<< Önceki | Görüntülenen sonuçlar: 451-500 (2645 arasından); "" için | Sonraki >>
Herman Goering, Alman Hava Kuvvetleri komutanıydı. Nuremberg'deki Uluslararası Askerî Mahkeme'de yargılanan 22 savaş suçlusundan biriydi. Burada Georing, Reich Güvenlik Karargahı başkanı Reinhard Heydrich'e sözde “Avrupa'daki Yahudi sorununa çözüm bulması” için yetkilendirdiği, 31 Temmuz 1941'deki emri hakkında ifade veriyor. Mahkeme, isnat edilen tüm suçlardan Goering'i suçlu buldu ve idama mahkum etti. Goering infazın uygulanmasından kısa bir süre önce intihar etti.
Almanya'nın yenilmesinin ardından, Müttefikler Sovyetler Birliği, Büyük Krallık, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri'nin askerî hakimlerinden oluşan mahkeme huzurunda Üçüncü Reich'in önde gelen parti mensuplarını ve askerî komutanlarını yargıladı. Kasım 1945–Ekim 1946 arasında görev yapan, genellikle Nuremberg Mahkemeleri adıyla bilinen Uluslararası Askerî Mahkeme'de 22 önemli savaş suçlusu yargılandı. Buradaki sahne sanıkların barışa karşı işlenen suç, savaş…
“Nazi Toplama Kampları” isimli film, 29 Kasım 1945'te mahkeme salonunda gösterildi ve dava kanıtı olarak kabul edildi. Dağıtılan toplama kamplarındaki Müttefik Birlikler tarafında kaydedilen kısa film, 29 Kasım 1945'te mahkemeye kanıt olarak sunulmuş ve dava kanıtı olarak kabul edilmiştir. Burada film gösterilirken mahkeme salonunda bulunan kişilerin ve sanıkların verdikleri tepki görülmektedir.
Hermann Goering, yedinci Nazi Parti Kongresi’nde Nuremberg Yasaları için açılış konuşmasını yapıyor. Bu yasalar, Alman vatandaşlığını kan bağına göre tanımlamış ve Almanlar ile Yahudiler arasında evliliği yasaklamıştır. Reichstag’in (Alman Parlamentosu) özel bir oturumunda yasaların çıkarılması, Yahudilere karşı Nazi tedbirlerinin yoğunlaşacağına işaret etmektedir.
1919 Versay Antlaşması'nın hükümleri, (I. Dünya Savaşı'nda yenilen) Almanya'nın Batı Almanya'daki Fransız, Belçika ve Hollanda sınırında yer alan askerden arındırılmış Rhineland bölgesine asker konuşlandırmasını yasaklamıştı. Antlaşma—Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere—Müttefik birliklerin bölgeyi işgal etmesini öngörüyordu. Antlaşmayı açıkça ihlal eden Hitler, 7 Mart 1936'da Alman birliklerine bölgeyi yeniden işgal etme emri verdi. Hitler,…
II. Dünya Savaşı’ndan önce Avrupa’da yaklaşık bir milyon Çingene yaşamaktaydı. En büyük Çingene topluluğu, 300.000 nüfusla Romanya’da yaşıyordu. Bu film, Bükreş’in kuzeybatısında bulunan Moreni adındaki küçük bir kasabada yaşayan Çingene topluluğunu göstermektedir. Pekçok Çingene göçebe bir yaşam sürdürüyor ve tüccarlık, zanaatkârlık, işçilik ve müzisyenlik yaparak geçimini sağlıyordu.
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tecrit politikası yanlıları tarafından kısıtlansa da, Başkan Roosevelt Nazi Almanya'sı ile olan savaşında demokratik Büyük Krallık’a yardım etmekte kararlıydı. Amerika Birleşik Devletleri'nin tarafsızlığını Avrupa savaşında koruma vaadinde bulunmasına karşın, Roosevelt askerî istihkamın genişletilmesi ve—buradaki sahnede gösterildiği üzere—Amerika Birleşik Devletleri'nin “demokrasinin silah deposu” olarak görev yapacağına…
Uluslararası Askerî Mahkeme sanıkları Nuremberg’te sanık sandalyesinde.
