Pek çok Yahudi gibi, Lewent ailesi de Varşova gettosunda hapsedildi. 1942'de küçücük bir alanda saklanırken, Almanlar bir baskında annesinde annesini ve kız kardeşlerini tutukladı. Öldürüldüler. Abraham da yakınlardaki bir zorunlu çalışma kampına götürüldü. Ancak gettodaki babasına dönmek için buradan kaçtı. 1943'te babasıyla birlikte Majdanek'e sürgün edildiler. Babası burada hayatını kaybetti. Abraham daha sonra Skarzysko, Buchenwald, Schlieben, Bisingen ve Dachau'ya gönderildi. Almanlar esirleri tahliye ederken, Amerikan Kuvvetleri Abraham'ı serbest bıraktı.
Başka OkumalarBeno, gençken yabancı dil yeteneğini kullanarak filmlerde küçük roller aldı. Ailesiyle birlikte Lodz gettosuna sürüldü. Artık her gün yiyecek bulabilmek için mücadele veriyorlardı. Beno yeraltı örgütünde trenleri raydan çıkarma konusunda uzman oldu. Aile Auschwitz’e sürüldü ve parçalandı. Beno ve savaştan sonra bulduğu bir kız kardeşi haricinde hepsi öldü. Beno çeşitli kamplardan sağ kurtuldu ve daha sonra savaş suçlularının bulunmasına yardım etti.
Başka OkumalarBlanka, Polonya'nın Lodz şehrinde, birbirine bağlı bir ailedeki tek çocuktu. Babası 1937 yılında öldü. Almanya'nın Polonya saldırısının ardından, Blanka ve annesi, Blanka'nın yolculuk yapamayan büyükannesiyle birlikte Lodz'ta kaldı. 1940 yılında, diğer akrabalarıyla birlikte zorla Lodz gettosuna gönderildiler. Blanka, orada bir fırında çalıştı. Daha sonra Blanka ve annesi, Almanya'daki Ravensbrueck kampına sürüldükleri 1944 yılı sonunda kadar kaldıkları Lodz gettosunda, bir hastanede çalıştılar. Blanka ve annesi, Ravensbrueck'ten, Sachsenhausen'in bir alt kampına gönderildiler. Blanka, bir uçak fabrikasında çalışmaya zorlandı (Arado-Werke). Annesi başka bir kampa gönderildi. Sovyet Kuvvetleri 1945 baharında Blanka'yı serbest bıraktı. Terk edilmiş evlerde kalan Blanka, Lodz'a geri döndü. Annesi de dahil, hiçbir akrabasının hayatta kalmadığını öğrendi. Blanka, daha sonra, Berlin'in batı tarafına ve sonunda zorla göç ettirilmiş kişiler kampına taşındı. 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti.
Başka OkumalarCecilie altı çocuklu, orta sınıf, dindar bir Yahudi ailesinin en küçük çocuğuydu. 1939'da Macaristan, Çekoslovakya'da Cecilie'nin yaşadığı bölgeyi işgal etti. Aile üyeleri hapse atıldı. Almanlar Macaristan'ı 1944'te işgal etti. Cecilie ve ailesi Hustz'daki bir gettoya götürüldü ve oradan Auschwitz'e sevk edildi. Cecilie ve kız kardeşi zorunlu çalıştırılmak üzere seçilenler arasındaydı. Ancak ailenin geri kalanı kampta gelir gelmez gaz odalarında öldürüldü. Cecilie fabrikalarda çalışmaya zorlandığı pek çok farklı kampa gönderildi. Müttefik Kuvvetler tarafından 1945'te serbest bırakıldı. Savaştan sonra nişanlısıyla bir araya gelerek evlendi.{}{}
Başka OkumalarAlmanlar Eylül 1939'da Polonya'yı işgal etti. Makow işgal edildiğinde, Sam Sovyet topraklarına kaçtı. Eşyaları için Makow'a döndü. Ancak gettoda kalmaya zorlandı. 1942'te Auschwitz'e götürüldü. 1944'te Sovyet ordusu yaklaşırken, Sam ve diğer esirler Almanya'daki kamplara gönderildi. 1945 başlarında esirler ölüm yürüyüşüne çıkarıldı. Amerikan Kuvvetleri bombalı saldırı esnasında kaçmasının ardından Sam'i serbest bıraktı.
