunlu çalışma kampına göndermek üzere Yahudi erkekleri topladığını duyunca 1942’nin sonlarında bir gün Kaluszyn gettosundan kaçtım. Kuzenlerimden bazılarıyla kalmak için Varşova gettosuna sızmayı başardım. Ancak 18 Ocak 1943’te bir toplama sırasında yakalandım ve bir sığır vagonuna konarak Treblinka ölüm kampına gönderildim. Tren oldukça hızlı gidiyordu ve kaçanları makineli tüfekle vurmak üzere vagonun tepesine muhafızlar yerleştirilmişti. Yine de tehlikeyi göze almak zorundaydım. Önümdeki birinin atladığını gördüm. Sonra sıra bana geldi.
Majlech atladı, yaralanmadı ve yürüyerek Varşova’ya döndü. Daha sonra Majdanek ve Auschwitz kamplarına sürüldü. Savaştan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti.
Kato, Budapeşte’nin 8 km. kadar uzağındaki Ujpest’te iyi iş yapan bir mobilya mağazası ve kereste deposunun sahibi olan Yahudi bir ailenin beş çocuğundan dördüncüsüydü. Kato genç bir kızken, geniş evlerinde aile "orkestrasında" şarkı söylemeyi ve keman çalmayı seviyordu. Atletikti. Yüzmeyi, bisiklete binmeyi ve tenis oynamayı da seviyordu. Ama hepsinden çok, Tuna nehrinde arkadaşlarıyla kürek çekmekten hoşlanıyordu.
1933–39: Yeni evlenmiş ve Budapeşte’nin kuzey doğusunda sadece beş ya da altı Yahudi ailenin yaşadığı Zagyvapalfalva’ya taşınmıştım. Eşimin burada büyük bir mağazası vardı ve ben de burada kasiyer olarak çalışıyordum. Noter, posta müdürü ve diğer arkadaşlarla piknik ve gezinti yapmayı seviyorduk—ta ki 1939’a kadar... Nazi gençleri Yahudi karşıtı sloganlar atarak ve geceleri pencerelerimize taş atarak bizi dehşete düşürmeye başlamıştı. Bunlardan biri de noterin genç oğluydu.
1940–44: 19 Mart 1944’te Almanlar Macaristan’ı işgal etti. Birkaç ay sonra bebeğimle birlikte sürüldüm. Üç korkunç gün boyunca boğucu bir sığır vagonuna tıkıştırılmış bir hâlde yolculuk ettik. Sandor’u ve ayrıca sütü çekilen bir arkadaşın bebeğini emziriyordum. Auschwitz’te trenden inmemize yardım eden bir adam bana fısıldayarak, "Bebeğini sen çalışırken ona bakabilecek daha yaşlı bir kadına ver. Akşamları tekrar görürsün" dedi. Bu beni biraz rahatlattı ve Sanyika’mı yaşlı bir kadına vererek, ona bakması için yalvardım.
Otuz dört yaşındaki Kato zorunlu işçi olarak seçildi. Daha sonra bebeklerin ve yaşlıların kampa gelir gelmez gaz verilerek öldürüldüğünü öğrendi. Kato 1945’te Mauthausen kampında özgürlüğe kavuşturuldu.
Zuzana, Kosice şehrinde yaşayan ve Macarca konuşan bir Yahudi ailenin üç çocuğundan en küçüğüydü. Ailenin bebeğiydi ve ona Zuzi diyorlardı. Babası, atölyesi kendi dairesinde bulunan bir terziydi.
1933–39: Kasım 1938’de Zuzana beş yaşındayken Macar birlikleri Kosice’ye girdi ve bölgeyi Macaristan’a dâhil etti. Macarlar şehrin adını Kassa olarak değiştirdi. Macar hükümeti Nazi Almanyası ile dostane ilişkiler içindeydi ve Kosice’de Yahudi karşıtı yasaları uygulamaya koydu.
1940–44: 1941’de Zuzana okula başladıktan bir yıl sonra Macarlar Gruenberger ailesi ile birlikte diğer Yahudi aileleri Macaristan’ın başka bölgelerindeki kamplara taşıdı. Gruenberger ailesi sonraki baharda serbest bırakıldı ve Kosice’ye döndü. Ancak hemen ardından Zuzana'nın erkek kardeşi ve babası köle işçi olarak alındı. 1944’te Zuzana, annesi ve kız kardeşi dâhil, Kosice'de yaşayan 12.000 Yahudi, Almanlarla işbirliği yapan Macarlar tarafından toplandı. Şehrin sınırlarındaki bir tuğla fabrikasına gönderildiler ve Auschwitz’e giden trenlere bindirildiler.
Zuzana ve annesi, Mayıs 1944’te Auschwitz’e varır varmaz gaz verilerek öldürüldü. Zuzana on bir yaşındaydı.
Hollanda hükümeti, Westerbork'ta Hollanda'ya yasadışı yollardan giren Yahudi mültecileri hapsetmek için bir kamp kurdu. Westerbork geçici kampının krokisi Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmeyi başaran bir esir tarafından çizildi. 1942 başında Alman işgal kuvvetleri Westerbork'u genişletmeye ve Yahudileri tutabilecekleri bir geçici kampa dönüştürmeye karar verdi. Yahudilerin Hollanda'dan sistemli olarak Westerbork'a toplanması Temmuz 1942'de başladı. Yahudiler Westerbork'tan Almanya tarafından işgal edilmiş Polonya'daki ölüm merkezlerine götürüldü.