Almanya ve Mihver müttefikleri Yugoslavya’yı Nisan 1941’de işgal etti. Almanlar, bu görüntüleri muhtemelen 1943 yılındaki İtalyan ateşkesinin ardından Güney Slovenya’yı işgal ettikten sonra filme aldılar. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Ustaşa (Hırvat faşistler) arşivlerinde bulunan filmde işgal altındaki Kuzey Yugoslavya’da yaşayan Çingenelerin yüz yüze geldiği korkunç yaşam koşulları gösterilmektedir.
Almanların Kuzeybatı Avrupa ve Fransa'nın içlerinde açtıkları Batı Cephesi, Müttefik sınırlarını yerle bir etti. Altı hafta içinde İngiltere Kıta'dan kuvvetlerini çekti ve Fransa Almanya ile ateşkes imzalanması talebinde bulundu. Fransa'nın başkenti Paris, 14 Haziran 1940'ta düştü. Bu sahnede zafer kazanmış Alman Kuvvetleri’nin Versay ve Paris'teki Eyfel Kulesi'nde göndere swastika bayraklarını çekmesi görülüyor. Fransa krallarının geleneksel mekanı Versay'ın…
Nazi zulümlerine karşı artan uluslararası farkındalığa yanıt olarak, Naziler Kızıl Haç Soruşturma Komitesi’nin Çekoslovakya'daki Thresienstadt gettosunu ziyaret etmesine izin verdi. Gettodaki koşulları gizlemek ve normal bir havanın hakim olduğu yönünde bir izlenim uyandırmak için kapsamlı önlemler alındı. Orkestranın performansını gösteren bu sahne, Almanların Kızıl Haç'ın Theresienstadt ziyareti esnasında çekilen bir propaganda filmidir.
Amerikan mahkemelerindeki Nuremberg Tutanakları'nın bir parçası olarak, Tıbbî Dava da 12 savaş suçu kapsamında yer aldı. Mahkemede zihinsel ve fiziksel engelli Almanların öldürülmesi suçuna iştirak etmiş doktorlar ve hemşirelerle, toplama kamplarındaki esirler üzerinde tıbbî deneyler yapanlar yargılandı. Toplama kampından sağ çıkan, söz konusu deneylerde kullanılan Maria Kusmierczuk ve Jadwiha Dzido kanıt olarak mahkemeye kendi yaralarını gösteriyor.
Amerikan mahkemelerindeki Nuremberg Tutanakları'nın bir paçası olarak, Tıbbî Dava da 12 savaş suçu kapsamında yer aldı. Mahkemede zihinsel ve fiziksel engelli Almanların öldürülmesi suçuna iştirak etmiş doktorlar ve hemşirelerle, toplama kamplarındaki esirler üzerinde tıbbî deneyler yapanlar yargılandı. Burada Başsavcı Tuğgeneral Telford Taylor, Nazilerin yürüttüğü Yüksek İrtifa deneylerinin ayrıntılarını Temmuz 1942 tarihli bir rapordan okuyor ve yargılama sürecinde…
Amerikan mahkemelerindeki Nuremberg Tutanakları'nın bir paçası olarak, Tıbbî Dava da 12 savaş suçu kapsamında yer aldı. Mahkemede zihinsel ve fiziksel engelli Almanların öldürülmesi suçuna iştirak etmiş doktorlar ve hemşirelerle, toplama kamplarındaki esirler üzerinde tıbbî deneyler yapanlar yargılandı. Sanıklardan on altısı suçlu bulundu. On altı kişiden, yedisi kendi rızaları dışında insanlar üzerinde deney yapmayı planlamak ve deney yapmak suçlarından ölüm…
Amerikalı savcı Thomas Dodd, “Nazi Toplama Kampları” isimli derleme filmi sunuyor. Burada gösterilen mahkeme sahnesinin sonunda, filmin perdeye yansıtılması için ışıklar kısıldı. Dağıtılan toplama kamplarındaki Müttefik Birlikler tarafından kaydedilen kısa film, 29 Kasım 1945'te mahkemeye kanıt olarak sunulmuş ve dava kanıtı olarak kabul edilmiştir.