Başka OkumalarCharlene'nin anne ve babası yerel Yahudi toplumundaki liderler arasında olup, aile toplum hayatında aktif görevler üstlenmişti. Charlene'nin babası Lvov Devlet Üniversitesi'nde felsefe profesörüydü. II. Dünya Savaşı, Almanya'nın 1 Eylül 1939'da Polonya'yı işgal etmesiyle başladı. Charlene'nin yaşadığı yer Alman-Sovyet Paktı uyarınca Ağustos 1939'da işgal edilen doğu Polonya'daydı. Sovyet işgali altındayken, aile evini terk etmedi. Babası görevine devam etti. Almanlar Haziran 1941'de Sovyetler Birliği'ni işgal etti ve kenti ele geçirdikten sonra Charlene'nin babasını tutukladı. Charlene babasını bir daha asla görmedi. Charlene, annesi ve kız kardeşi Almanların Horocow'da açtıkları bir gettoda yaşamaya zorlandı. 1942'de Charlene ve annesi Almanların gettoyu yıkayacağı yönündeki söylentiler üzerine gettodan kaçtı. Kız kardeşi onlardan ayrı bir şekilde saklanmaya çalıştı. Ancak kendisinden bir daha haber alınamadı. Charlene ve annesi nehrin kıyısındaki çalılıklarda saklanarak, suyun içinde saklanarak yakalanmaktan kurtuldı. Günlerce saklandılar. Bir gün Charlene uyandı ve annesinin kaybolduğunu anladı. Charlene, Horochow yakınlarındaki ormanda kendi başına hayatta kalmayı başardı ve Sovyet Kuvvetleri tarafından serbest bırakıldı. Sonra da Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti.
Başka OkumalarCharlene'nin anne ve babası yerel Yahudi toplumundaki liderler arasında olup, aile toplum hayatında aktif görevler üstlenmişti. Charlene'nin babası Lvov Devlet Üniversitesi'nde felsefe profesörüydü. II. Dünya Savaşı, Almanya'nın 1 Eylül 1939'da Polonya'yı işgal etmesiyle başladı. Charlene'nin yaşadığı yer Alman-Sovyet Paktı uyarınca Ağustos 1939'da işgal edilen doğu Polonya'daydı. Sovyet işgali altındayken, aile evini terk etmedi. Babası görevine devam etti. Almanlar Haziran 1941'de Sovyetler Birliği'ni işgal etti ve kenti ele geçirdikten sonra Charlene'nin babasını tutukladı. Charlene babasını bir daha asla görmedi. Charlene, annesi ve kız kardeşi Almanların Horocow'da açtıkları bir gettoda yaşamaya zorlandı. 1942'de Charlene ve annesi Almanların gettoyu yıkayacağı yönündeki söylentiler üzerine gettodan kaçtı. Kız kardeşi onlardan ayrı bir şekilde saklanmaya çalıştı. Ancak kendisinden bir daha haber alınamadı. Charlene ve annesi nehrin kıyısındaki çalılıklarda saklanarak, suyun içinde saklanarak yakalanmaktan kurtuldı. Günlerce saklandılar. Bir gün Charlene uyandı ve annesinin kaybolduğunu anladı. Charlene, Horochow yakınlarındaki ormanda kendi başına hayatta kalmayı başardı ve Sovyet Kuvvetleri tarafından serbest bırakıldı. Sonra da Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti.
Başka OkumalarBlanka, Polonya'nın Lodz şehrinde, birbirine bağlı bir ailedeki tek çocuktu. Babası 1937 yılında öldü. Almanya'nın Polonya saldırısının ardından, Blanka ve annesi, Blanka'nın yolculuk yapamayan büyükannesiyle birlikte Lodz'ta kaldı. 1940 yılında, diğer akrabalarıyla birlikte zorla Lodz gettosuna gönderildiler. Blanka, orada bir fırında çalıştı. Daha sonra Blanka ve annesi, Almanya'daki Ravensbrueck kampına sürüldükleri 1944 yılı sonunda kadar kaldıkları Lodz gettosunda, bir hastanede çalıştılar. Blanka ve annesi, Ravensbrueck'ten, Sachsenhausen'in bir alt kampına gönderildiler. Blanka, bir uçak fabrikasında çalışmaya zorlandı (Arado-Werke). Annesi başka bir kampa gönderildi. Sovyet Kuvvetleri 1945 baharında Blanka'yı serbest bıraktı. Terk edilmiş evlerde kalan Blanka, Lodz'a geri döndü. Annesi de dahil, hiçbir akrabasının hayatta kalmadığını öğrendi. Blanka, daha sonra, Berlin'in batı tarafına ve sonunda zorla göç ettirilmiş kişiler kampına taşındı. 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti.