Wannsee Konferansı’nı izleyen aylarda, Nazi rejimi "Nihai Çözüm" planlarını uygulamaya devam etti. Yahudiler "sürgün edildi"—trenlerle ya da kamyonlarla işgal altındaki Polonya’da bulunan altı kampa götürüldü: Chelmno, Treblinka, Sobibor, Belzec, Auschwitz–Birkenau ve Majdanek–Lublin.
Naziler bu altı kampa "imha" kampları diyorlardı. Sürgün edilenlerin çoğu büyük gruplar hâlinde zehirli gazla hemen öldürülüyordu. Naziler "daha temiz" ve daha "etkili" olduğu için silahla vurarak öldürmek yerine, kitle katliamında artık zehirli gazı tercih etmeye başlamıştı. Zehirli gaz yöntemi, insanları yüz yüze iken vurarak öldüren mobilize katliam birliklerinin üzerindeki duygusal yükü de ortadan kaldırıyordu. Katliam merkezleri yarı kırsal, ıssız bölgelerde, insanların gözünden uzak, oldukça iyi gizlenmiş yerlerdeydi. Demiryolu hatlarının yakınlarında, trenlerin yüz binlerce insanı katliam merkezlerine taşımasına olanak sağlayacak alanlardaydı.
Kurbanların çoğu yakınlardaki gettolardan, bazıları daha 1941 Aralık ayında, Wannsee toplantısından bile önce sürülmüştü. SS birlikleri gerçekten gettoları boşaltmaya başladılar, ancak bu 1942 yazında başladı. İki yıllık bir süre içinde, iki milyondan fazla Yahudi gettolardan çıkarıldı. 1944 yazına kadar, Doğu Avrupa’da sadece birkaç getto kalmıştı.
Gettoların boşaltıldığı aynı dönemlerde, Yahudi kitleleri ve aynı zamanda Roman (Çingene) kitleleri, Almanlar tarafından işgal edilmiş ve kontrol altında tutulan pek çok uzak ülkeden (Fransa, Belçika, Hollanda, Norveç, Macaristan, Romanya, İtalya, Kuzey Afrika ve Yunanistan) sevk ediliyordu. Sürgünler pek çok insanın ve Alman hükümetindeki tüm birimlerin yardımını gerektiriyordu. Polonya’daki kurbanlar zaten gettolara hapsedilmişti ve tamamen Alman kontrolü altındaydı. Ancak Avrupa’nın diğer yerlerindeki Yahudilerin sürgünü çok daha karmaşık bir sorundu. Alman Dışişleri Bakanlığı işgal altındaki ve müttefik ülke hükümetlerinin çoğunu, o ülkelerde yaşayan Yahudilerin sürgünü için Almanlara yardım etme konusunda baskı altına almayı başarmıştı.
Önemli Tarihler
15 TEMMUZ 1942 HOLLANDA’DAN SİSTEMATİK SÜRGÜNLER BAŞLADI Hollanda’daki Yahudiler sistemli olarak Westerbork aktarma kampında toplandı. Westerbork’a gönderilen Yahudilerin çoğu orada sadece kısa bir süre kaldı ve ardından doğudaki ölüm merkezlerine sürüldü. 15 Temmuz 1942’den başlayarak, Almanlar yaklaşık 100.000 Yahudiyi Westerbork’tan sürdü: yaklaşık 60.000’i Auschwitz’e, 34.000’den fazlası Sobibor’a, 5.000’e yakını Theresienstadt gettosuna ve 4.000’e yakını da Bergen-Belsen toplama kampına aktarıldı. Sürgün edilenlerin büyük çoğunluğu kamplara vardıklarında öldürüldü.
22 TEMMUZ 1942 VARŞOVA YAHUDİLERİ TREBLINKA ÖLÜM MERKEZİNE SÜRÜLDÜ 1942 yılında 22 Temmuz’dan Eylül ayının ortasına kadar, 300.000’den fazla kişi Varşova gettosundan sürüldü: 250.000’den fazlası Treblinka ölüm merkezine götürüldü. Sürgün edilenler Varşova–Malkinia demiryolu hattına bağlanan Umschlagplatz’a (sürgün noktası) götürüldü. Yük vagonlarına tıkıştırılarak, çoğu Malkinia üzerinden Treblinka’ya sürüldü. Sürgün edilenlerin büyük çoğunluğu Treblinka’ya vardığında öldürüldü. Eylül ayında, 1942 kitle sürgünlerinin sonunda, gettoda yalnızca 55.000 kadar Yahudi kalmıştı.
15 MAYIS 1944 MACARİSTAN’DAN YAHUDİLERİN SİSTEMATİK SÜRGÜNLERİ BAŞLADI Alman güçleri 19 Mart 1944’te Macaristan’ı işgal etti. 1944 Nisan ayında Budapeşte dışındaki tüm Yahudilerin gettolara gitmesi emredildi. Macaristan’daki gettolardan Auschwitz–Birkenau’ya yapılan sistematik sürgünler bir sonraki ay, 1944 Mayıs’ında başladı. Üç aydan kısa bir süre içinde 440.000’e yakın Yahudi 145’ten fazla trenle Macaristan’dan sürüldü. Büyük çoğunluğu Auschwitz’e varır varmaz öldürüldü.
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia.
View the list of all donors.