II. Dünya Savaşı, Almanya'nın Eylül 1939'da Polonya'yı işgal etmesi ile başladı ve Mayıs 1945'te Avrupa'daki Müttefik Kuvvetler’in Almanya'yı teslim olmaya zorlamasıyla bitti. 8 Mayıs, Zafer Günü ilan edildi. Bu sahnede Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Harry S.Truman'ın Avrupa'da zafer ilan etmesi ve Japonya kayıtsız şartsız teslim olana kadar pasifikteki savaşın süreceğine dair verdiği sözler görülmektedir.
Yahudilerin getto dışındaki sokaklara geçmesini önlemek için Varşova gettosunun bölümlerini birleştiren bir köprü vardı. Gettonun mühürlenmesinden önce, birkaç giriş ve çıkış kapısında kontrol noktaları vardı. Gettonun kurulduğu ilk aylarda yaşam normal seyrinde devam ediyor gibi görünse de, çok kısa sürede gıda ve barınmanın yetersiz oluşu sorun yarattı.
Almanların 1940'ta Varşova gettosunu kurmasının ardından, Varşova'daki Yahudi Konseyi getto alanındaki belediye hizmetlerinin hepsinden sorumlu hale getirildi. Almanlara ait bu kayıtta, gettodaki “Yahudi hapishanesi” esirlerinin tasfiyede koştukları ve teftiş sırasında daireler halinde yürüdükleri görülmektedir.
Almanların Ekim 1940'ta Varşova gettosunu açmasının ardından, koşullar hızla kötüleşti. Almanlar eşyaların gettoya giriş çıkışını sıkı bir şekilde kontrol etti. Gettoda yaşayanlara yetecek kadar gıda yoktu. Kendi hayatlarını riske atarak, birçok Yahudi gettoya kaçak yiyecek sokmaya çalıştı. Varşova gettosundakilerin günlük tayını Alman vatandaşlarına verilen tayının yüzde 10'undan daha azdı. Açlık ya da hastalık nedeniyle Varşova‘da her ay binlerce Yahudi…
Naziler Varşova gettosunu 1940 yılı Kasım ayının ortasında mühürledi. Almanların yol açtığı aşırı kalabalıklaşma ve gıda yetersizliği, gettoda ölüm oranlarının çok olmasına yol açtı. Varşova nüfusunun neredeyse yüzde 30'u şehrin yüzde 2,4'lük bir kısmına sıkıştırıldı. Almanlar günlük tayın olarak Yahudilere 181 kalorilik yiyecek verdi. Ağustos 1941'de 5.000'den fazla kişi bir ayda açlık ve hastalığa dayanamayarak hayatını kaybetti.
Naziler Varşova gettosunu 1940 yılı Kasım ayının ortasında mühürledi. Almanların yol açtığı aşırı kalabalıklaşma ve gıda yetersizliği gettoda ölüm oranlarının çok olmasına yol açtı. Varşova nüfusunun neredeyse yüzde 30'u şehrin yüzde 2,4'lük bir kısmına sıkıştırıldı. Almanlar günlük tayın olarak Yahudilere 181 kalorilik yiyecek verdi. Ağustos 1941'de 5.000'den fazla kişi bir ayda açlık ve hastalığa dayanamayarak hayatını kaybetti.
1941'den itibaren Almanlar, Almanya'daki Yahudileri doğuda işgal ettikleri topraklara sürgün etti. Başlangıçta Polonya ve Baltık ülkelerinde bulunan gettolardaki binlerce Yahudiyi sürgüne gönderdiler. Sürgün edilenler de gittikleri yerde yaşayan Yahudilerle aynı kaderi paylaştı. Sonraları başlama noktası Almanya olan sürgünlerin çoğu doğrudan Polonya'daki toplama kamplarına yapıldı. Arşivdeki bu resimde, Alman propaganda birimi Varşova gettosundaki Yahudi Konseyi'nin…
Alman Kuvvetleri, Eylül 1939'da Varşova'ya girdi. Sonraki ay şehirde Yahudi Konseyi (Judenrat) kurulması emrini verdi. Varşova'daki eski Yahudi Cemaati Konseyi'nin üyesi Adam Czerniakow'u yeni kurulan konseyin başına getirdi. Burada Alman radyoları için Alman propaganda şirketi Czerniakow ile gettoda yaşayan dilekçe veren kişiler arasında bir toplantı düzenledi. Almanlar Czerniakow'un zorunlu çalıştırma ve Yahudilerin mülklerinin müsadere edilmesi gibi emirler de dahil olmak üzere,…
Alman birlikleri, 8–9 Eylül 1939'da Varşova'ya ulaştı. Almanların Varşova kuşatması sırasında şehirde hava saldırıları ve topçu atışları nedeniyle büyük bir zayiat meydana geldi. Varşova, 28 Eylül'de teslim oldu. Burada Alman birlikleri Varşova'yı işgal ediyor. Bu film Polonya yeraltı film örgütü tarafından çekilen “Bir Şehrin Öyküsü” (Tale of a City) isimli filmden alınmıştır.