Başka OkumalarLeah Poloya, Varşova'nın dışındaki Praga'da büyüdü. Ha-Shomer ha-Tsa'ir Siyonist gençlik hareketinde aktif olarak görev aldı. Almanya Polonya'yı Eylül 1939'da işgal etti. Almanlar Yahudileri Kasım 1940'ta mühürledikleri Varşova gettosunda yaşamaya zorladı. Gettoda Leah Ha-Shomer ha-Tsa'ir üyeleriyle birlikte yaşadı. Eylül 1941'de Leah ve gençlik grubunun diğer üyeleri gettodan kaçarak Polonya, Czestochowa yakınlarında bulunan Zarki'deki Ha-Shomer ha-Tsa'ir çiftliğine gitti. Mayıs 1942'de, Leah sahte Polonya belgelerini kullanarak, Krakow gettosu ve Plaszow kampı yakınları arasında gidip gelerek, yeraltı grubunun kuryeliğini yaptı. Koşullar ağırlaştığında Tarnow'a kaçtı. Ancak kısa süre sonra Krakow'a dönmeye karar verdi. Leah ayrıca Czestochowa'da Yahudi olmayan Polonyalı biri gibi davrandı ve Yahudi Ulusal Komitesi ile Yahudi Direniş Örgütü'nün (ZOB) kuryeliğini yaptı. 1944'teki Varşova Polonya ayaklanması sırsında, Armia Ludowa'da (Halkın Ordusu) Yahudi birliğiyle birlikte savaştı. Leah Sovyet Kuvvetler tarafından serbest bırakıldı. Savaştan sonra insanların Polonya'dan göç etmesine yardım etti. daha sonra—Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşmeden önce—İsrail'e taşındı.
Başka OkumalarEmanuel ve ailesi, Krakow'un kuzeyinde küçük bir kasaba olan Miechow'da yaşıyordu. Almanya'nın Eylül 1939'da Polonya'yı işgalinin ardından, Yahudi zulmü arttı. Almanlar, Miechow'da bir getto kurdu. Emanuel gettoda yaşamaya zorlandı. Emanuel, annesi ve kız kardeşi, getto 1942'de yıkılmadan önce kaçtılar. Emanuel, Polonyalı yeraltı üyeleriyle birlikte hayalî bir kimlikle bir manastırda kaldı. Emanuel, bir öğretmen kendisinin Yahudi olmasından şüphelenmeye başladığında, yaklaşık bir yıl sonra manastırı terk etti. Emanuel, daha sonra Krakov ve Varşova'ya mal kaçakçılığı yaptı. 1943 yılının sonbaharında Macaristan'a kaçtı. 1944'te Almanya'nın Macaristan'ı işgal etmesinden sonra, Emanuel yine kaçma girişimlerinde bulundu ama yakalandı ve tutuklandı. Savaştan sağ kurtuldu.
Başka OkumalarPaula, büyük bir Yahudi nüfusunun yaşadığı Lodz'da ikamet eden dindar bir Yahudi ailenin dört çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Paula, devlet okuluna gitti ve haftada üç kez evde Yahudilik tarihi üzerine ders alıyordu. Babasının mobilya dükkânı vardı.
1933–1939: Kardeşlerim ve ben Siyonist grubumuz Gordonia'nın kulüp binasında çok vakit geçirirdik. Bizim grubumuzun insanî değerlere, Yahudilerin kendi işyerlerini kurmasına ve Filistin'de bir Yahudi vatanı inşa edilmesi gerektiğine inanıyordu. El becerilerimi kullanarak bir şeyler yapmaktan keyif alıyordum. Örgü ve tığ işi yaptım. Dikiş diktim. Eylül 1939'da, ortaokuldayken Almanların Polonya'yı işgal etmesi ve 8 Eylül'de Lodz'u ele geçirmesi nedeniyle çalışmalarımı kısa kesmek zorunda kaldım.