1930'larda Norveç'te, Vidkun Quisling, Faşist Ulusal Birlik Partisi isimli Nazi taraftarı bir parti kurdu. Almanya 1940'ta Norveç'i işgal ettiğinde Quisling, hükümete karşı Alman yanlısı bir darbe hazırlığına girişti. 1942–1945 arasında Almanya taraftarı idarenin yöneticiliğini yaptı. Almanya karşısında Norveç'e ihanet etmesi işbirlikçiler ve vatan hainlerinin ortak ismi hâline geldi. II. Dünya Savaşı'nın ardından, Norveçli yetkililer Quisling'i tutukladı ve vatan…
Romanya hükümeti, Nazi Almanyasının müttefikiydi ancak Romanyalı Yahudileri Alman işgalindeki bölgelere sürmüyordu. Bunun yerine Romanya, Besarabya ve Kuzey Bukovina’da yaşayan Yahudileri sistematik bir şekilde topluyor ve Ukrayna’nın Romanya işgali altındaki bölgelerine gönderiyordu. Bu işlem sırasında Besarabya’nın Balti kasabasındaki Yahudiler toplama kamplarında toplandılar. 1942 yılının Mayıs ayı sonlarında Romanya güvenlik güçleri, bölgedeki Yahudilerin büyük…
Bulgar işgalindeki Makedonya’nın Kavala, Seres ve Drama kentlerindeki Yahudiler sürüldü. Yaklaşık 3.000 Yahudi, Drama’ya götürüldü. Yiyecek ve su olmaksızın trenlere doldurularak Gorna Dzumaya’daki kampa gönderildi. Yahudiler, büyük olasılıkla Danube Nehri üzerinde yer alan Bulgar limanı Lom’a götürüldü ve daha sonra Viyana’ya giden gemilere bindirildi. Oradan da Treblinka imha kampına gönderildi.
Yugoslavya'da dağlara gizlenmiş karargahında, Yugoslav Komünist partizan hareketi başkanı Mareşal Tito (Josip Broz), kuvvetlerini savaşa hazırlıyor. Kadınlar Müttefik devletler tarafından erzak atmak için kullanılan ipek paraşütleri bandaj olarak yararlanmak üzere topluyor. Partizanlar sıraya girip, Almanlara karşı savaşmaya hazırlanıyorlar. 1943'te Yugoslavya'da meydana gelen partizan savaşının en üst noktasında, Tito'nun partizanları 35 Mihver bölüğüyle çatışmaya…
II. Dünya Savaşı'nın ardından Müttefikler, milyonlarca zorla göç ettirilmiş insanı (DP—displaced person) kendi ülkelerine gönderdi. 250.000'den fazla Yahudi mülteci de dahil olmak üzere, yüz binlerce kişi ülkesine dönemedi ya da dönmek istemedi. Zorla göç ettirilmiş Yahudilerin çoğu, Filistin ya da Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmeyi seçerek Avrupa'dan ayrıldı. Yeniden yerleştirilene kadar Müttefikler, bu kişileri işgal edilmiş Almanya'daki kamplarda…
II. Dünya Savaşı'nın ardından, Avrupa'daki Müttefik Kuvvetler milyonlarca zorla göç ettirilmiş kişiyi (DP) ülkelerine iade etti. Yahudi ve Yahudi olmayan 1,5 ila 2 milyon zorla göç ettirilmiş kişi, savaş öncesi ülkelerine dönmeyi reddetti ya da dönemedi. Göçe ilişkin kısıtlamalar bu mültecilerin toplu olarak diğer Avrupa ülkelerine ya da Amerika Birleşik Devletleri'ne kabul edilmelerini engelledi. Başka bir ülkede yerleşim imkanı ayarlayana kadar mülteciler işgal edilmiş…
Ustasa (Hırvat faşistleri) ve Alman askerleri gözetimindeki Roman (Çingene) erkekler, zorunlu olarak muhtemelen Hırvatistan, Jasenovac'da defin kampı kurmaya çalıştırılıyor. Hırvat Ustasa rejimi, II. Dünya Savaşı'nda Almanya ile müttefik oldu ve kendi ölüm programlarını yürüttü. Hırvat rejimi Yugoslavya'da 50.000 kadar Roman öldürdü.
Nürnberg davaları ve Adolf Eichmann davası önemli emsaller teşkil ettiler ve böyle devasa suçlar karşısında adaletin doğası üzerine sorgulamalara neden oldular. Soykırım karşısında hesap verilebilirliğin sağlanması hala devam eden bir mücadele.
II. Dünya Savaşı sırasında insanlar, genellikle sahte kimlikler ve sahte kimlik belgeleri kullanarak Nazi yetkililerinden kurtulmuştur. Sahte kimlik belgeleri özellikle direnişçiler, yardım çalışanları ve Yahudi olduğunu saklamak isteyen Yahudiler için büyük önem taşımıştır. Yüksek kaliteli, inandırıcı sahte kimlikler hazırlamak için onlarca insanın gizli bir şekilde işbirliği yapması gerekmiştir. Ayrıca gelişmiş fotoğrafçılık ve baskı ekipmanları da gerekli…
II. Dünya Savaşı sırasında insanlar, genellikle sahte kimlikler ve sahte kimlik belgeleri kullanarak Nazi yetkililerinden kurtulmuştur. Sahte kimlik belgeleri özellikle direnişçiler, yardım çalışanları ve Yahudi olduğunu saklamak isteyen Yahudiler için büyük önem taşımıştır. Yüksek kaliteli, inandırıcı sahte kimlikler hazırlamak için onlarca insanın gizli bir şekilde işbirliği yapması gerekmiştir. Ayrıca gelişmiş fotoğrafçılık ve baskı ekipmanları da gerekli…
II. Dünya Savaşı sırasında insanlar, genellikle sahte kimlikler ve sahte kimlik belgeleri kullanarak Nazi yetkililerinden kurtulmuştur. Sahte kimlik belgeleri özellikle direnişçiler, yardım çalışanları ve Yahudi olduğunu saklamak isteyen Yahudiler için büyük önem taşımıştır. Yüksek kaliteli, inandırıcı sahte kimlikler hazırlamak için onlarca insanın gizli bir şekilde işbirliği yapması gerekmiştir. Ayrıca gelişmiş fotoğrafçılık ve baskı ekipmanları da gerekli…
Shulim, Güney Polonya'nın merkezinde bir kasaba olan Kolbuszowa'da yaşayan dindar bir Yahudi ailesinin üç çoğundan en büyüğüydü. Babasının kasabada toptancı dükkânı vardı ve bölgede etkileyici gücüyle bilinen bir adamdı. Shulim'in annesi evle ilgileniyor, Shulim ve kardeşleri Shlomo ve Rozia'ya bakıyordu. 1933–39: Almanlar Polonya'yı işgal ettiklerinde Shulim 9 yaşındaydı. Atlı Polonyalı askerler, Alman ordusuna karşı savaşmaya çalışsalar da tanklar karşısında…
Dindar Alman Yahudisi anne babanın iki oğlundan büyüğü olan Siegfried, Frankfurt şehrinde büyüdü. Eğitimini tamamladıktan sonra Frankfurt’ta lisanslı mali müşavir oldu. Boş zamanlarında serbest müzik eleştirmenliği yapıyordu. 1932 yılında Norderney’in Kuzey Denizi adasına yaptığı bir seyahatte Herta Katz’la tanıştı ve bu genç kadına kısa süre içinde âşık oldu. 1933–39: Naziler, Siegfried’i Yahudi olduğu için devlet dairesindeki işinden kovdu. Annesi…
Simcha, Horochow kasabasında Yahudi bir ailenin altı çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Babası İbranice öğretmeniydi. Simcha mükemmel bir öğrenciydi. İsviçre, Fransa ve Almanya’daki üniversitelerde öğrenim gördükten sonra Lvov’daki üniversitede felsefe profesörü oldu. 1920’lerin başında evlendi. 1929’da onun ve eşi Fruma’nın Tchiya ve Shulamit adında iki kızı oldu. 1933–39: Simcha siyonistti ve 1930’larda özellikle Almanya’da Nazi Partisinin yükselişinden…