1940–1944: 1940'ın başında altı kişilik ailemiz için yalnızca bir odanın verildiği Lodz gettosuna zorla yerleştirildi. Gıda en önemli sorundu. Çalıştığım bayan fabrikasında öğle yemeğinde en azından çorba içebiliyordum. Ancak çok hasta durumdaki ve iç kanaması olan erkek kardeşim için daha fazla yiyeceğe ihtiyacımız vardı. Fabrikadaki pencereden patates tarlasına baktım. Yakalanırsam öldürüleceğimi bile bile, bir gece tarlaya gittim ve alabildiğim kadar patatesle eve döndüm.
1944'te Paula zorunlu çalıştırma için Almanya Bremen'e götürüldü. 1945'te Bergen-Belsen kampında serbest bırakıldı. Savaştan sonra Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti.
Başka OkumalarNanny, Yahudi bir ailenin dört çocuğunun en büyüğü olarak, Almanya'nın kuzeyinde, babasının hububat değirmenine sahip olduğu küçük Schlawe kasabasında dünyaya geldi. Nanny'e İbranice Nocha ismi verildi. Çocukluğunu değirmenin yakındaki bağlarla ve büyük bir bahçeyle çevrili evlerinde geçirdi. 1911'de Nanny Arthur Lewin'le evlendi. Ludwig ve Ursula isimli çocuklarını büyüttüler.
1933–1939: Nanny ve dul annesi, Berlin'e taşındılar. Schlawe'deki giderek yükselen antisemitizmden korkuyor, Yahudiler olarak bu büyük kentte daha az dikkat çekeceklerini umut ediyorlardı. Nanny’nin kız kardeşi Kathe’nin yaşadığı evin alt katında oturuyorlardı. Kathe, bir Protestan’la evlenip din değiştirmişti. Yerleşmelerinden çok kısa bir süre sonra Almanlar, Yahudilerin halka açık yerlerde görünmelerine sınırlama getirdi. Apartmanlarının dışında Yahudilerin kendilerini güvende hissetmemelerini sağlamayı amaçlıyorlardı.
1940–1944: Annemle birlikte Bohemya'daki Theresienstadt gettosuna gönderildik. Bize pis, kalabalık ve bitlerle dolu bir evin ikinci katında bir oda verildi. Ocağı ancak talaşla yakabiliyorduk. 56 yaşında olmama karşın, odadaki en genç kişi ben olduğum için talaş çuvallarını sırtımda taşıyordum. Her geçen gün biraz daha zayıflamakla birlikte, artık işitme zorluğu çekiyor ve yürümek için desteğe ihtiyaç duyuyordum. Bu sabah başka bir kampa gönderilecekler listesinde yer aldığımı öğrendim. Gitmek istemiyordum. Ama seçeneğim yoktu.
15 Mayıs 1944'te Nanny Auschwitz'e götürüldü. Kampa gelir gelmez gaz odasında zehirlenerek öldürüldü. 56 yaşındaydı.
Başka OkumalarDavid'in çocukluğunu geçirdiği Litvanya'daki köy, Letonya sınırına yakındı. Babası seyyar satıcıydı. David 6 yaşında Yahudiler tarafından Rusça ismi Vilkomir ile bilinen Ukmerge kasabasına haham okulunda geleneksel Yahudi metinleri çalışmak üzere gönderildi. 6 sonra babasının ölümü üzerine Selznik ailesinin başına geçmesi için eve dönmesi istendi.
1933–1939: 1933'te işimi kaybettim. Bu nedenle Litvanya'dan ayrılarak Amerika Birleşik Devleteri'ne, oradan da Portekiz'e gittim. Ancak 1936'da Baltık ülkeleri Stalin ve Hitler'e karşı korunmasızdı. Ben de eve dönerek, artık Kovno kentinde yaşayan anneme ve kız kardeşlerime yardım etmeye karar verdim. Savaş hepimizin hayatını tehdit ediyordu. Yine de Yahudiler bulundukları yeri terk etmedi. İş bağlantılarım aracılıyla perakende büro malzemeleri satan bir fabrika mağazasında iş buldum.