Simone, Alsace bölgesindeki Husseren-Wesserling köyünde doğdu. 1933 yılında üç yaşındayken ailesi yakınlardaki Mulhouse şehrine taşındı. Babası orada bir basımevinde çalışıyordu. Ailesi Yehova Şahitlerindendi ve inançlarını ona da öğretiyorlardı. Ona, herşeyden önce Tanrı’ya olan sadakatin dünyevî bir otoriteye itaatin önünde olmasının önemi öğretilmişti. 1933–39: Sevgi dolu bir evde büyüdüm. Annem ve babam bana Kutsal Kitabı okurlardı. Hayatımızda…
Simone, Fransa’da küçük bir köy olan Ringendorf’ta yaşayan iki çocuklu Yahudi bir ailenin büyük çocuğu olarak dünyaya geldi. 3 yaşındayken ailesiyle beraber Strazburg’a taşındı. Babası koyun yetiştiriciliği ile uğraşıyordu. Simone ve küçük erkek kardeşi, Les Eclaireurs Israelites de France (EIF) adındaki bir Yahudi izci ekibinde yer alıyordu. Simone orta öğrenimini Strazburg’daki bir devlet okulunda tamamladı. 1933–39: Haftanın beş günü okula gidiyordum. Kalan…
Smiljka, Hersek'in Orta Yugoslavya bölgesindeki Mostar kasabasında Ortodoks bir ailenin üç kızından biri olarak dünyaya geldi. Annesi, Smiljka 3 yaşındayken vefat etti ve üç kız çocuğunu babaları büyüttü. Çocukluğunda erkeksi tavırları olsa da, Smiljka 17 yaşında Miss Makarsa Riviera güzellik yarışmasını kazandı ve profesyonel bir manken olmak için Almanya'ya gitti.1933–1939: Smiljka, Berlin'de başarılı bir mankenlik kariyerine imza attı. Uzun, ince vücudu, çıkık…
Sophie, şarap üretimi ve at arabası tekeri sanayisiyle bilinen Macar sınırına yakın bir köyde zengin Yahudi bir ailede dünyaya geldi. Köyde birçok Yahudi tüccar vardı. Babası bir kereste deposunun sahibiydi. Sophie, ablası piyano çalarken evlerinin geniş salonunda dans etmeye bayılırdı. 1933–39: Babamın Yahudi anavatanına olan inancı tamdı ve Filistin’e ağaç dikilmesi ve orada yerleşkeler kurulması için para gönderiyordu. 10 yaşındayken köyümüzde sadece ilkokullar…
Sossia ve kocası Isadore, yedi erkek çocuğun anne babasıydı. Dindar bir Yahudi ailesi olan Frenkiel’ler Varşova yakınlarındaki Gabin adlı kasabada tek odalı bir dairede yaşıyorlardı. Gabin’deki çoğu Yahudi ailesi gibi, onlar da sinagogun yakınında oturuyorlardı. Sossia çocuklara bakıyor, Isadore kendi işi olan şapkacılığı yapıp şapkaları kasabanın haftalık pazarında satıyordu. 1933–39: Büyük Buhran nedeniyle Isadore’un işleri bozulmuştu, ancak Frenkiel ailesi…
Stefan, Moldova’nın başkentinde (Iasi), Doğu Romanya’da yaşayan Çingene bir anne babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Aile, Romanyalılar ve Çingenelerden oluşan karma bir mahallede yaşıyordu. Stefan’ın babası, yerel restoranlarda gitar çalarak geçimlerini sağlıyordu. Stefan, çocukken keman çalmayı öğrendi ve babasıyla birlikte sık sık sahneye çıktı. 1933–39: Gençken ve kendi kendime gelişebilecek kadar büyükken babamdan ayrıldım ve restoranlarda sahne almak…