1940–1944: 1941 yazında Almanlar Kovno'yu işgal etti ve gettoda yaşamaya zorlandık. 1943'te koşullar iyice ağırlaştı. 1944'te Gettodaki Yahudilerin öldürülmesi olayları arttı. Ukraynalı ve Litvanyalıların Nazilere yardım ettiğine şahit oldum. Çocukları binanın en üst katına çıkardıklarını ve sokakta durmakta olan askere doğru aşağı attıklarını gördüm. Aşağıdaki asker çocukları alır, ölünceye kadar kafalarını duvara vururdu”.
1944'te David sürgüne gönderilmek üzereyken gettodan kaçtı ve 3 hafta sonra bölge kurtarılana kadar yakınlardaki bir ormanda saklandı. 1949'da Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti.
Başka OkumalarFeiga, eşi Welwel ve üç çocuğuyla birlikte, Varşova'nın 35 mil (56 km.) doğusundaki, küçük Yahudi kasabası Kaluszyn'de yaşıyordu. Kisielnicki dindar bir aileydi ve evde Yidce konuşuluyordu. Feiga ev hanımıydı ve eşi iş nedeniyle sık sık at sırtında ya da trenle Varşova'ya giden bir tüccardı.
1933-39: Almanya kısa süre önce Polonya'yı işgal etmişti ve Alman Kuvvetler’le Polonyalılar birbirleriyle burada Kaluszyn'de savaştı. Kasabadaki evlerin yarısı, bizimki de dahil olmak üzere bombalar nedeniyle yerle bir oldu. Biz de kasabanın dışında Welwel'in kuzeni Mojsze'nin yaşadığı mahalleye taşındık. Alman birlikleri artık Kaluszyn'deydi ve Naziler diğer kasabalardan gelen Yahudileri buraya “yeniden yerleştiriyordu”. Aileler üst üste yaşamak zorundaydı.
1940–1944: Kaluszyn'deki koşullar iyice kötüleşiyordu. Nazilerin mühürlediği bu gettoda insanlar açlıktan hayatlarını kaybediyordu. Kalabalık evlerimizi tifo virüsü taşıyan ölümcül bitlerden korumak zordu ve 21 yaşındaki oğlum Israel Yitzac’ın ateşi çıkmıştı bile. Onun için endişeleniyordum. Zaten açlık nedeniyle zayıf düşmüştü ve çok az ilacımız vardı. Elimden geldiğince iyi baktım ona.
Feiga'nın oğlu tifüsten öldü. 1942'nin sonunda Naziler gettodaki kişilerin çoğunu Treblinla ölüm kampına göndererek Kaluszyn'i tasfiye etti. Elli dört yaşındaki Feiga öldürüldü.
Başka OkumalarInge, Güneybatı Almanya'da Siyah Orman yakınındaki Kippenheim köyünde yaşayan dindar Yahudiler Berthold ve Regina Auerbacher'in tek çocuğuydu. Fela'nın babası tekstil tüccarıydı. Ailesi 17 odalı bir evde yaşıyordu ve ev işlerine yardım edecek hizmetçileri vardı.
1933–1939: 10 Kasım 1938'de sokak serserileri taş atarak evimizin bütün camlarını kırdı. Aynı gün polis babamı ve büyükbabamı tutukladı. Annem, büyükannem ve ben sessizlik olana kadar barakada saklanmayı başardık. Dışarı çıktığımızda kasabadaki Yahudi erkekler Dachau toplama kampına götürülmüştü. Babam ve büyükbabama birkaç hafta sonra eve dönme izni verildi. Ancak Mayıs'ta büyükbabam kalp krizinden vefat etti.
1940–1945: 7 yaşındayken, ailemle birlikte Çekoslavakya'daki Theresienstadt gettosuna sürgün edildik. Gettoya vardığımızda, üzerimizdeki giysiler ve oyuncak bebeğim Marlene hariç, her şeyimiz alındı. Kamptaki şartlar ağırdı. Patates zümrüt kadar değerliydi. Çoğu zaman aç, korkmuş ve hastaydım. Sekizinci doğum günümde ailem bana üzerinde çok az şeker bulunan bir patates keki, dokuzuncu doğum günümde bebeğim için çaputtan dikilmiş bir elbise ve onuncu doğum günümde ise annemin yazdığı bir şiiri hediye etti.