Stefania, Przemysl yakınlarındaki bir köyde Katolik bir ailede doğdu. Büyük bir çiftlikte yaşıyor ve çeşitli ürünler yetiştiriyorlardı. Babası çiftlik işçileriyle birlikte tarlalarda çalışırken Stefania’nın eğitimli bir ebe olan annesi evi idare ediyor ve sekiz çocuğuna bakıyordu. 1933–39: Babam 1938’de hastalanarak öldü. Annemin izniyle 1939’da Przemysl’deki kız kardeşime gittim. On dört yaşındayken Yahudi bir aile olan Diamant’ların bakkalında çalışmaya…
Sırp Ortodoks olan Stevo, Pucari köyünde demircilik, silah ustalığı ve çiftçilik yapıyordu. 20 yaşındayken dört seneliğine Amerika Birleşik Devletleri’nin Minesota eyaletine gitti. 1912’de Pucari’ye döndü. Ancak karısı ve iki çocuğunu grip yüzünden kaybedince tekrar Amerika’ya gitti. 1923 yılında Pucari’ye geri döndü. Yeniden evlendi ve bu eşinden de dört çocuğu oldu. 1933–39: Amerika Birleşik Devletleri’nde biriktirdiği paralar sayesinde köydeki en varlıklı…
Susan, ailesinin 400 küsür yıldan beri yaşadığı küçük bir Türingiya kasabası olan Vacha’da büyüdü. Babası Herman’ın bakkal dükkânı vardı. Annesi Bertha ev ve çocuklarla ilgileniyordu. Susan’ın Brunhilde adında bir kız kardeşi vardı. Strauss’lar Vacha’da yaşayan yaklaşık 25–30 Yahudi ailesinden biriydi. 1933–39: Naziler’in iktidara geçmesinin hemen ardından Susan’ın arkadaşlarının çoğu onunla oynamayı bıraktı. 1938’de devlet okulunu bırakmaya…
Susanne, Almanya’nın başkenti Berlin’de yaşayan Yahudi bir anne babanın iki kızından küçük olanıydı. Babası başarılı bir avukattı. Yakınlarının samimi hitap şekliyle Sanne ya da Susanne kız kardeşiyle evlerinin verandasında oynamayı, Berlin Hayvanat Bahçesi’ne gitmeyi ve ailesiyle gezmeyi çok seviyordu. 1933–39: Naziler Ocak 1933’te iktidara geldikten sonra Yahudilerin, Yahudi olmayan müvekkiller için avukatlık yapmasını yasakladı. Susanne 4 yaşındayken…
Hilsenrath’lar, Batı Almanya’da geçmişi 13. yüzyıla dayanan bir Yahudi cemaati olan Bad Kreuznach şehrinde yaşadı. Susi üç çocuğun en büyüğüydü. Babasının başarılı bir iç çamaşırı dükkânı vardı. Annesi Susi’ye ve iki erkek kardeşine bakıyordu. 1933–39: Naziler’in iktidara gelmesinin ardından Hilsenrath’lar, diğer Yahudi aileler gibi artan Yahudi karşıtlığının etkilerini hissetmeye başlamıştı. Diğer Yahudi çocuklarıyla birlikte Susi devlet okulunu…
Sylvia’nın Yahudi olarak doğan ebeveynleri, yetişkinliğe adım attıklarında Hıristiyan oldular. Sylvia Hıristiyan geleneklerine göre yetiştirildi. Bay Winawer başarılı bir avukattı. Aile Varşova’nın merkezinde bir dairede yaşıyordu. Sylvia’nın annesi sanat eseri topluyordu. 1933–39: Lüteriyen Kilisesi tarafından idare edilen özel bir okula devam ediyordum. Okulumu ve sınıf arkadaşlarımı seviyordum. 9 yaşındayken ebeveynlerim bana dünyanın en güzel “hediyesini”…
We would like to thank Crown Family Philanthropies, Abe and Ida Cooper Foundation, the Claims Conference, EVZ, and BMF for supporting the ongoing work to create content and resources for the Holocaust Encyclopedia. View the list of donor acknowledgement.