8 Mayıs 1945'te Inge ve ailesi yaklaşık üç yıl boyunca yaşadıkları Theresienstadt gettosundan serbest bırakıldı. Mayıs 1946'da Amerika Birleşik Devletleri'ne göç ettiler.
Başka OkumalarElse Herz adıyla dünyaya gelen Else, büyük liman kenti Hamburg'da yaşayan Yahudi bir ailenin üç çocuğundan biriydi. Babasının hububat ithalat-ihracat şirketi vardı. Else yalnızca sadece kızların devam edebildiği özel bir okula gitti. 1913'te Fritz Rosenberg'le evlendi ve çift üç çocuklarını büyüttüğü Goettingen'e taşındı.
1933–1939: 1930'larda Büyük Buhran'ın başlamasıyla, Else'nin eşine ait çamaşır fabrikasında işler duruldu. 1933'te Naziler iktidara gelince, Rosenberg ailesinin fabrikasında ne varsa el koydular. Geçim kaynaklarından yoksun kalan aile, ardından evlerinden de tahliye edildi. Hamburg'a taşınıp akrabalarının malî desteği ve çocuklarının ikisinin satış çırağı olarak elde ettikleriyle yaşamlarını sürdürdü.
1940–1943: 1941 sonunda Rosenberg ailesi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ndeki Minsk gettosunun 800 mil (1.287 km) doğusuna gönderildi. Else geceleri tren yolundaki karları temizleme işine verildi. Temmuz 1942'de ustabaşılar bir günlüğüne ayrıldığında, gettonun etrafı SS subayları tarafından sarıldı. Else'nin ustabaşı gettodan silah sesini duydu. Üç gün boyunca zorla çalıştırılan kişiler oldukları yerde tutuldu. Huzursuzluk giderek artıyordu. Geri dönmelerine izin verildiğinde Else arazide yüzlerce ceset gördü. Mucizevî bir şekilde kendi ailesi hâlâ hayattaydı. Yaklaşık 30.000 kişi öldürülmüştü.
Eylül 1943'te Else'nin oğlu Heinz Treblinka imha kampına götürüldü. İki hafta sonra kamp tahliye edildi. Else ve ailesinden bir daha haber alınamadı.
Başka OkumalarFritz, Rosenberg sülalesinin 1600'lerden beri hayatlarını sürdürdüğü Goettingen üniversitesinde Yahudi bir ailenin üç erkek çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Babasının çamaşır fabrikası vardı. Fritz fabrikada tezgahtar olarak çalıştı ve daha sonra kardeşleriyle birlikte işi devraldı. 1913'te Fritz Else Herz ile evlendi. 1920'lerin başlarında iki erkek ve bir de kız çocukları oldu.
1933–1939: 1933'te Naziler Almanya'da iktidara geldi. Bir sonra ise Rosenberg ailesinin fabrikasına el koyuldu ve üç Nazi subayı evlerine geldi. Subaylardan biri silahını masanın üzerine koyarak Fritz'e bir hafta içinde gitmezlerse kendilerinin ve mobilyalarının fabrikadan atılacağını söyledi. Bir ay içinde aile Hamburg'a taşındı. Fritz'in dayısının desteği sayesinde, aile 1939 sonbaharında savaş patlak verene kadar Hamburg'da kaldı.
1940–1943: Kasım 1941'de Fritz ve ailesi Hamburg'daki 1.000 kadar Yahudi ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ndeki Minsk gettosuna sürgüne gönderildi. Kampa gelmelerinin ardından SS subayları tarafından kırmızı tuğlalı bir binaya yönlendirilen aile etrafa saçılmış cesetleri gördü. Hamburg sürgünü başlamadan önce cesetlerin binadan sürüklenerek çıkarılması, duvarlardan kanın temizlenmesi gerekiyordu. Masaların üzerinde yarısı yenilmiş yemekler hâlâ duruyordu. Esirlere yeni gelenlere yer açılması için binlerce Sovyet Yahudi'nin öldürüldüğü söylendi.
Kasım 1943'te Minsk gettosu tasfiye edildi. Fritz'den bir daha haber alınamadı. Oğlu Heinz Eylül'de sürgüne gönderildi ve aile üyeleri arasında savaştan sağ kalan tek kişiydi.
Başka Okumalar
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia. View the list of donor acknowledgement.